BAYTAR
BAYTAR
Bir rivayete göre köy, dere kenarında kurulan bir
çiflik ve müştemalatı olarak
başlamış,daha sonra burada çalışanların ve dışarıdan gelip buraya
yerleşmesindan sonra köy haline dönüşmüş.
Köyün güneyinde İNGÖL den doğup birleşen Kocasu deresi akmaktadır. Köylü içme suyuda
dahil olmak üzere her türlü su ihtiyacını Kocasu deresinden sağlar. Çocukların ve gençlerin en büyük eğlencesi
gün batımına kadar Kocasu da yüzmek.. Erkekelerin suya gireceği yer ayrı,kadın
ve kızların yeri ise ayrıydı. Kızların
dereye girdiği yere kızlar deresi denirdi.
Kocasu o kadar berrak ve gür akar ki, yazın dahi suyu azalmadan akar.
Köyde koca suda boğulan olmadı.
Kuzeyinde bayır denilen,İnegöl tarafından şehre uzanan kısa
dağ uzanır. Bundan dolayı buraya bayır denmektedir . Yazın bayır mis gibi kekik
kokar. Tarlalarında kırmızı laleler açar .Bayırın ardında ise Hacıömer
ile.Osmaniye köyü bulunur . Yazın, gençler ve çocuklar yuvarlak odundan teker kesip ortalarından
delik açılır, arabanın arkası sabit ağac tan yapılan dingile iki tekerlek
geçirilerek çıkmamaları için tekerleklerin önüne birer enseri çakılır. Arka
dingilden ortadan öntarafa yine sağlam ağaçtan bir ok yapılır. Bu ok oturulacak
yerden kırk santime yakın uzun olur. İşte bu okun ucunada sağlam ağaçtan tek enseri ile oynar bir dingil konur. Bu
oynar dingile de iki tekerlek konur onlarında birer enseri ile çikması önlenir.
Bu arabayı kullanacak olan kişi ayaklarını oynar dingile koyarak ayaklarını
direksiyon gibi kullanıp arabayı idare eder. Tekerleklerini, ağızda çiğnenen
çev izler tekerlere sürülerek yağlanıp arabanın hïzlı gitmesi sağlanır.
Kışın kar yağdığında ise , köylü bayırın tepesinden köy
içine kadar, kimi kızakla kimide altına kaymak için ne bulduysa gece geç
vakilere kadar kayarak eğlenirdi.
Köyde pek adli vaka olmaz. Herkes bir birine saygılıdır .
Eğer halledilemiyecek
bir şey olursa köy muhtarı işi tatlıya bağlar.
Vakit Herne kadar ikindiye yaklaşmış olsada harman sıcakları iyice bastırmıştı.
Yaşlı adam akasya ağacının altındaki masaya oturmuş bir
tarftan da cebinden çıkardığı büyükce mendili şöyle bir salladıktan sonra
yüzünü,kafasını ve ensesinin terlerini sildi, mendili kuruması için önündaki
sandalyenin arkasına astı.
Baytar amca,işini erken bitirmişin...
Adam kafasını çevirdiğinde köy kahvesinin garsonunu gördü.
Öyle oldu yeğenim... Bu gün harman azdı bitti ama akşam üstü rüzgar çıktığında
savuracağım. Hem onu beklerim hemde bir yorgunluk çayı içerim diye geldim
ama...
Ortalık çok sıcak...
Dedikya yiğenim,harman sıcağı...
Öyle dayi.. Buda lazım.
Hayırlısı..
Hayırlısı..
Ne verem dayı?
Çayın tazemi?
Taze ya..
Hadi madem şöyle bir tavşan kanı verde yorgunluğumuzu
keselim.
Hemen dayım.
Yaşlı adam sandelye arkalına astığı mendili aldı tekrar
yüzünü ve terleyen Yerlerini tekrar sildikten sonra mendili ensesine koyup her
iki ucunuda boynuna hafifce bağladı.
Buyur baytar dayı
çayın.
Eyvalla yiğenim.
Tabağinın kenarındaki
sert kesme şekerini ağzında kırtladıktan sonra yarısinıda çayın içine
atıp karıştırırken,
Bu zamanda şeker bulmakta bir dert. Köylü şeker
bulamadığından bulursa kaba mevlüt
şekerlerini , bulamayınca kuru üzümü şeker niyetine kullanıyor diye mırıldandı.
Köyde bir tek hükümet ebesi devlet memuru olduğundan bizlerde bulunmayan erzaklar onda bulunurdu. Lazım oldumu sağ
olsun ebe hanım bize kendinde varsa yardımcı olurdu.Çayından bir yudum çekince
Ohhh.. Tazeymiş ,bu yorgunluğun üstüne deydi hani...
Kıbrıs buhranı vardı. Hükümet gaz yağını,şekeri, ekmeği bile karneye
bağlamıştı...
Baytar amca tazeleyem mi?
Çayın tazeymiş. Tazele ,tazele... Haa ...Yiğenin, şeker
koyma emi...
Tamam dayı...
Çayını bitirmişti ki ikindi ezanı okunmaya başladı . Yaşlı
adam ensesindeki mendille yüzünü sildikten sonra mendili omuzun astı.
Aptest alıp hocanın davetine icabet edelim dedi masadan
kalktı.
Kahvenin kapısında dikilen kahveciye
Yiğenim eline sağlık,ciziktiriver . nasipse...
Ayıp ettin baytar amca,emrin başım üstü...
Estafurullaf yiğenim...
Allah kabul etsin
Amiiin yigenim,amin.
Harman yerine vardığında karısı harmanı ,sığırgaçla toplamış yabayla atılması kalmıştı. Yaşlı
adam çardağın altında setresini,mintanını çikarıp yabayı aldı yığının yanına yürüdü.
Namazını kıldinmı?
He ya.. Kıldım,kıldım...
Allah kabul etsin...
Amin,amiiiin... Rüzgarda iyi maşallah...
Hadi kolay gelsin sana. Ben şu çuvallara bakayım. Nasıl olsa
az sonrda lazım olacak...
Yaşlı adam savurup bitirdikten sonra samanı ve buğdayları
ayrı ayrı öbek yaptı.
Hatun,çuvalları getirde dolduralım.
Ezan okunmasına az kala, iki ineğin koşulu olduğu Arabayla
harmandan yükledikleri çuvallanmış buğdaylarla eve doğru yol çıktılar. Adam
arabanın önüne oturmuş,ayaklarını arabanin okuna koymuştu. Elindeki çekelle
hayvanları idare ediyordu. Eşi ise
eşeğin üzerinde arabanın arkasından gidiyordu. Arabanın yaninda da üç aylık
ineğin yavrusu buzağı kafasını iki tarafaSallaya sallaya anasına ayak uydurmaya
çalışıyordu. Akşam ezanı okunurken eve vardılar
Çuvalları ambara bıraktıktan sonra hayvanları ahıra bağladı.
Kepekle samanı karıştırıp yemlerini hazırlayıp
hayvanların önüne koyup,sularıni verdikten sonra avluyu geçerek eve
çıkacaktıki eşi seslendi:
Bey,dün akşam kuyuya iki karpuz saldimdı birini alıverde
yemekte yiyelim.
Tamam..
Hatçe Abla, Hatçe abla..
Kim bu hanım?
Ebe ellehem... Ebenin sesine benziyor... Geliyom
ebe,geliyom..
Hayır ola ebe..?
Hatçe abla süt varmı?
Bugün sağmadık ama tel dolapta dünden biraz var galiba. Kime
lazım kız?
Sorma bizim oğlana lazım. Köyde bulamadimda...
Bizimde ineği buzağısı emdiği için sağsakta pek süt
çıkmıyor.Feride ana nasıl?
İyi,iyi.. Oda yarın şehrin pazarı ya hayvan pazarından bir
inek almayı düşünüyor. Yaramazın sütü sorun oluyorda..
Ras gelsin inşallah..
Tel dolaptan aldığı sütü ebeye verdi
Borcumuz ne abla?
Ne borcu ebe?
Olurmu?
Oldu bile... Hadi çocuğu bekletme ebe hadi iyi akşamlar.
İyi akşamlar abla,saol.
Feride anaya çok selam söyle
Aleyküm selam,söylerim. Oda sana selam söylemişti
Aleykümselam,aleküm selam.
Ebeyi geçirdikten sonra kapıyı kapatmıştıki,
Hatçe aba ,Hatçe aba...
Tekrar kapıyı açtığında kapının önünde ellerinde fenerlerle
ve sopalarla komşu kadinları vardı. Sopalar, köy içinde başı boş köpeklerden
korunmak içindi.
Ne bağırıyon kız?
Aba, biz Hacıhasanlara gidiyoruz. Hadi sayanı alda gidelim.
Bu akşam orada aydın kafalarını silkeleyeceğiz. Hep tarla,hep Tarla. Birazda
biz eğlenip efkar dağıtalım kız... Hem kızlar oyun çıkaracaklarmış...
Ben gelmiyem,bugün çok yoruldum da...
Lafı bırakta sayan al gidelim. Bekletme bizi. Zaten geceler
kısa ...
Beye bir sorayım
İçeri girdikten sonra sayasını alarak dışarıdaki kadınlara
elindeki fenerle katıldı.
Kolay gelsin abla
Eyvallah,hoşgeldin
Baytar dayım yokmu?
Bu gün şehrin pazarı işleri vardı gitti. Sabahtan demetleri
arabayla getirdi yaydı bende o gelene kadar dönecem. Hayırdır hısım?
Hayır,hayır... Benim inek doğuracakta...
Hayırlısı ile kurtulur inşallah
Amin.. Hani bir bakıverseydi dediydim de...
Bakşu eseğin üstündeki o değelmi?
O,o...
Hoş geldin. ..
Hoşbulduk..
Hoş geldin dayı..
Hoş bulduk hısım. Hayırdır?
Hayır dayı..Benim inek yavrulayacak da
Eeeee...
Hani bir göz atıversen...
Tamam hısım... Sen git. Ben azcık soluklanam bakarım
Tamam dayı. Hadi size kolay gelsin..
Hanım se ne yaptın?
Sabahtan beri dönüyorum..
İyi,iyi... Bu gün zaten harmanımızın sonu.. Seneye hayırlısı
inşallah.
Amin,sağ olursak inşallah.. Sen ne yaptın?
Eşegi hana bağlayıp
pazara indim. Ismarladıklarını aldım. Hayvanların nallarını da değiştirmek
lazım. Nallarıda nalcıdan aldım. Ha.. Senin tahan helvasınıda hacıdan almayı
unutmadım
Allah razı olsun...
Şehrin pazarı her hafta Salı günü olduğundan her yerden
ihtiyaçlarını tamamlamak isteyenlerle,ürettiklerini satmak isteyenler pazara
inerlerdi. Pazara gelenler hayvanlarını hanlardaki ahırlara işleri bitinceye
kadar bağlarlar,işleri bitincede ücreti
öderler giderler. Uzak yerlerden gelenler bir gün önce gelir hanların ahırları
nın üstündeki yere serilmiş yataklarda yatarlar. İşleri bitincede ertesi günü dönerler.
Hanım bizim gübreye talip çıktı.
Hepsine mi?
Hepsi olmaz yarısını biz kullanacağız kalan yarısı satılık
dedim. Gelip bakacak ona göre parayı konuşacağız
Sen bilisin bey.. Sen öyle diyorsan öyledir. Hayırlısı
Hayırlısı... Haaa... Söylemeyi unuttum... Bu gün pazarda
muttara rastladım.
Eeeee....
Eeeee... Si,muttara köylüden alınacak haktan bizim hakkımıza kaç kile düşüyorsa kahyayı
gönderde verelim dedim.
Eyi demişsin bey,hak haktır. Boynumuzun borcudur, verelimde
halalleşelim .
He ya.. Borcun iyisi ödemek...
Yatsı okunurken işleri anca toparlandi. Sofraya
oturduklarında yatsı ezanı okunuyordu.
Eline sağlık hatun. Çorbada mis gibi. Bu yorgunluğa iyi
gider.
Hem akşam yemeklerini yiyorlar hemde laflıyorlardı.
Bey,çok şükür bu senenin mahsulünüde ambara attık. Seneye allah kerim.
Mollaların inek doğurdumu?
He ya. Sağlıklı .bir buzagı, disi.
Maşallah..
Buzağı doğunca mollanın oğlu borcum ne diye tutturdu. Almam
olmaz ne parası dediysem de dinletemedim.. And verdi cebime bırakırken,dayı az
ama kusura kalma dedi. Bak bakalım cebime ne bırakmış.
Hatçe,kapının arkasındaki enseriye asılı setrenin cebine
elini soktu
Bey, beş kayme bırakmış.
Deli oğlan.. Hanım sen alda lazım olunca kullanırsın.
Allah bereket versin.
Amin hanım amiiin.
Haa.. gelirken de ebe hanım ünledi. Feride ana bu gün hayvan
pazarından bir inek almış
Geçen gece söylüyordu. Oğluna köyde süt bulmakta
zorlanıyoirmuş. Feride anada,ben Salı günü pazardan inek alacam demiş.
Almış,almış.. Birde yeni doğmuş buzağısı var. Baktım inek
biraz sayıf ama bakıldığında çabuk toparlar kendini. Hayırlı olsun dedim. Gelip
gecerken ben ilgilenirim dedim. Yem
lazım olunca da habarım olsun dedim.
Eyi demişsin bey. Hayırlı olur inşallah.
İnşallah,inşallah...
Ebe hanım Balıkkesir ebe okolundan mezun olunca ilk görev
yeri Söylemiş köyü oldu. Aslında Ayaz köyün den, Katırcılar sülalesinden. Babası köyün mutarıydı.
Yunanlılar köyü defalarca basıp haraç için Feride ananın kocası
götürmüşler. Her seferinde para karşalığı kurtarılmış. Bir gün yine
almışlar fakat para bulunamayınca köyün dışında öldürmüşler. Feride ana ebeye
altı aylık gebeymiş. Yunanlılar tarafından kocası öldürülen Feride ana İnegöle
,ilk eşinden olan oğlu ve yakınlarının yanına göçtü. Burada Gazipaşa okuluna
hizmetli olarak girmiş. Buradan da emekli olmuş. Bu okulun müdürü nün ön ayak
olmasıyla ebe hanımı ebe okuluna göndermişler. Ebe nin tayini Söylemiş köyüne
çıkınca Feride anada emekli olduğundan kızıyla beraber gelmiş.
Ebe köye gelince bekardı.
Burada yine kendi gibi sağlıkçı olan Salih bey kendisine talip oluyor.
Ebenin karşı koymasına rağmen annesi,kadın halimizdeyiz başımızda bir erkek
olur iyi olur diye diye ebeyi baskıyla evlenmeye razı etmiş. Zamanla kavgalar
başlamış. Ebe annesinin bu evliliğe zorladığını günahı mı annem çeksin derdi .
Anneside yaptığına pişman olmuş ama artık yapaçak bir şey yoktu. Hatta ilk
çocukları olduğunda ebe boşanma davası açmıştı. İlçe hakimi durumu biliyordu.
Salih efendiyi makamına çağırıp, “bana bak Salih kurban arifesi al cocugunu al
bayramlık erzakını doğru köye. Bir daha ebeden senin için birşey duymayacağım.
Hadi al aileni doğru köyüne benim canımı sıkma.Ben buradan camdan sizi gderken
izleyeceğim “ diyor,boşanma davasını düşürüyor.
Ebenin ilk çocuğu erkekti. Çocuk nedendir bilinmez ama, çok
yaramazdı. Ne uyur ne uyuturdu. Ebe yide Feride anayı sızırıyordu Salih efendi
çocuğu sakinken severdi. Bağırmaya başlayınca köy kahvesine arkadaşlarının
yanına kaçardı.
Konu komşu, ebe sen bu oğlanı Karacaahmet dedesine götür.
Mezarının üzerine sen yatır ve al hırçını de,annende,ver benim sakinimi
desin alsın. Bunuda yapmışlar ama
sakinleşeceğine fenalığı dahada artmış,
Bu seferde haşhaş kabuklarıni kaynat suyunu içir sakinler demişler ama
sonuç gene aynı..
Anne !
Burdayım kızım, ahırdayım ineği sağıyorum
Belli oluyor zaten. Kenan ahırın kapısında seni bekliyor…
Bitiyor,bitiyor…
Anne birazda ineğin yavrusuna kalsa iyi olur
Tamam kızım
Ebe hanım terliklerini giyip ahırın kapısında bekleyen oğlu
Kenan ın yanına geldi. Feride anne sağma işini bitirip süt dolu tasla torununun
yanına geldi.
Al bakalım yaramaz
Anne sen sutü kaynatmadan iç iriyorsun ama...
Ebe, bir şey omaz inekten çıktığı ılıklıkta Kenan da içiyor. Korkma... Bizde böyle içtik..
Kaynatıpta versek daha iyi olur diyorumda,yinede sen
bilirsin..
Ebe iyi akşamlar ..
İyi akşamlar Hatçe abla gel.
Hacıhasan bakkala gidiyorum. Şeker gelecek diyordu. Geldiyse
biraz alacam.
GelseneHatçe..
Nasılsın Feride ana?
İyiyim kızım..
Hatçe abla bakkaldan şeker bulamazsan gel. Salı günü
memurlara verdiler, biraz vereyim..
Tamam,sağol ebe. Hele bir gidip bakayımda..
Hayrola hatun nereye?
Senmisin bey? Bakkala şeker için varacaktım da.
Ben baktım. biraz varmış onuda azar azar dağıtmış kalmamış.
Hatçe abla biraz bekleyin...
Ebe içeri girip bir küçük kese kağıdını uzatarak
Hatçe abla şimdilik idare et..
Kemal efendi nasılsın?
Sağol Feride ana iyiyim. Sen nasılsın?
İyi,iyiyim..
İnek nasıl oldu?
Bakıversen?
Kemal ahırın kapısında içeri girerken kü çük oğlan sütü
bitirmiş elinde tasla bekliyordu. Adam içeri girerken Kenan ın başını okşayarak
Nasılsın delikanlı?
Ahıra girip hem ineği hem buzasını kontrol etti. Çıkarken
Feride ana,hem anası hem buzası kendini toplamış
maşallah.iyiler,iyiler.. Beni herzaman arayabilirsin Feride ana hiç çekinme..
Tamam, gerekirse ararım.
Feride ana Kenan ın elinden tutup içeri girerken ebe
Hatçe abla akşama muhtarların Saniye ye gideceğiz. Sende
gel.
Kime ebe..
muhtarların Saniye ye
Hadi bey gidelim. Ebe şeker için saol.
Afiyet olsun abla,iyi akşamlar. Gene gel..
Size de,sizde
oturmaya gelin kı.. Çoktantandır gelmediniz..
Geliriz abla,geliriz..
Ebenin kocası Salih beyin kırmızı deriyle kaplı bir çanta
radyosu vardı. Büyükçe bataryayla
çalışıyordu. Bataryayı bulmak mümkün olmadığında Sağlıkçı 5-6 boş şişenin boyun
kısmından ip bağlayıp ipi yakıp üzerine su döküp şişeyi boyun kısmından
kopardıktan sonra şişelerin içine
koyduğu bazı sıvıların içine de
uzun iki adet kömür koyup bunları birbirlerin telle bağlayıp kalan iki
ucunuda radyonun batarya girişine sokardı.
Kıbrıs buhranının en hararetli zamanlarıydı. Her akşam
radyoda okunan haberleri,haber saati yaklaştımı hemen hemen köyün meraklıları
toplanır Salih efendinin radyoyu açmasını beklerlerdi. Radyonun topraklama
telininda bir ucunu radyoya, bir ucunuda enseriye bağlanıp yaş toprağa
sokulurdu. Yoksa cızırtıdan bir şey anlaşılmazdı.
Acans tan sonrada gece köy kahvesinde şöyle olmuş,böyle olmuş.
İnönü rumlara, “bana çizmelerimi giydirmeyin,ne olacağını siz iyi bilisiniz
ha... “Herkes kendine göre yorum yapardı. Taki ertesi günü yeni acansa kadar...
Baytar dayı,baytar dayı..
Bey bu ünleyen kimki?
Sesinden anladığım kadarıyla,marangoz Cemil...
Marangoz Cemil, köylünün ve cıvar köylülerin ağaç işlerini
yapar. Aynı zamanda kara sabanları da
tamir eder.
Buyur Cemil,hayrola?..
Benim hayvanların birinin nallarının değişmesi lazımda.
Demem o ki...
Anladım Cemil,anladım. Salı gunü benim hayvanlar için birer
çift nal aldıydım. Benim ineklerin birinin nalı bir hafta daha idare eder. Ben
şehre tekrar indiğimde yeniden alırım. Sen mi çakacan?
Bende çakarımda..
Yarın getir de ben mantarlıktaki tarladaki kışlık ağaçları almaya gitmeden vakitlice gelirsen
Çakarım. Ha unutmadan marangoz benimde sana işim düşecek..
Buyur baytar..
Benim sabanın oku değişecekte.. Tarlaların sürülme zamanıda
geldi de..
Hallederim. Yarın nal işini halletmeye gelince senin
emektarıda alır hallederim. Vakitlice geliriz. Hadi iyi akşamlar.
Hatçe kız lambayı yaksana.
Bey işlerden lamba nın şişesini silmeyi unuttumdu. Onu
siliyom. Az sonbra biter
O zamana kadar idareyi yakaydın.. Onuda silemedim,az sonra
biter..
Bende Ahıra kadar gidip hayvanlara bir bakayım. Sende ben
gelene kadar sofrayıda kurarsın artık.
Tamam kurarım. Ha gelirken kuyudaki bostanı da getiriver.
Tamam. Hadi kolay gelsin.
Dama girerken damın kapısının arkasındaki lambayı aldı
Bununda silinmesi gerekiyor. Yahu bu kadın hangi birine
yetişsin garibim...
Yeleğin cebinden gazyağı ile yanan çakmağı çıkardı çaktı.
Lambanın fitilini biraz daha çıkardı ,yaktı.
Lambayı hayvanlara yakın, yüksek bir yere koydu. Az ileriki
raftan kaşağıyı aldı
Gel bakalım senden başlayalım..Diye eşeğin yanına gidip
ondan başladı.
Ne kadar vakit geçti hiç anlamadı. Hatce nin ünlemesi
duyuldu
Bey hadi nerde kaldın kı?
Geliyom,Hatçem işim bitti. Geliyom. Turşu çıkarmayı unutma
ha.
Unutmadım. Sen kuyudaki bostanı unutma.
Tamam Hatçem..
Gocuğunu çıkarıp
üstündeki karları silkeledikten sonra sofadaki enseriye astı.
Bey,setrenide çıkarda onuda asayım...
Hatun, kar kaç günden beri yağıyor. Mubarek neredeyse yarım
metreye yakın yığmış.
Adam odaya girdiğinde ocaklığın başında ellerini bir birine
sürterek,ağzıyla avuçlarına hohladıktan sonra önündeki mindere oturup ellerini
yanan ateşe uzatıp ısınmaya calıştı.
Bey , sıcacık süt var koyamda sıcak,sıcak iç. İçin ısınsın..
Ya... Hatun ben senin hakını nasıl öderim?
Ne hakkı bey?
Hasta hasta bana hzmet ediyon. Bir dediğimi iki etmiyon..
Hak mak yok. Biz evlenirken bu günler için söz vermedik mi?
Adam karısının verdiği sıcak sütü içince
Valla iyi geldi..
Gene veremmi?
Az sonra,az sonra.
Ocağın kenarındaki küçük toprak tan yapılma küpün kapağını
açıp baktı.
Oooo.. Bu havada iyi gider. Hemde arnavut acısı biberi de
içinde.
Köyde pek soba kullanmazlardı kullananlarda tenekeden
yapılma kurba soba kullanırdı. Köyde her evde odalarda ocaklık var . Burada
odun,çalı çırpı yakılırdı. Bu ocaklıklar da
ateşin üstüne sacayağı denilen üç ayaklı demirden,üzerine yemek yapmak
için konulan tencere ve güğümle konulan
suyu ısıtma için kullanılırdı. Yani bu ocaklarda ekmek pişirmek de dahil hertürlü şey pişirilir.
Genellikle ocaklığın üst tarafı yarım daire şeklinde
dumanların toplayıp bacaya gitmesi için bir muhafaza yapılırdı. Ocaklığın
üzerine ise küçük bir kaç sıra raf yapılır. Buralara el altında olması gerekenler,
hemen bulunması için buraya konur. Ekseride burada aydınlatma için kullanılan
gaz lambaları ile gece leri kullanılan idare lambaları bulunur.
Aydınlatma için beş numara gaz lambası kulanılır. Her
evde birkaç tane bulunurdu. İdare
lambaları ise gece yatak odalarında az aydılatma için kullanılırdı.
Sofra bezini ocaklığın önüne seren kadın üstüne de yaslağacı
koyup,üzerin de ortaya büyükçe ve derince bir kap koydu. İki adet şimşir
kaşığıda üzerine koydu. Ocakta pişirilmiş tandır ekmeğini kocasına bıçakla
beraber uzatarak
Sen ekmeği keserken bende turşuyu çıkarayım.
Adam önce sıcacık ekmeği ortadan ikiye böldü. Sonrada
dilimliyerek birkaç dilim kesti. Bu arada kadında turşuyu çıkarmış,toprak küpte
pişen kuru fasulyeyi kabın çine boşalttı. Odayı mis gibi bi koku doldurdu.
Ortadaki tasın içine boşaltılan kuru fasulyenin içinde,tavuk eti,acı arnavut
biberiyle birlikte muhtesem bir görüntü oluştu.
Hadi hanım,bismillah..
Deyip ortadaki kuru fasulyeyi tahta şimşir kaşıklarla hem
yiyor hemde ordan burada konşuyorlardı.
Bey bugün ketelerin
mehmetin karısı geldi. Kangalların kizı için yarın akşam yağlık
alacaklarmış.
Bu kışta ha ?
Bu işin yazı kışı olurmuymuş?
Bende öylesine söyledim. Nasipse katilırız. Allah
hayırlısıyla etsin inşallah. Aslında Memet de bana ayak üstü accık çıtlattı da,
doğrusunu sen deyi verdin.
Amin...
Hatun ketelerin oğlan daha askerliğini yapmadı galba?
Oğlanın askerliğine bir buçuk yıl var.
Bir buçuk yılın üstüne 24 ay daha koy, hatt birde candarma
olursa üç sene koy...
Ketelerin Memet, adını koyalım düğün askerden sonra inşallah
ama bakalım rabbim ne gösterir... Hayırlısı demiş.
Bana kalirsa pek
beklenmez. Nasıl olsa iki tarafında hali vakti yerinde.. Bu iş öyle başlarda
oğlan tarafı bir müddet sonra düğün demeye başlar.
Olacağı o bey.
,Amiiiin..
Hatun bizim köyün kazıkları bir kaç uzun kızak yapmışlar,
bayırın tepesinden. 2-3 kişi
biniyorlar, taaa kangalların evin önüne
kadar gidiyorlar. Kızak bulamayan ne bulduysa onun üstünde kayıyor
Gençlik..
Hanım sana bişey diyem ama kızma
De bakam
Çörekçi ben birde
mollaların herif bizde bi kızağa birlikte bindik..
Eeeee !...
Kaydık.. Kayıkta, çörekçi
dümendeydi.
Eeeee.!
Bayırdan okulun yanına geldiğimizde çörekçi hepimizi karların içine yuvarladi.
Maşallah.. Köyün kaymadık bir muttarı kalmış..
Biz bir kızakta ,muttar iki kişiyle diğer kızakta. Şöför
muttardı. Biz yuvarlaninca onlarda düştüler. Herbirimiz bir tarafta. Şükür
kimseye bi şey olmadı.
Ya adacağızım yakıştımı size?
Kurtlarımızı döktük...
Onun için,geldiğinde gocuk adamakıllı karlanmıştı.? Bi
yerinde bişey yoktur inşallah..
Yok,yok.. da galiba olan
,muttarla çörekçinin poturlarına
oldu galiba...
Koca çocuklar,başkaları sizin yaptığınızı yapsa..?
Töbe,töbe...
Hatçem vakit epeyi geç oldu. Yatsıyı kılalım sonrada cuup
döşek..
Yatsı namazları bitmiş yatmaya hazırlanıyorlardıki..
Hatçe.. kız Hatçe..
Kimbu vakitteki ?
Çörekçi Nesibe nin sesi ellehem
Hatçe kapıyı açtığında
HayırdırNesibe ?
Baytar evdemi?
Bu vakite evde ..!
Kocasını göstererek
Koca koca herifler.. Töbe,töbe..
Gelin içeri,hadi..
Çörekçi yaramazlık yapmış çocuklar gibi sarılı elini
tutuyordu.
Hayrola çörekçi?
Nesibe lafa karıştı
Nolacak baytar ?
Kızaktan düşünce poturun parçalanmasıyla kalmamışız.. Bu parmak eve
gidince şişti, . Sana bir gösterelim dedik.
Ya karı, bu adam baytar,baytar... İnsanın kırığından,çıkığından. anlamaz..
Lan çörekçi, sen kendini ne sanıyon lan.. Sen değilmisin
gayfede ,hadi baytar bayırdan bizde kayalım diye tutturan sen değilmisin lan
? İstersen hadi şehre git madem. Canımı
sıkmada uzat bakam kırığını.
Közün kör olsun herif.. Hani seni kaymaya baytar zorladıydı?
Ya karı, sen baytara bakma .
Olan oldu, bırak artık ta şu işi bitirelim ... Töbe,töbe.. Hadi baytar
yap işini..
Eline sarılı olan bezi açınca, sağ elini orta parmağının şiş
ve morardığını gördü
Hısım senin parmak kırılmış..
Eeeee... Baytar..
Nesibe bacı, şu kocanı sıkı tutacan
Eeeee!
Hatçe benim çubuklardan 2 tane getiriver. Birde sargı için
temiz bez bakıver.
Şimdi ben senin parmağındaki kırık ları birleştirip,iki
çubukla sağlamlaştırıp bağlacam. Hatçe, benim merhemi de ver bana
.. Sen kafanı öte yana çevir hısım.
Nesibe sende çok sıkı tut, tutki hısım .... İsersen istediğin kadar anır
ama elini çekme..
İki kadının tuttuğu
adamın kırık parmağı bir iki yoklamadan sonra kadınlara sıkı tut işareti
yaptı ve çanhıraş bir bağırma...
Tamam baytar senişine bak...
Kırık parmagı yerine otutturduktan ,kırık parmağı merhemle
hafif hafif oğduktan sonra parmaın iki
tarafına tahta koyup iyice sardı.
Geçmiş olsun hısım... Maşallah,iyi haykırıyon. Bak şimdi
hïsım eline dikkat et yoksa tekrar kırıp tekrar bakmak zorundayım.
Borcumuz hısım ?
Bana bak benim tepemi attırma. .. Geçmiş olsun.. Nesibe, al
kocanıda, evde dinlensin. Ha, elini suya değdirmecen çörekçi..
Çörekçi hiç bi sey demeden baytara ters ters baktı..
Hadi karı gidelim.
Çörekçi ile karısı lapa lapa yağan karın altında
gidiyorlardıki.. Baytar çörekçiye bağırdı.
La çörekçi, yarın akşam
yine kayalımmı?
Nesibe geri döndü
Hatçe,Hatçe... zevzek kocanı içeri sokta.. Töbe , töbe..
Kıkır kıkır gülen baytara karısı
İllaki takılacan. Yahu herif, Nesibe nin bayramlık ağzını
açtırma.. Hadi gir içeri.. Hadiii...
Baytar,kıskıs gülerek içeri girdi.
Mayıs ayı tarla işlerinin fazlalaştığı ay... Sabahleyin
erken kalk dam, tarla ,bağ ,bahçe, ev işleri derken akşam yorgunluğu köy
kahvesindeki konu komşu ile muhabbet ile günün yorgunluğu atılıyordu..
Feride ana,Feride ana...
Kahya
Ana,muhtar ebe hanım ile seni muhtarlığa geliversinler
dedi..
Hayırdır Ahmet abi?
Ebe hanım,muhtar seni ve Feride anaya haber verde
geliversinler dedi..
Hayırdır..
Şey... Muhtarlıkta Abin var..
Başka?
Başka... Sıhhıye bey de var..
Tamam kahya sen git biz konuşalım geliriz
Kızım anlaşılan,abin yine bu tarla meselesi için gelmiş...
Sen git ben gelmiyecem. Sen ne yaparsan kabulüm..
Ebe hanımın babası muhtarken komşu köyde mutarken Yunanlılar
para almak için kaçırıyorlar ama bu defa para yetiştiremyorlar ve ebe henım an
a karninda 6 aylik kalıyor. İşte katırcı
Mehmet siyaseti öne sürerek arazilere konmak istiyor.
Ebe hanım muhtarlığa girerken yassı ezanı okunuyordu. Odaya
girdiğinde,odada muhtar,azalar,abisi Katırcı Mehmet ve eşi Salih efendi
oturmuşlxar neşeli çaylarını yudumluyorlardı.
Buyur ebe hanım gel buyur..
Ebe hanım muhtarın masasının yanındaki sandalyeye oturdu
Birşey içermisin ebe hanım?
Sağol muhtar,sağ ol.
Kız abine bir hoş geldin yokmu?
Yılanlara hoş geldin denildiği nerede görülmüş?
Senin dilin epey uzamış.
Laf ebeliğini bırak ta sadede gel. Yine arazi meselesimi?
He ya arazi meselesi.. Bak ben köy senedleri ni hazırladım
imzalada bu iş bitsin.
İmzalamazsam?
İmzalamazsan sen doğununda doğusuna tayinnin çıkacak.. Tabi
kocan başka yere.
Bak abi,sen ne kadar o babanın oğluysan bende kızıyım. Benim
ve anamın hakkı ne olacak?
Hakkınız makkınız yok.. Bizde böyle. Kızlara değil erkeklere
miras kalır.
Sen şimdi Demokrat Partiden ilgenel meclisi üyesi olduğuna
güveniyorsun?
Bal tutan parmağını yalarmış kızım..İstesende
istemesende Bu işler böyle yürüyor.
Sana abi bile denmez.., Se hiç Allahtan korkmuyormusun?
Korkuyorum tabide... Hani sende benden korksan diyorum..Bak kocanın
sesi çıkıyormu? O işin vehametini anlıyor. Birde sen anlayabilsen?
Ebe hanım odada bulunanların hepsine teker teker baktı..
Sanki herkes eşide dahil inat etme ebe imzala der gibiydiler.
Abi,allahın değirmeni geç öğütür ama çok ince öğütür bunu
unutma..
Hadi imzalada ben gideyim..
Ebe eve döndüğünde anası onu bahçede karşıladı.
Tamam ana senin dediğin gibi yaptım,imzaladım
İyi yapmışın kızım. Sen işi benim gibi rabbime havalet
gerisini o halleder..
Anne herzamanki gibi beni doğuya tayin ettirmekle tehdit
etti.
İyi yapmışsın kızım. Bundan sonrası rabbimin işi. Anadan
çekinmeyen... Töbe töbe... Kızım kocan yokmuydu ? Kahya kocanında orada
olduğunu söylemişti..
Vardı ana... Ordaydı...
Eeeee!...
Eee si.. Dut yemiş bülbül gibi ydi dersem,bülbüllere ayıp olur...
Hakret olur !... Onun adamlığı bize anne... Artık bu işi fazla deşmeyelim...
Olan oldu,, yapacak birşey yok. Dediğim gibi imzaladım ve bu iş nasıl
bittiyse...
Feride ana kızının lafını kesti..
Evet kızım bu iş in bittiği gibi benim içinde oğlum da bitti.
Bu zamana kadar varmıydıki diyecen... Bu dünyanın üstü varsa altıda var. Bir
anne için enzor olan nedir bilirmisin?
Nedir anne?
9 ay boyunca karnında taşı,canından can ver,yeme içme yedir
giydir,her türlü zorluğa kaztlan sonrada... Evet,sonrada.. Kendi canından can
verdiğin oğluna beddua et... Hasbin allah velimenvekil...
Boş ver anne,boş ver.. Elbet hak bir gün yerini bulkur..
İnşallah kızım,inşallah...
Her ne kadar Mayıs ay gelsede geceleri ocağın yanması
gerekiyor du. Sabahlarıda serin oluyordu.
Bey,kaç çuval buğday götürecen değirmene?
Üç hatun.
Hangisine gidecen?
İki degirmen var. Biri köyün dışındaki ana dere üzerindeki
kösenin ki,diğeride İnegöl yolu üzerinde delikli kayanın altında çırçırdaki.
Köseninki kalablık olur ama o yakın. Digeri ise uzak un yapıp gelmek enaz üç
gün sürer. Ben kösenin değirmenine
gidecem..
Öküz arabasıylamı gidecen?
Yok hatun eşek arabasıyla.. Hem yeni doğan sıpada hava alır.
Üç çuval buğdayı eşek arabasına yüklediler ve yola çıktı.
Rast gelsin bey.. Allaha emanet ol...
Sağol hatun,sağol..
Ana yoldan değirmenin yoluna sapıp patika gibi yolda eşegi
yedekleyip değirmene vardığında değirmenin önünde buğdalarının un
yapılmasını,sıralarıni bekliyenler meşe ağacının altındaki derme çatma tahtalardan yapılmış sedirde hem
muhabbet ediyorlar hemde cigara içiyorlardı.
Selamünaleyküm..
Aleyküm selam.. Gel baytar gel sende sıran gelene kadar
dinlen,lafla..
Köse içerdemi?
He ya içerde..
Ben hele köseyi bir görem..
Değirmenin önüne eşeğini bağladı cuvalları indirdi.
Değirmenin kapısına doğru yürüdü. Değirmenin içine girdiginde köse una bulanmış
uğraşıyordu.
Selamünaleyküm köse.. Kolay gelsin...
Aleyküm selam baytar,hoş geldin.
Üç cuval getirdim..
Sen bırakta ben olunca haber ederim. Bekleme.. Gitde başka
işlerini hallet.
Dişarıya bıraktım
Hani göreyim..
Degirmenin kapısısına çıkıp
İşte oradaki üc çuval..
Baytar,hadi onları şuraya taşıyalim. Ha baytar bizim kıza
selam söyle
Söylerim köse.. Hadi kolay gelsin..
Sağol baytar.. Ullar olsun. Haber ederim.
Tamam köse..
Eşek arabasına bindi köye doğru yola çıktı. Yeni doğan
sıpada anasın yanında ona ayak uydurmaya
Çalışıyordu.. Öğlene
yakın eve geldiklerinde karısı bahçede
ta vukları yemliyordu.
Hayırdır bey?
Değirmen kalababılktı. Köse sen git ben haber ederim dedi.
Selamı var.
Aleykümselam.
Hatun bizim tavuğun altina koyduğumuz yumurtalardan
çıkanlarmı bu civcivler?
He ya,onlar.. Sadece üç tanesinden çıkmadı.
Nasip neyse o olur. Nasibimiz bu kadarmış. Ne kadar
sevimliler dimi?
Masallah...maşallah... Az kalsın unutuyordum, kahya geldi .
Muhtar göndermiş akşama muhtarlıkta toplantı varmış. Dayı mutlaka gelsin demiş.
Bu kadar önemli ne olaki?
Nasip olursa gideriz inşallah.. Gidincede öğreniriz. İyi
dir... İyidir... İyi düşünelimde iyi olsun.
Hatun sen eşşeği ve sıpasını
ahıra bağlayıver.. Yemlesen iyi olur. Ben nasip olursa namaza gidecem gelincede allah ne verdiyse
yeriz..
Tamam bey,hadi sen git. Allah kabul etsin inşallah.
Amin,amin...
Öğle namazından çıkışta
muhtar
Dayı,dayı...
Buyur muhtar
Akşama gelecen ha..
Tamam muhtar gelecemde,ne iş..?
Dayı önümüzdeki hafta cumhurbaşkanımiz Celal Bayarla başbakanımız Adnan Menderes
İnegöl den Yenişehir e giderken köyümüzden geçecekmiş. Ne yapabilkir diye
konuşacaz.
İyi olur,iyi düşünmüşsun ... Akşama görüşürüz muhtar...
Eve doğru yürümeye başladı.
Baytar dayı.. Dayı...
Donünce bağıran cami hocasıydı.
Hayrola hoca !
Valla,hayırmı şermi sen karar ver..
Gel şöyle şuraya oturalımda anlat bakalım, muhtar sana
zahmet gay feye bizim icin. İki çay dermisin?
Tamam dayı.
Gel şöyle otur bakalım hoca,oturda derdin neymiş de hele..
Dayı bizim oğlan var ya
Eeeee...
Bizim oğlanın taşakları şismiş.
İkisidemi?
Heya dayı ikiside şişmiş.
Sebep ne olaki?
Bizim oğlan arkadaşları ile oynarken çocuklardan biri
francala ekmeği yiyormuş. Bizim ki, sen
bana yediğinden ver bende sana köy ekmeğinden vereyim demiş.
Eeeee...
Çocuk işte olmaz demiş. Sabah kalkınca baktık oğlanın
taşakları şişmiş.
Ebeye dedinizmi?
Yok dayı..
Gel benlen..
Dayı çayları getirdimdi.
Oğlum bizim çayları ver başkasına.bana yaz..
Tamam dayı.
Ebenin evinin önüne geldiklertinde ebe alet çantasıyla evden
çıkıyordu..
Ebe hanım kızım..
Buyur baytar dayı
Kızım bizim bir derdimiz var. Aslında dert hocaın sen bir
ilgileniversen diyorum..
Tamam dayı hele bir deyiverinde ne yapacağımıza bakalım...
Hatçe ana..Hatçe ana...
Salonda ekmek yoğuran Hatçe hamurlu ellerini unla bir birine
oğuşturup hamurları kısmen temizledi.
Kalktı kapıyı açtı.
Ne bağırıyon evlat?
Baytar amca evdemi?
Tarlaları dolaşmaya gitti. Napacan amcanı?
Hatce ana,muhtar bu gün şehre inmiş size mektup varmış onu
getirdimde.
Ne dedin sen?
Ver bakayım kimdenmiş? Yoğsam onlardanmı? Evlat hele şu
zarfın üzerindekileri oku bakam..
Mektubu çocuğa uzattı
Oku hadi,oku..
Hatçe ana bu mektubu gönderen Ahmet miş,öyle yazıyor
Ne..ne.? Bekle oğlum ver onu bana sen biraz bekle..
Hatçe mektubu koynuna koydu hızla içeri girerken
Bekle sakın gitme..
Hatçe az sonra elinde ki parayı oğlana uzattı.
Al evlat al.. Gel bakayım seni öpecem.
Hatçe mutluydu.. Sevincinden gözleri nemlenmişti.
Hatçe ana ben gideyim gari..
Güle güle evlat anana çok selam...
Söylerim...
Hatçe kapının önünde unlu elleriyle bir aşağı bir yukarı
gidip geliyordu
Nerdesin be baytar?
Hatçe içerde ekmek yapacağını unutmuş, yola bakıyordu.
Sonunda duvarın dibindeki tarladan kestikleri
Ahlat ağacının üstüne oturdu.
Hadi ama baytar.. Gel artık.. Bunun gelmeyeceği tuttu. En
iyisimi ben işime bakayım.
Baytar avluya girdiğinde Hatçe bahçede kastrada ekmeğin pişmesini bekliyordu. Hatçe sıpanın bahçeye
girdiğini görünce kastranın başında kalkıp ,
Nerde kaldın bey?
Nerede olduğumu biliyon tarlaları dolaşmaya gittim ya..
Hayrola kız ne bu hal?
Gel hele gel,şuraya bi otur..
Eşekten inen baytar eşeği bağlamadan avluya bıraktı.
Söyle bakam Hatçe ne
var?
Hatçe koynundan mektubu çıkardı
Bak...
Ver bakalım kız... Hatçe bu bizim çocuklardan..
He ya... Aç hadi aç bakayım ne var?
Baytar aceleyle mektubu açti
Kız bunda birde resim var..
Ver bakayım
Resmi Hatçeye uzatan
baytar..
Ver..ver.. Aaaa bunlar bizimkilerin resimleri..
Hani bakayım kız
Birlikte resme bakmaya başladılar.
Kız Hatçe bizim yaramazlar maşallah buyumüşler be..
Baksana Mehmetim büyümüşte adam olmuş kerata.. Gülsümüm
benim koca kız olmuş maşallah..
Kız Hatçe ağlıyonmu?
Boş boğazlığı bırakta mektupta ne yazıyo onu de hele.
Hatçe,doğudan bu tarafa tayinleri çıkmış . İnegöl'de
Gazipaşa okulna tayini çıkmış bizim oğlanın orada okullar erken kapandığından
Mayıs sonunda trenle Bileciğe , oradanda buraya geleceklermiş.
Hatçe durmadan resmi koklayıp
Çok şükür rabbim,Yavrularım benim deyîp hem öpüyor hemde
ağlıyordu.
Gözümüz aydın hatun,geçmiş olsun . Hasretlik bitti artık..
Öyle bey öyle.. Çok şükür sana rabbim,çok şukür... Ver şu
mektubu koynuma koyaçağım
Al Hatçem al.. Artık seni tut tutbilirsen...
Gel otur bakam yanımada taze ekmeğin yanında tereyağ da
var.. Hadi bu iyi gider..
Gider Hatçem gider.. Sen bu sevinci hakketin. Cok şukür..
Ekmği böldüler tereyağını sıcacık ekmeğe sürüp yerlerken her
iki sininde gözlerinden akan yaşları
saklamaya gerek duymuyorlardı.
Eline sağlık Hatçem güzel olmuş..
Afiyet bal şeker olsun bey,afiyet olsun.
Dayı,bereketli olsun..
Gelen muhtarla çörekçiydi.
Buyurun,buyurun..
Gözün aydın diyelimmi dayı?
De muhtar de..
Hatçe abla seninde gözün aydın..
Sağol muhtar,sağol..
La muhtar bu bizim baytar ağlamış ellehem?
Ulan çörekçi,geçen sefer parmağın kırıldı dua et yenge
yanındaydı. Bak bir daha bir tarafına birşey olursa öte tarafınıda
düzelteceğime ben kıracağım,görürsün sen..
Muhtar,bu baytarda hiç acımak yok.. Adamın gözünün yaşına
bakmaz...
Koca bebekler bıktık sizin kapışmanızdan. Bırakın dırdırıda
çökün.. Taze ekmek,tereyağı var hadi çökün,çökün. İsterseniz taze sağılmış
sütte var. Cökün hadi..
Muhtarla çörekçi yere serilmiş kilimin üzerine çöktüler.
Hatice ananın sıcacık ekmeğe sürdüğü tereyağıni iştahla yemeğe başladılar.
Muhtar bu ikisini aynı mezarlığa bile gömmeyin. Bunlar
mezardan kalkıp atışırlar.
Töbe, töbe..
Eeee..dayı ne yazıyor..
Bizim oğlanın tayini İnegöl'de Gazipaşa okuluna çıkmış.
Okullar tatil olunca trenle Bileciğe oradanda buraya gelecekl!ermiş.
Gözünüz aydın..!
Gözünüz aydın..!
Sağol muhtar,sağol Çörekçi sağol...
Hatçe ana reisicumhurla başbakan önümüzdeki Cumartesi günü
köyümüzden geçecekler.
Öyleymiş muhtar,baytar dediydi. Hayırlısı.. Bakın birer daha
yağlayammı? Yermisiniz,yersiniz,yersiniz...
Yok hatçe ana ben doydum.
Bende doydum..
Ulan çörekçi yatamda beni ye bali..
Senin etin serttir çiğneren dişlerim kırılır neme lazım.
Kalk amca kalk.. Hadi Hatçe ana,dayı tekrar gözünüz aydın.
Bak baytar,akşama çaylar senden unutma!..?
Tamam.. Çörekçi dediğin gibi olsun..
Kalın saglıcakla..
Ullar olsun,karılarınıza çok selam..
Olsun,aleyküm selam Hatçe ana...
Tüm köy halkı çoluk, çocuk ,kadın,erkek okulun önündeki cumhurbaşkaını ve başbakanın gececeği yolun
iki tarafına toplanmış bekliyorlardı. Talebeler önlükleri ile sıralanmışlardı.
Talebelerin ellerinde kartonlkara yazılmış
hoş geldiniz , gibi pankartlar
vardı. Kahya yolun hemen kenarında büyük süslenmiş bir koçla bekliyordu.
Kahya ,konuklar
gelince araba durunca sen hemen koçu
arabanın önüne yatır benim işaretimle vur bıcağı
Tamam muhtarım.
Vakit ikindiye yaklaşmış ,bekleyenlerde bir yorgunluk ve
bıkkınlık başlamıştı.
Muhtar,bunların geleceklkerinden eminmisin?
Gelirler,gelirler... Bekleyceğiz.
Mezarlık tarafından koşarak gelen delikanlı
geliyorlar,geliyorlar...
Diye bağırarak geldi.
Muhtar,
Tepeden göründüler.Komşular tamam ,tamam sakin olun..
Mezarlık tarafından toz bulutu ile siyah üstü açık bir araba
bekleyenlere doğru geldi. Tam okulun önünde durdu. Üstü açık arabanın arka
koltuğunun sağında Cumhurbaşkanı Celal Bayar,sol tarafında ise başbakan Adnan
Menderes oturuyordu. Araba durunca her ikiside ayağa kalkıp başlarındaki
şapkaları ellerine alarak halkı selamlkadılar. Beklkeyenlerden,
Yaşa varol....
Gibi sevgi seslenişleri...
Bu arada kahya muhtarın işareti ile koçu arabanın önünde
kesti.
Cumhurbaşkanı bekleyen halka,
Sevgili kardeşlerim,herşey için hepinize çok teşekkür
ederiz. Muhtar bizden bi talebiniz varmı?
Sağlınız sayın Cumhurbaşkanım...
Cumhurbaşkanı ve başbakan yerlerine oturunca şöför aldığı
işaretle arabayı hareket ettirip giderlerken, Cumhurbaşkanının ve basbakanın
ellerindeki şapkalarla halkı selamlıyorlkardı. Halkta alkışlarla sevgi
gösterisinde bulunurken araba homurtuyla arkasında toz bulutu bırakarak gözden
kayboldu.
Muhtar,o kadar hazırlık yap,hazırlan sonundanbir iki
dakikalık bir kaç kelam,ardında toz bulutu bırakarak gözden kaybol..
Dayı,bunlar büyük adam!ar. Ne yapoacakları belli olmaz. Biz
misafir perverliğimizi yapalımda, gerisi onlarda..
Öyle muhtar,öyle..
Tüm köy halkı dağılırkan.. Hepsi kızgın ve öfkeliydiler.
Muhtar,bu işler için bir daha bizi buraya dizme,töbe,töbe...
Bu kadar kalabaığın değeri sadece şapkayla selamlamakmı? Töbe...töbe..
Esma abla,bırak artık. Olan oldu... Hadi sessizce dağılalım
komşular... Töbe... Töbe...
Muhtarım, kestiğim koçu napam?
Muhtar geri döndü kahyaya baktı,baktı ..
Kahya, dağıt ihtiyacı olanlara..
Muhtar, muhtarlık binasına doğru hızlı hızlı giderken,her
iki elinide iki yana açarak sanki bir şeyler mırıldandı...
Güneş ortalığı ısıtırken eşek ve sıpası bahçede yeni yeni
yeşeren otları yemekle meşguldüler.
İnekleride salsaymıdın bey ?
Doğru diyon..
Ahıra girmeden sokak kapısını sürgüledi. Ahıra
girdiginde ineklerin yeni doğmuş
buzağıları annelerini emiyorlardi. Bu sene hem eşek hemde iki inek doğum
yapmışlardı. Eşşeğin yavrusu erkek,ineklerin buzağısının biri dişi biri
erkekti.
Ahırın kapısını açıp hayvanları çözünce önce
buzağılar,arkalarından da inekler avluya çıktılar. Buzağılar avluda bir oraya
bir buraya koştuktan sonra çimenlerde otlayan annelerinin yanına gelip onları
emmeye başladılar.
Ey maşallah !..rabbim bu yıl
hayırlısı ile çok şükür sağlıklı yavrular nasip etti.
Hayırli olurlar inşallah...
Amiiin,amiin hatun... Amiiin...
Bey,birkaç demet yonca çıkarsanda bu sıcak ve güzel günde hayvanlar doya doya yeseler...
Tamam,hatun...
Damın üzerindeki yem deposundan iki adet ot demetini bahçeye açılan kapıdan bahçeye attı.
Hayvanlar ot demetinin haşına toplanırken Hatçe ot demetlerini dağıtmaya
başladi.
Fazla dağıtmayalım hatun
Tamam bey şu duvarın dibinde rahat rahat yesinler diye
yayacam.
Karı koca eşeklerle inekler ve yavrularının yem yiyişlerini
sevinçle seyrediyorlardı.
Buyur bey...
Hatçe elindeki tepsinin içindeki bardaklardaki sütü
getirmişti.
Bey bu sabah sağdığım süt... Afiyet olsun...
Adam sevgi dolu gözlerle karısına bakarak..
Sağol hatun,sağol.. Sen olmasan ben ne yapardım?
Ya sen olmasan ben yapardım ? Hadi gelde otur şuraya da
sıcacık içiverelim..
İki büyük dut ağacının gölgeliği altındaki sedire oturup
bahçede oynaşan sıpa ve buzağıları seyrederken sıcacık sütlerini
yudumluyorlardı...
Hatun bu arada,yarın ayçiçeklerini tekleme ve kazma için
geleceklere haber verdinmi?
Tamam... Sekiz kişi gelecek... Üçü değişik için gelecek...
Tamam... zaten dört dönüm kadar bir yer... Bu kadar kişiyle
bir günde biter herhalde...
Sıkı çalışılïrsa biter,biter...
Tütünleride küflenmemeleri için denkleri havalandırmak
lazım..
İstersen az sonra yukarı çıkıp denkleri havalandıralımmı?
İyi olur... Yapsak iyi olur..
Hele şu sütü içelimde kalkalım.
Hadi ben hayvanlar dama bağlayayımda yukarı çıkalım.
Sen çık...Bende şurayı toparlayayımda gelirim.
Karıkoca butün gün
damın üstündeki depoda tütün denklerini havalandırdılar.
Çokşükür küflenme olmamış. Tütünleri de teslim etmenin de
zamanı geldi artık. On gün içinde bizimkilere sıra gelir.
Hayırlısı olsun bey. Kaç kilo taahüt ettik?
Beşyüz kilo cıvarında.. Tütün defterin bakmak lazım.
Ortalama her tütün dengi 20-25 kilo gelse yirmiiki denk var... Buda taahütümüzü
karşılar.
Hayırlısı olsun bey. Hadi artık burada işimiz bitti. Eve
geçip de yemeğimizi yiyelim.
Eline sağlık hatun. Yemekten sonrada gayfeye çıkam diyom.
Çık bey... Çoktan beri gayfeye çıkmadın. Bir iki insan
görürsün. Bizde Nesibe ile kösenin Neclaya gidelim diyoz.
İyi olur hatun iyi olur.
Ne o dayı pek dalgınsın?
Seslenen ebe hanımdı.
Gece karanlık,pilli fener var ama hem köpeklerden hemde
takılıp düşmemek için ebe hanım. Feride ana yokmu?
Evde.. Torunuyla. Ben de Hatice ablamlarla köselere gidecem
de...
Hadi öyleyse iyi akşamlar ebe hanım seni tutmayam.
Ebe hanım elindeki gemicî feneri ile giderken
Sanada iyi akşamlar dayı..
Kahveye yaklaşmıştıki muhtar seslendi
Dayı bu akşam tütün kolcuları gayfeye baskın yapacaklarmış.
Öyle haber aldım. Hani haberin olsun dayı sen gerçi tütün içmessin ama haberin
olsun istedim.
İyi olmuş muhtar. Komşularada haber verileydi.
Verildi verildi dayı..
Tütün ekimi karneye bağlı olduğundan tekel kolcuları kaçak
tütün içmeyi önlemek için zaman zaman kahvelere baskın yapıp tabakalar içinde
kıyılmış tutun ararlardı. Yakalarlarsa bu işin sonu hapse girmeye kadar
giderdi. Bu yüzden kaç kişi hapse girmişti.
Selamünaleyküm komşular.
Aleyküm selam baytar. Nerdesin dayı ? Senin...
Bana bak çörekçi geldik ve selam verdik, sağımki geldik. Bırak
gavurluğuda...
Gel dayı gel...
Muhtar baytarın kolundan tutup kenardaki tahta masadaki
sandalyeye oturdular.
Kayveci yeğenim, tüm komşulara benden çay yap..
Dayının öğretmen olan oğlu,yeğenimizin tayini İnegöl e
çıktı.
Kayfede bulunanlar teker teker Hayırlı olsun dediler. Baytar
da topluca
Sağ olun komşular sağ olun... Hayırlısı ile orada okullar
kapansın gelecekler inşallah..
İnşallah dayı,inşallah...
Baytar, ben okkalı bir gayfe içecem...
İç ulan iç... Ulan çörekçi zikkımın kökünü iç... Yegenim,
bak kim ne içerse benden...
Selamünaleyküm...
Aleykümselam hoca. Gel,gel buyur.
Gel hoca gel.. Hoca çocuğun durumu nasıl oldu?
İyi,dayı iyi.. Sağolsun ebe hanım halletti. Birde büyük
şehir ekmeği francala verdi.
Gelmiş geçmiş olsun..
Sağolun,sağ olun..
Yeğenim bak bakalım hoca ne içer...?
Muhtar bize yok mu?
Tütün kolcuları gelmişti.
Sait bey gel,gel.. Size olmaz olurmu ? Bak yeğenim
misafirler ne içerler?
Ne var ne yok mutar ?
Ne olsunSait bey iyilik sağlık.. Sen gece vakti pek hayra
gelmezsin?
Görev muhtar..
Doğru,görev Sait... Hadi kolay gelsin...
Kolcu Sait masada ayağa kalkıp...
Arkadaşlar kaçak tütün için arama yapacağız. Gerçi sizin
köyde bu zamana kadar kaçak tütün yakalamadık... Ama görev.. Yapacak birşey
yok...
Kolcular üstün körü üstbaş aramasından sonra yine muhtarın
masasına gelip oturdular.
Temizsiniz muhtrar... Görev işte...
Öyle Sait öyle,görev..
Haaa... Muhtar önümüzdeki hafta başından itibaren
tütünlerinizi teslim etmek için getirebilirsiniz..
Sait bir gün yine bu kahvenin arkasındaki odada yaptığımız o
çilingir sofrasını kuralımmı?
Muhtar, bu sefer kerpçi kafamızamı yiyelim? Ben yokum
muhtar...
Muhtar,ben böyle birşey duydum ama şunu tam olarak bir
anlatsanızda ben de öğrensem...?
Dayı bir alem yapalım dedik neredeyse kerpiçi kafamıza
yiyorduk.
Eeeee....
Ben,ebenin kocası,Mehmet,öğretmen Ziya,Sabri,Refik birkaç
kişi daha vardı. Fikir kimden çıktiysa,gelin bu akşam kahve kapandıktan sonr
arka odada çilingir sofrası kuralım dedi. Refik,nede güzel olur,stres atarız
diye atlamazmı? Birkaç kişi daha evet deyince karar verildi.
Eeeeeee...
Eeeee. Si dayı... Kahve kapandıktan sonra arka odaya geçip
cilingir sofrasını kurduk. Basladık ufak ufak demlenmye...
Eeeeee..
Ne kadar zaman geçti bilmem ama arada sırada kahveci gelip
Mehmet in kulağına bir şeyler söylüyor Mehmet. De amaaan be boşver...gitsin
gelecekmiş de… sav gitsin. Diye haber gönderiyor. Biz kim bu bilmiyoruz. Meğer
bizim Mehmetin karısı Mehmeti çağırıyormuş..Kadıncağız dışarıda soğukta çok
üşümüş. Canına tak etmiş. Bulduğu kocaman toprak kerpiçi kucaklayıp daldı bizim
alem yaptığımız odaya.. Ulan kart papaz kaç oldu çağırdım,hep boşver yolla
gitsin dedin. Bu karı beni çağïrıyo demedin dedi. Kimseden çıt yok. Mehmet
karısını karşısında görünce tavuğun butunu ısıramadı.
Eeeee...
Eeeee..si dayı Mehmet in karïsı getirdiği koca toprak kerfpici kaldırıp
çilingir sofrasının ortasına öyla bir vurduki sininin üstünde ne varsa rakılarda dahil darmaduman... Bana bak Mehmet
efendi sakın bu akşam eve gelme. Damda hayvanlarla bekar odasında yat. Eğer
ge!irsen bak şu taarayı görüyonmu? Aha bunu o beyinsiz kafana bir indiririm
ikiye şak ederim. Hadi afiyet olsun deyip döndü gitti.
Gece Mehmet ahırdamı
yatmış?
He ya dayı. Karısı eve almnamış. Ertesi günü bu olayı duyan
karılar Mehmetlere gidip Mehmetin karısına, kız niye bize haber etmedin. Bizde
birer kerpiç atardık demişler.
Bu arada kenarda sessiz sessiz çayını içen Mehmeti gören
muhtar
Mehet aga bu gelen senin karı değilmi?
Deyince mehmet elindeki çay bardağını fırlatıp atarak ayağa
kalktı
Nerde,nerde muhtar ?
Helal olsun yengeme. Adını duyunca Memet ağa hazır ola
geçiyor...
Yahu muhtar yaptığın şakamı? Nasıl kalkmam muhtar benim
belim toprak üzerinde yatmaktan kaç hafta ağrıdı..
Mehmet ağa hadi bir kere daha kuralım sofrayı ?
Deyince Mehmet hışımla kalkarak..
Benim işim var muhtar,size afiyet olsun diyerek hızlıca
yürüdü gitti.
Şehrin pazarından dönüyorlardı. Salı günleri şehrin
pazarıydı. İlçenin köylerinden ve cıvar il ve ilçelerden alışveriş yapmak için
gelen tüccar ve halk pazara Pazar işini
bitirdikten sonra geri dönerlerdi. Baytar ve eşi de hem pazardan alışveriş
yapmak hem de daha önce teslim ettikleri pancar ve tütün paralarını almak hem de
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla şehre gelmişlerdi. Vakit ikindiyi geçtiğinden
namazını da kıldığı n dan Rıza Çavuşun hanına bıraktığı hayvanları arabasına
koşup aldıklarında arabaya koyup ılık bir rüzgar eşliğinde yavaş yavaş köyün
yolunu tutmuşlardı.
Bey,pancar parasıyla tütün paralarını aldınmı?
Tamam hatun. Her ikisinide tahsil edip bankaya kodum. Allah
bin bereket versin.
Amin bey..
Amin hatun.
Hatun bundan sonra kendimize kadar birkaç dönüm arazi
bırakıp kalanını icara vercem
İyi olur bey
Artık meşaketli işlerle uğraşacak yaşı geçtik.
Öyle efendi..
Bundan sonra pancar ve tütün yapmayacağım.
Çok uğraşmak lazım bey. Bundan sonra bize fazla uğraşmadan
buğday,arpa, yonca gibi şeyler ekmek niyetindeyim
İyi olur bey. Bey iki çuval şeker almışsın ?
Almadım hatun. Onu pancar şirketinden pancarırımıza karşılık
verdiler. Bir miktar ilave parada verdim iki çuval şeker aldım.
İyi olmuş bey iyi olmuş. Bak bizim çocuklarda artık
dönüyorlar..
He ya. Hem onlarada lazım olur. Hatun bak ben ne düşündüm.
Bütün hayvanları satıp beygir almak niyetindeyim.
Bir inek bırakırsan iyi olur. Süt, yoğurt,peynir için
başkanlarından süt almayız.
Hatun bizim buzağı dişi onu bırakıp kalanını da satacağım.
Eşekleridemi?
He ya
Olur bey..
Bu arabayıda at arabasına döndüreceğim. Bize baygir hem
gidip gelmeye hem yük taşımaya hem tarla sürmeye yeter. Bak sende hayvanlara
bakacağım diye helak oluyorsun.
İyi düşünmüş sün bey
Konuşa konuşa köye vardılar.
Baytar arabayı avluya çekip hayvanları bahçeye saldı. Buzağı
larla eşek ve sıpasınıda bahçeye saldıktan sonra onları yemledi.
Arabadaki eşyaları eve taşıdılar.
Bir müddet karı koca bir kütüğün üzerine oturarak yorgunluk
giderdiler.
Kemal hışımla muhtarın odasına daldı
Ya mutar bu ne biçim iştir. Mehmet Ağa'nın oğlu ile bizim
kızı sözledik....
Gel Kemal,gel.. Hele bir oturda soluklan..
Hah işte Mehmet ağada buradaymış.
Ya..
.Kemal gel hele bi otur hele yav..
Ya muhtar...
Bak Kemal şimdi başlayacam muhtarın dan da…
. Gel otur ve oturda bı anlayıp dinleyelim. Ne olmuş.. otur
be birader. Tammam kızgınsın ama gel bir oturda kıçın yer görsün be...
Kahya,
Buyur muhtar ım
Bak hepimize aşağıdan soğuk birşeyler söyle. Ha Kahya birde
baytar dayıyada ünleyiverde muhtarlığa geliversin.
Tamam muhtarın. Ne içersiniz?
Ya muhtar sen...
Kemal'in sözünü kese muhtar ayağa kalktı. Kemal in yanına
geldi.
Bak komşu,adam gibi oturcakmısın? Oturmayacaksan hadi çık
dışarı. Hakkını jandarmada ara karar senin.
Tamam muhtarınm,Ama..
Sus lan adamı dinden imandan çıkarma ve.. otur oturduğun
yere sakın kalkma
Muhtar dönüp
sandalyesine oturdu
Mehmet Ağa hele bir
anlatsan şu olayı.
Muhtarım kemal İn
kızla benim oğlanı sözled. Oğlan askerden gelinceye kadar nişanlı kalacaklar.
Askerden sonra da nasipse everecektik. Bizim velet,eşşoğlusu. Jandarma olmuşmu?
36ay askerlik beklenmez nişanlımı başkasıyla baş göz ederler deyip kızla
anlaşıyorlar.. sonrası da malüm.
Mehmet Ağa biz seninle nasıl konuştuk.?
Kemal ağa ben başka birşey mi söyledim.
Bakın komşular bu iş o kadar kötü bir şey değil. İki nişanlı
bir olup tüymüşler. Ne yapalım bulup ta ... Ya Mehmet Ağa senin oğlun ne zan
askere gidiyo
Valla muhtarım galiba iki ayı varmış..
Kemal ağa bu iş olmuş
artık bunlar nişanlı. Oğlan askere
gitmeden düğün lerini yapsak?
Ya muhtar sende...
Bana bak Kemal sen yengeyi nişanlıyken kaçırmadı mı?
O başkauhtar
Nasıl başka Kemal. Senin hanımda başkasının kızı değilmiydi?
Ama mutar..
Şimdi başlayacağım
muhtarından da sendende. Ulan sen kaçırınca oluyorda kızın nişanlısı ile
kaçınca neden o başka oluyor?
Ama muhtar...
Kes de dinle . Sizler
komşusunuz yüz yüze bakacanız. Şimdi işi sarıp sarmayalım. Tamamı?
Tamamı Kemal
Eh madem muhtar..
Sen Mehmet..
Sen ne dersen öyle olsun muhtar.
Bakın şimdi kızı getirip babasına teslim edeceğiz. Ondan
sonrada kadınlar en kısa sürede anlaşıp düğün günü nü koyacaklar. Oğlan askere
gitmeden bu iş hallolacak.
Tamamı Kemal, tamamı Mehmet
Öyle diyon madem öyle olsun madem.
Senin kayınpederi n sizi affetmedide kaç sene sonra torununu
kucağına aldı?
Ya mutar sende hep eski şeyleri eşeliyon yav..
Sen kaçırdın kendine karı yaptın. Bu oğlanda nişanlısı mı
kaçırdı o da kendine karı yapacak. Bunda ters bir durum yok. Anlaştınızmı?
Tamam..
Tamam
Selamünaleyküm komşular.
Gel dayı gel. Otur Hele.. olayı az çok duymuşundur.
Karılardan ne saklanırki? İçeri girmeden kapıdan olan biteni
dinledim. Kemal, Mehmet muhtar çok iyi dedi. Hadi şimdi evlerinize hanımlarla
konuşun iki dünür düğün günunü koysunlar. Bu iş hanımların işi. Olay kapandı.
Siz komşunuz dünürsünüz başınıza iş alıpta ömür boyu pişmanlık duymayın
Kız muhtar..?
Kal sen merak etme kız bu akşam evinde olacak. Eğer bir
fiske vurursan benden çekeceğin var. Hadi ikinize da iyi akşamlar.
İyi akşamlar
İyi akşamlar.
İkisi de muhtarlıktan
çıktılar. Bir müddet kimsede ses çıkmadı.
Kahya bak bakalım
gitmişlerdi?
Gittiler gittiler muhtarın.
Dayı sen ne dlyon?
Bu işlerde kızın ve oğlanın analarının haberleri olmadan bu
işler olmaz. Ya kızın yada oğlanın anasının haberi mutlaka vardır. Hele Hele
kızın anasının haberi mutlaka vardır.
Ya dayı. Zaten kızda oğlanda Kemal'in aşağı tarla daki
evdelermiş..
Gördün mü? Her neyse bu iş tatlıya bağlandı ya ..
Öyle dayı öyle...
Kahya Dayı ya...
Sade kahve deyiver Kahya..
Tamam baytar dayı
Ha Kahya odadakilere de sor ne içerlerse şöyle. Benden.
Hangi dağda...
Bana bak Çörekçi kaldırma beni. Şart olsun hastanelik
yaparım seni.
Ya muhtar nerden çağırdınız bu uyumsuzu allasen?
Ufak at da civcivler yesin baytar..
Koskoca adamlarsınız
hala didişiyorsunuz. Yahu artık yaşınızdan başınızdan utanın be... Kıcınızdaki
kıllar ...
Töbe tövbe.. Refik şuna bir şeyler söylesene. Benim
söylediğim kar etmiyor.
Valla bana kalırsa
muhtar bu Çörekçi yi dışarı daki çınar a
bağlayıp iyice bir kötek atmak lazım. Bak alıma ne geldi.
Ne...
Muhtar biz bu çörek çiyi Nesibe yengeme havale edelim derim.
Kahya..
Buyur muhtarın
Koş Nesibe yengeye
git muhtar bir zahmet muhtarlığa geliversin diyor de
Muhtar daha lafını
bitirmeden Çörekçi hışımla kalktı gitti.
Ya Refik iyi akıl
ettin Nesibe yengeyi..
Odayı bir gülüşmedir
aldı
Hadi Kahya bize aşağı
dan bir şeyler söylede içelim..
Selamünaleyküm komşular.
Gel Süleyman abi gel..
Hayrola muhtar bu
toplantı ?
Duymuşu ndur Süleyman abi..
Ha.. şu Kemal le Mehmet in çocukları meselesimi?
He o. Tatlıya bağlandı. Hayrola senin de derdinmi var?
Yok muhtar. Ben baytar dayı için geldim burada olduğunu
duydum da..
Gel Süleyman otur bakalım derdini dinleyelim. Kahya bizim.
Süleyman abiye de bir şeyler söyleyiver.
Baytar dayı at alacağını duydumda bende bir yaşında dişi tay
var. Bilirsin sen doğurttun.
Arabaya koştunmu,?
He ya...Binek olarakta kullandım
Bakalım. . Ondan sonra inşallah.
Tamam dayı hayvan damda. Sence Uygun bir zamanda görürsün.
Tamam Süleyman ..
Cemil, benim öküz akrabasını at arabasına döndüreceğim de
tek at koşumluk hale getirmek lazım.
Hallederiz baytar. Sıkıntı olmaz. Ne zaman lazım?
Valla Süleyman ın atı alırsak... Ama pek de acelem yok
Neden?
Salı günü hayvanları pazara götürecek. Yanlız dişi buzağı y
ı bırakacağim.. Hayvanları satıp Süleymanla beygir için anlaşamazsak uygu,iş
görebilecek beygir de bakacağım.
Tarla bağ bahçe işleri dayı?
Muhtar, bundan sonra artık öyle zorlu yacak Ziraat
yapmayacak
Ya dayı?
Valla Refik, birkaç parça
küçük tarlayı işlemek için bırakıp kalanını ya yarıcılıkla yada parayla
icara verecem. Artık karıyla benim pek uğraşacak gücümüz kalmadı.
İyi düşünmüşsün baytar
Öyle Süleyman . Artık
güç kuvvet... ıhh..
Öküz akrabasını at arabasına çevirinceyee kadarda
benim eşek arabası
işimi görecek.
Kısa zamanda hallederiz baytar.. sadece tek oku çıkarıp tek
at koşulacağında iki ok konacak. Sonrada gerekli düzeltmeler i yaparım.
Sağol Cemil...
Ya Ziya hoca bu akşam hiç tınmadın?
Muhtar siz işi iyi
hallettiniz. Bize söz düşmedi.
Hayırdır bu akşam
dalgınsın ?
Eh...
Hadi de bakalım da köylü
buradayken belki bi çare buluruz.
Neyi?
Ebe hanım tutturmuş illaki benim oğlanı okula al diye.
Sende alıver hoca…
Muhtar orası okul çocuk yuvası değil.. hem sınıflar dolu
Sıkıştıran olmaz mı hoca?
Ebe hanımda bak çocuk okulda okul diye ağlıyor. Yer yoksa
ben bir sıra yaptırayım sıkıştırsın diyor.
Ebe hanım eyi demiş
hoca. Bu Allah kelamı değilki yap bir şeyler çocuğu ağlatma.
Olmaz muhtar olmaz
Nede olmaz canım?
Muhtar çocuk küçük.
Çocukları n dersleri ni de etkiler.
Ya hoca sende
inatlaşma ebe hanımı darıltmayalım uyar oğlu ol işi halldiver. Salih bey sen
diyon?
Valla muhtar o iş ebe hanımın ben olayın dışında kalmaya
çalışıyor um.
Neden?
Muhtar olaya ben
karışırsam Ziya hocayla aramız bozulacak.
Ebe bir işe başladımı
o işi bırakmaz. Muhtar.
Ama Salih efendi
kırgınlık olmasın.
Ya Ziya hoca artık
orta yol bulman lazım. İki hükümet adamı bir birine düşmesin..
Bakalım baytar dayı..
pek olacağa benzemiyor ama... Hayırlı sı
Ziya hoca ben muhtar
olarak bu işi kırgınlık olmadan hallet diyorum.
Hayırlı sı muhtar...
Hallet. Hoca.
Hallet... Hadi komşular geç oldu. Kalkalım. Hepinize iyi geceler.
Salih efendi motor
almışsın Hayırlı olsun…
Ne motoru ? Traktörmü aldın ?
Yok yok sadece motorsiklet aldım. Alışık
olmadığımızdan şehre gidip gelirken at
üzerinde anamız ağlıyordu da…
Hayırlı olsun,hayırlı olsun… Kutlayalım ama dimi ?
Tabi muhtar tabi.. Bak yeğenim tüm komşular ne içer ?
Bu sırada Z,iya
öğretmenin eşi ile ebe hanım kahvenin öünden koşar gibi hızlıca okula doğru
gidiyorlardı..
Hayırdır inşallah..
Muhtar kalkıp
kadınların ardından gitmeye başladı.
Mektebin arkasında
iki âdet öğretmen ler için yapılmış ev vardı. Kadınlar hızlıca evin kapısını
açıp, kapıdan içeri girdiler.
Muhtar bir müddet dışarıda olan biteni anlamaya çalıştı ve
oda odaya daldı.
Öğretmen Ziya sırt üstü yatmış yaka bağır açık..
Hayrola ebe hanım?
Sen misin muhtar?
Ziya öğretmen kalp krizi geçiriyor. Bu ikinci.. muhtar sen muhtarlıktan
denk getirebilirsen belediyeyi arada
cankurtraranla doktoru acilen göndersinler. Benim söylediğim i de şöyle.
Kalp krizi geçiren var çok acil de çabuk olsunlar.
Tamam ebe hanım, hemen...
Doktor bey hastamızı görebilirmiyiz?
Maalesef.. hastamız şu an kendine geldi ama çok yorgun.
Yanında eşi var. Daha sonra inşallah.
Hocam durumu nasıl?
Ebe hanımın anlattığı na göre bu ikinci kalp krizi imiş. Dua
etsinki o anda yanında bir sağlıkçı varmış,zorda olsa atlattı. Eğer kendine
dikkat etmezse üçüncü kriz, Allah korusun artık götürür.
Ünzile bacı. Ziya hoca nasıl?
İyi muhtar iyi de . O iki zıkkımı bırakmadan artık benim
onunla uğraşacak halim kalmadı.
Ne zıkkımı Bacı?
Sigara. Ve içki
Mubareğe yerli rakı
yetmedi Bulgar rakısı mastıka getirtti. Zıkkımın kökünü içsin.
Aman Ünzile bacı...
Muhtar,sende zaman zaman Ziyaya çanak tutuyorsunuz. Mehmet
Ağa nın karısı koca kerpiç i içki masasının ortasına vuracağını keşke
Oradakilerin kafasına vursaydı daha iyi olurdu.
Ama Ünzile bacı...
Muhtar içeride yatan kişi nın bu hale düşmesine
arkadaşlarınında suçu var.
Tamam Ünzile yenge tamam.. hoca nasıl?
Kusura bakma muhtar..
çok yoruldum. Galiba sana patladım. Kusura bakma muhtar
Ne kusuru Ünzile bacı.. rahat ol.. hatta seni dahada
rahatlatacaksa bana bağırabilirsin.
Kusura bakma muhtar...
Hocanın yanına gidebilecek miyiz?
Şu anda yanında ebe ve Salih efendi var. Az sonra inşallah.
Dışarıda bekliyeyim o zaman.
Ben haber veririm muhtar...
Tamam Ünzile bacı..
Geçmiş olsun Ziya hoca..
Sağol muhtar gel gel...
Nasıl sın Ziya hoca?
İyi iyi…
Bizi epey korkuttun
Öyle olmuş..
Senin hanımla ebeyi hızlı hızlı okula doğru gittiklerini
görünce bende arkalarına takıldım. Sizin eve girince ebe hemen belediye cankurtaranına
haber ver muhtar Ziya hoca kalp krizi geçiriyor deyince dışarı çıktığımda Salih
efendi kapıdaydı. Durumu anlattım. Salih efendi,muhtar sen muhtarlıktan
belediyeyi telefonla ara bende her ihtimale karşı. Motosiklet le şehre gidip
belediyeye haber vereyim dedi. İyide yapmış. Ben telefonu düşürünceye kadar
Salıh efendi belediye cankurtaranı ve doktoruyla gelmişti. Ebenin önerisiyle
İnegöl hastanesi ne götürdüler. İşte
sonuç bu.
Herneyse iş tatlıya bağlandı.
Allah razı olsun hepinizden.
Estağfurullah hoca.. vala Ziya hoca yengeyi çok
kızdırmışsın.
Ünzile haklı muhtar..
Valla yenge bana bir
...
Kusura kalma muhtar... Bende karar verdim. Nasıl olsa
okulların kapanmasına çok az zaman var. Emekliliğimi kazandım. Okullar
lapanınınca emekliliğe ayrılacağım.
Sonra hoca?
Mutar ben İznik liyim. İzniğin Sansarak köyündenim.
Şu İzniğin un uzak
dağ köyü?
Evet muhtar. Orada birkaç parça arazimiz var. Oraya yerleşip
tabiatla başbaşa kalacağım. Hanımın sözünden de hiç çıkmayacağım.
Hayırlısı hoca.. hele bir düzelde..
Muhtar ben ebe nin çocuğunu...
Bırak bunları hoca.. iş tatlıya bağlandı..
Onlar beni hayata bağladılar..
Bırak bunları hoca... Rahatla artık..
Salih efendi ,motosikleti kutlama Ziya hoca nın hastalanması
nedeniyle yarım kaldı.
Tamam komşular ... Kahveci bak bakalım komşular ne alırlar?
Bana yokmu Salıh efendi?
Oooo... Ziya hoca gel gel.. olmaz olurmu.. bak yeğenim
hocaya da bakıver..
Geçmiş olsun hoca...
Sağolun komşular. Sağ olun.. hepinize çok teşekkür ederim..
çok ilgilendiniz benimle..
Ne demek hoca..
Öyle muhtar. Hepinize. Ayrı ayrı teşekkür ederim.
Gelmiş geçmiş olsun hoca.. gel şöyle yanıma..
Salih efendi ebenin ve senin hakkını nasıl öderim. Birde
ben...
Ziya hoca geçmiş geçmişte kaldı. Unut gitsin. Şuan sağlık
,önemli olan bu... Kalanını unut gitsin. Aramıza hoş geldin hoca...
Sağol Salih efendi. Sağol...
Gelinin yaslağaçta açtığı ve içini doldurduğu börekleri
kocası Ahmet de saçta pişiriyordu.
Tertip nasıl buldun bizimkileri?
Eeeee... Tertip sen daha beni tanımamışsın.
Hani bir anlatıversen
diyorum. Hadi adamı çatl atmadan anlatacakmısın
Yahu tertip gelin kızımın elindende bir gözleme daha
yiyeydim.
Yahu Keçeçi hadi anlat ne birader.
Keçeci elindeki gözlemeden kalan son yudumuda ağzına atıp
ayranıda dipledikten sonra ağzını şöyle bir sildi ve başladı anlatmaya.:
Tertip, Bilecik e işe çıktı. Biz böyle zamanlarda geri
dönüşü yolcusuz yapacaksak oranın garajına uğrarız olmazsa bize iş çıkacak
yerlere uğrar boş dönmemeye çalışırız. Garajda iş çıkmadı. Tren garına
uğrayayım dedim. Baktım garın önünde bizimkiler. Hayrola Ahmet dedim. Öğretmen
lik yaptığı yerden tayini çıkmış temelli dönüyorlar mış. Babanın haberi varmı
deyince haberi varda bu gün geleceğinden yok dedi
Hadi durmayın atlayın dedim. Valla Mustafa abi seni Allah
gönderdi dedi.
Sonrası konuşa konuşa geldik işte.
Hay Allah razı olsun tertip. Borcumuz ne?
Bana bak baytar senin oğlanda durmadan bunu sordu. Borç morç
yok..
Bilecik ten buraya su mu yaktın?
Sana ne ne tertip . Yeğenim ve ailesi için şu yaktım
varmı diyeceğin?
Artık ben gideyim Baytar geç oldu.
Ben seni geçireyim tertip.
Hadi cümleten Allah'a ısmarladık hoşça kalın.
Arabanın yanına gelince baytar Keçeçi nın elini tuttu ve
Bak tertip şart olsun bunu almazsan merhabayı keserim.
Yahu baytar senin yaptığın işmi şimdi.
Keçeçi eline sıkıştılana baktı.
Tertip bu çok fazla..
Olsun az bile.. fazlasını yengeme ver o ne yapacağını bilir.
Hadi uğurlar ola yengemede çok selam..
Mustafa abi dur bekle
Gelen Hatçe idi.
Bunları kardeşliğime hazırladım
Çok değilmi?
Sen ver ona o bilir ne yapacağını. Çok çok da selam söyle.
Onuda en kısa zamanda bekliyorum. Hadi hayırlı yolculuklar. Güle güle...
Eyvallah yengem söylerim. Hadi hoşçakal in.
Hatçe nın çocuklarının geldiğini duyan tüm köylü kadını erkeği avluya doluştu.
Gözünüz aydın Hatçe aba...
Gözünüz aydın Baytar..
Akşam ezanı okunurken ancak yalnız kaldılar.
Maşallah ana ne sevenin varmış
Sağolsun lar. Köylü sever bizi Güzel kızım.
Belli anam belli..
Ebe hanım ebe hanım...
Hayrola Ziya hoca ?
Ebe hanım ben emekliliğimi istedim kabul oldu
Hayırlı olsun Ziya hoca
Sağol ebe hanım. Birkaç gün içinde ayrılacağım da sizinle
vedalaşayım dedim
İyi düşünmüşsün Ziya hoca
Ebe hanım bana çok hakkınız geçti.
Hakkınızı helal edermisiniz?
Nedemek tabiki helal olsun. Bizim görevimiz. Helal olsun.
Ebe hanım ben sizin oğ....
Bunlar geçmişte kaldı hocam. Zaten İnegöl den ev aldık annem
başlarında duracak oğlum ve kızım ı orada okutacağız. Hakkım varsa helal olsun
sizde helal edin.
Ne demek ebe hanım sonuna kadar helal olsun. Salih efendi
yokmu?
Şehre indi.
Onu kahvede görürüm inşallah, göremezsem çok selam söyleyin
oda hakkını helal etsin.
Söylerim hocam. Emekiliğiniz tekrar hayırlı olsun
sağlığınıza dikkat edin hocam.
Sağol ebe hanım hadi hoşça kalın.
Hocam eşinizede çok selam..
O sizinle vadalaşmaya gelecek.
Tamam hocam Ünzile ye çok selam...
Aleyküm selam ebe hanım..
Kolay gelsin Kıymet..
Buyur ebe hanım gel buyur
Hemen alışmış sın buraya maşallah..
Doğuda bizde köyde uzun yıllar öğretmen lik yaptık alışığız
yani. Gel otur iki lafın belini kıralım.
Selamünaleyküm..
Aleyküm selam.. gel şöyle
çök.. hoşgeldin.
Kıymet bahçeyi toparlıyordu. Doğruldu elindeki süpürge yi
dut ağacına dayadı. Ebenin yanına çöktü.
Nasıl alışabildinmi?
Gerçi benim için şu anda yabancı çevre ama memur karısı
olduğumuzdan böyle durumlara çabuk alışıyoriz. Sen nasıl zorluk çektinmi ilk
geldiğinde?
Çekmedim desem yalaln olur. Allah razı olsun
kayınnandan,muhtardan ve Nesibe abladan.
Köylü çok yardımcı oldu.
İlk tayinin galiba?
Evet öyle
İlk doğum un nasıldı? Zorlandınmı?
İlk doğumumu Hacı Ömer
köyünde yaptırdım. Hemde diz boyu karda geldiler almaya.
Nerede o köy?
Ben bu etraftaki yaklaşık on köyden sorumluyum.
Ebe hoş geldin
Hoş bulduk Hatçe abla
Size taze çayla börek getirdim. Hem laflayın hem yiyin.
Çaydanlığı ve şeker ide şöyle bırakayım
içersiniz.
Gel sende ana
Benim içerde işim var kızım hadi ben gideyim.
Ebe hanım merak ettim vaktin varsa şunu bir anlatsan?
Sıkılmazmısın?
Peki...
Dur önce çayları tazeliyelim.
Ebe hanım ilk yaptırdığı doğumunu anlatmaya başladı:
Köye yeni atanmıştım. Birkaç günden beri devamlı yağan kar
hertarafı kaplamıştı. Annem öğle namazını kılmış ,birlikte teneke sobamızın
ısıttığı odamızda camın kenarında oturuyorduk. O zamanlar elektrik pek yoktu.
Hatta bırakın köyleri her ilçede bile yoktu. Gaz lambaları vardı. Ben elimde
örgüm,annemde gaz lambasını almış bir çomağa doladığı bir bezle lamba şişesini
silmeye çalışıyordu. Lamba gece boyunca sabaha kadar devamlı yandığından is
yapardı. Her gün öğleden sonra silinirdi. En iyi en çok ışık veren lamba ise 5
numara lamba idi.
Kar hala yağmaya devam ediyordu.
-Ebe hanım,ebe hanım..
Annem gözlüklerinin üstünden bahçeye baktı,
-Bak kızım muhtar bağırıyor galiba dedi.
Kalktım pencerenin perdesini aralayıp dışarı baktığımda
köyümüzün muhtarı ile yanında tanımadığım bir köy korucusuyla bir adam
duruyordu. Bahçeye çıktım,
-Buyur muhtar hayrola dedim.
-Hayır hayır da bu havada da nasıl hayır.
-Buyurun içeri gelinde konuşalım dedim.
İçeri girdiler. Köy korucusuyla yanındaki adam yanmakta olan
sobanın yanına sokulup ellerini oğuşturmaya başlamışlardı.Belliki çok
üşümüşlerdi.
Muhtar ;
-Ebe hanım bu korucu arkadaş şu tepenin arkasındaki köyün
korucusu,şu arkadaşta hastanın eşi,
-Hayırdır ?..
Korucu söze girdi,
-Ebe hanım, bu arkadaşın eşi doğum yapmak üzere. Akşamdan
beri köyde kadınlar uğraştılar ama beceremediler.Hani canım bilirsin ya her
köyde yaşlı köy kadınların dan köy ebesi vardır ya o işte.
- Eeeeee!..
-Baktık ki olmuyor seni almıya geldik.
Hastanın sahibi lafa karıştı,
-Aman ebe hanım yardım edin nolur karım çok acı çekiyor..
Muhtar,
-Havada kötü ama..
-Muhtar, sen tamam dersen beni devlet bu günler için
okuttu,görevlendirdi. Kar , kış,tufan fark etmez. Görev görevdir.
Hani galiba birazda cahilliğin ataklığı vardı bende. Aneme
baktım sen bilirsin der gibi ellerini iki tarafa açtı.
-Sen bu arkadaşlardan çekinme ebe hanım,bunlar sağlam
arkadaşlardır.Seni aldıkları gibi işin bitince buraya getirirler inşallah,sen
orasını takma kafana dedi muhtar.
Giyindim çantamı aldım dışarı çıkarken annem usulca,
-Kızım silahını aldın mı ?dedi,
Devlet bize silah da vermişti.
-Tamam anne sen merak etme çantamda dedim.
Üç at getirmişlerdi. Birine ben diğer ikisine de korucuyla
hasta sahibi bindi ,beni ortalarına aldılar. Atımın da yularının birini korucu
tutuyordu. Karda bata çıka başladık yol almıya.
Köyümüzün çıkışına kadar muhtarımız ve bizim korucumuz bizi
uğurladı.
Yaklaşık gideceğimiz köy dört kilometre kadardı.Ama o
zamanlar şimdiki gibi yollar neredeee. Köyler arası yollar patika gibiydi.
-Ebe hanım,daha kısa dan gitmek için şu tepeyi aşmaya ne
dersin ?dedi korucu.
-Sen bilirsin,neresi daha yakın ve emniyetli ise olur dedim.
Başladık benim atım ortada bayırı tırmanmaya. Ama kar sanki
hızını dahada artırmış iri iri atıyordu. Karla birlikte de kavurucu bir soğuk
vardı. Galiba o zamanların soğuğu da daha soğuktu sanki.
Tepeye vardığımızda arkama baktım bizim köyün muhtarı ile
korucusu hayal meyal görünüyordu.
Atlar tipiden etkilenmiş olacaklardı ki huysuzlanmaya
başladılar. Atımın yularının diğer ucunu ise hasta sahibi tuttu. Hani at
huysuzluk yaparsa ata sahip olacaklar.
Karlara bata çıka ilerliyoruz. Zaman zaman atlarımız
karınlarına kadar kara batıyor,zorla yol alıyoruz.
-Bu havada kurtlarda vardır dedim.
-Vardır ebe hanım dedi korucu. Vardır da bak hem bende hemde
arkadaşta tüfek var,evvelallah hiç korkma sen dedi.
Ne kadar yol aldık bilemiyorum uzaktan hayal meyal köyü
görür gibi oldum.
-Vardık galiba dedim
-Daha yolumuz var ebe hanım dedi korucu.
Bir ara atlarımız huysuzlandı. Etrafa bakındık,yaklaşık 150
metre kadar sağ tarafımızda ağaçlığın kenarında sanki köpekler toplanmış ta
bize bakıyorlar gibi geldi bana.
-Köpekleri gördün mü? diye korucuya seslendim,
Korucu gülerek,
-Onlar köpek değil ebe hanım onlar kurt dedi. Ama sen korkma
diye de ilave etti.
Ben hemen çantamdaki silahımı çıkarıp emniyetini açtım.
-Oooo..! ebe hanım sizde boş değilmişsiniz dedi hasta
sahibi.
-Eeeee..! ne yaparsın böyle zor durumlar için devlet verdi
onu dedim.
Korucu atından indi,atının yularını hasta sahibine verdi.
Birkaç adım kurtlara doğru yürüdü ve silahını doğrultarak kurtlara doğru birkaç
el ateş etti. Kurtlar gözden kaybolmuşlardı. Tekrar yola koyulduk. Silahımın
emniyetini kapatıp mantomun cebine koydum.
Köye yaklaşmıştık. Artık köyün evleri tipiye rağmen
görünüyordu. Köye iyice yaklaştığımızda köyün dışında elinde silahlarla birkaç
adamın bize doğru geldiğini gördüm.
-Silah sesini duydular ya ondan yardıma geliyorlar dedi
korucu.
Gelenler,
-Silah sesini duyunca koştuk dediler
-Kurtlardı dedi korucu,birkaç el ateş edince gittiler dedi.
Köyün diğer kıyısındaki eve geldiğimizde ,
-Burası dedi hasta sahibi,
At dan indim.
-Ebe hanım biz şu karşıki kahvede bekliyoruz eğer bize
ihtiyaç olursa haber verecekler dedi.
-Tamam dedim.
Ev o zamanın şartlarına göre kerpiçten yapılmıştı. Odaya
girdiğimde odada iki orta yaşlı hanım birde yer yükseği sedirde yatan ama
inleyen bir genç kadın vardı. Odada soba yoktu. Kapının tam karşısındaki
duvarda bir ocaklık vardı. Kalın meşe odunları çatır çatır ses çıkararak
yanıyordu. Odayı da çok güzel ısıtıyordu. Ateşin üstünde de kocaman bakır bir
güğüm vardı.
-Hoş geldin ebe hanım dedi
-Hoş bulduk teyze,durum nasıl ?
Biri kızın annesi diğeri de doğum yapacak olan kızın
kayınnasıymış.
-Akşamdan beri uğraşıyoruz ama bir türlü olmadı dedi kızın
annesi
-Kaçıncı doğumu,
-İlki dedi hastanın kayınnası.
-Bir de ben bakayım,sıcak suyu hazırlayın dedim.
Doğum yapacak olanı sedirden aşağı aldık. Muayene ettim, su
kesesi boşalmıştı, doğum çoktan başlamıştı.Bebek ters geliyordu.
En zor doğum buydu. Normalde bebek başı ile gelir ama bu
ayakları üzerine geliyordu. İşte doğum ondan bir türlü yapılamamıştı.
- Korkmayın ama bebek ters geliyor ben bebeği içeride
çevirmeye çalışacağım dedim.
Kızın annesine,
-Kızının başını hafif kaldır ve şu yastığı başının altına
koy, kızının kollarını sıkı sıkı tut, gelin hanım sende bacaklarının yarım kır
ve aç bakalım dedim.
Hastanın bacaklarının arasına girip rahimde ters durumda
olan bebeği çevirmeye çalıştım. Uzun uğraşlardan sonra bebeği kısmende olsa
normal hale getirmeyi başardım.
Bu arada doğum yapacak hasta can havliyle bağırıyordu.
Kayınnası ile annesi de zaman zaman bana bağırıyorlardı.
-Ebe!.. ebe!.. kızımızı öldüreceksin be!… gibi şaşkınlığın
ve korkunun verdiği telaşla bana ver yansın ediyorlardı ama ben hiç birini
duymuyor işimi yapıyordum. Kurtarmalıydım gelini.Sadece gelini değil bebeği de.
Bebeğin başı artık rahim ağzına iyice oturtmayı başarmıştım.
Bu seferde ben bağırdım.
-Bırakın cazgırlığı da işinizi sıkı yapın,sen kızının
kollarını sıkı tut ,sen de ben hadi deyince kızın karnını yukarıdan aşağıya
doğru hafif hafif bastıracaksın,tamam mı? diye bağırdım.
Herkes sus pus olmuştu. Tekrar ayaklarının arasına girdim ve
bebeğin başını görünce,
-Ikın ıkın .. Hadi derin derin nefes al ver ve ıkın hadi.
Sıkı tut ,kızın kollarını bırakma, sende hafif hafif ovalar gibi aşağıya doğru
bastır.
Bebeğin başını iyice yakalamıştım,
-Ikın ıkın hadi hadi ıkın…
Derken bebeği çıkardım ve elime aldım, ayaklarından tutup
baş aşağı ters çevirdim ve keratanın kıçına bir şaplak vurduğumda odayı bebek
ağlaması sardı. Baktım herkes ağlıyordu.
-Hadi geçmiş olsun nurtopu gibi bir kızın oldu,gözün aydın
dedim.
-Göbek adını ne koyacaksanız söyleyinde göbek bağını keseyim
dedim.
Kızın kayınnası
-Senin emeğin çok senin adını koy dediler
-Olmaz! dedim.
-Öyleyse hem babaannesinin hemde anneannesinin adını koyalım
dediler. Bebeği sardım ve annesinin yanına yer yümseği sekideki yerine koydum.
Haber kahveye ulaşmıştı. Kapının önündeki seslerden köyün
yarısının orada olduğunu anladım.
-Babasını çağırın dedim. Kapı açıldı babası içeri girdi.
-Gözün aydın kardeşim nurtopu gibi eli ayağı düzgün bir
kızın oldu Allah analı babalı büyütsün dedim.
Adamcağız benim elimi öpmek için atıldı.
-Oooo!. o kadarda uzun değil, hadi git karına ve kızına
bak..
Köyün kadınları gecenin geç olmasına rağmen odayı
doldurdular. Baktım kimsenin kalkacağı yok.
-Hanımlar bebek de anneside,herkes yorgun artık evlerinize
gidinde yarın gelirsiniz dedim. Herkes dağıldı. Bende bana hazırlanan yağda
yumurta yı biber tuşusu ile ocaklığın yanında yanan odunların çıtırtısının
çıkardığı sesler arasında kayifle yedim.
-Geç oldu ebe hanım hani şöyle bir kıvrılsan,çok yoruldun
dedi. Bir de sana bağırdık artık kusura kalma ne yaparsın..
-Boş verin benim bütün yorgunluğum geçti. Alışacağız
bunlara..
Biraz temiz hava almak istiyordum,odanın dışına çıktım.Hasta
sahibi sofadaymış ayağa kalktı,
-Hayrola ebe hanım ?,
-Yok bir şey yok, hava alayım dedim de
-Eyi madem al al.. Allah razı olsun ,sana da epey zorluk
verdik..
-Bizim görevimiz kardeşim biz bunun için varız.
-Sağol ebe hanım hakkını nasıl öderiz bilmem
-Kızını elime alınca hepsi ödendi ödenecek bir şey kalmadı..
Kar hala yağıyordu. Havanın soğuğu beni kendime getirmişti.
-Üşüyeceksin ebe hanım ..
İçeri girdim. Ocaklığın üzerindeki çaydanlık gözüme ilişti.
-Bak bu çay iyi gelir işte dedim. Kaç bardak çay içtiğimi
hatırlamıyorum. Bebekle annesi yan yana yatıyor,kızın anneside kızının başının
ucunda, kayınnada odada hizmetleniyor.
Benim için bundan daha büyük bir gurur yoktu.
Bir ara ocaklığın yanında ateşin verdiği rehavetle dalmışım.
Halbuki bana yer yapmışlardı ama ben ocaklığı başında oturmayı tercih etmiştim.
Üzerime bir yorgan örterlerken uyandım..
-Uyandırdım ebe hanım galiba dedi kayınna
-Boş ver ben iyiyim dedim.
Sabahleyin kar akşamki kadar yağmıyordu. Köyün korucusu ve
hasta sahibi olan kişi atları hazırlamışlar ben bekliyorlardı. Kızın annesi,
-Borcumuz ne dedi
-Ne borcu teyze, borç morç yok, sizin borcunuz o annesinin
yanında yatan küçük hanıma var,bana yok,
-Olurmu kızım dedi kayınna,
-Olur ,olur dedim.
Kayınna gel kızım gel bakalım diye beni kolumdan çekti odaya
götürdü. Ocaklığın yanındaki yüklüğün perdesini açtı ve içinden bir çıkın
çıkardı. Çıkının içinde kenarları oyalanmış bir sürü yemeni (çember) vardı
-Beğen dedi,
-Olurmu öyle teyze, olmaz dedim.
-Valla salmam seni, beğen dedi.
Olmaz dediysemde kenarları oyalanmış kırmızı bir çemberi
elime tutuşturarak,
-Almazsan valla darılırım dedi.
Aldım çantama koydum. İşte ilk doğumum ve ilk verilen
hediyeydi.
Korucu,hasta sahibi adamla birlikte köyüme döndüğümde öğle
ezanı okunuyordu.
Çocuklarıma da ilk doğumumda verilen bu hediye kırmızı
çemberi ben ölünce yüzüme örteceksiniz diye
vasiyet edicem.
Ne macera ama...Bayağı heyecanlanmışsındır.?
Olmaz mı hemde ne kadar bana sor tarifi yok.
Ebe hanım bizde köydeydik. Köyün hem terzisi,hem iğnecisi,hem
örgücü sü. Velhasıl her şeyiydik.
İğne dedin?
Bizim beyin ilçede doktor bir arkadaşı vardı. O öğretti. Köy
ilçeye çok uzak kışında birkaç ay yollar kapalı köylü ye yardımcı olursun dedi.
Azmi portakala şırınga lı iğneyi batırıp çıkardım. Bir onbeş tatil öyle geçti.
Hatta ilk iğneyide o doktora yaptım.
Ne iğnesiydi?
Penisilin... Yanlız,bana damardan yapma çok tehlikeli
dediydi. Bende hiç damardan yapmadım.
Sonra?
Sonra,doktor icazet verdi köyde yapmaya başladım. Hatta
inanır mısın doğum bile yaptırdığım oldu
Hadi canım ..
Köyde yaşlı kadınlar doğum yaptırıyordu. Bende onlara yardım
ediyordum.
Maşallah Kıymet..
Eeee... Zor oyunu bozar mış ebe hanım mecbur kalınca
oluyormuş.
Kıymet ben artık kalkayım. Sende işine bak.
Oturaydın..
Gideyim anam çocuklar la ne yaptı bakayım.
Gene beklerim ebe hanım.
Sende gel ama.
Olur gelmeye çalışırım. Malüm İnegöl'de ev bakma meselesi
var da
Bizde İnegöl den Orhaniye mahhallasi Kelmehmet sokakta ev
aldık. Annem kızla oğlanın başında firscak Gazipaşa okulun kaydettireceğiz.
Bizimde bazı eşyaları oraya taşımamız lazım. Yani iş cok.
Bizim beyde aynı okula yakın olsun istiyor.
Ne güzel sevindim. Sizede Allah rast getirsin. İnşallah
uygun bir ev bulursunuz. Sizede Allah
rast getirsin... Hadi hoşçakal..
Güle güle ebe hanım..
Güzel kızım ebe gittimi?
He ana gitti. Sana da çok selam söyledi
Aleyküm selam, aleyküm selam..
Salih efendi biraz gelirmisin?
Kahvenin dışı çıktılar.
Hayrola muhtar?
Pek hayır değil sağlıkçı bey.
Birşey mi oldu?
Olduya.. oldu..
Ya muhtar adamı çatlatma da anlat..
Salih efendi olayki ne olay...
Anlatsana ne birader..
Hani Bizim domatesci Ali varya..
Eeeee...
Onun oğlu fakirin torunuyla oturmuşlar silahla oynarken
Ali'nin oğlu Sami Yakubu vurmuş.
Ne diyon muhtar? Sonuç?
O kadar fene değil. Kurşun kaba etinden girmiş içeride
kalmış.
Eeeeee....
Eee... şu... şu... hani diyorum sessizce sen bu mermiyi çıkarıp yarayı bir
şeyler...
Muhtar ben sağlıkçı yım ama bu güne kadar tek bir iğne bile
yapmadım.
Yani?
Yanısı bunu yaparsa bizim hanım yapar ...mı acaba sormak
lazım.
Ebe hanım..ebe hanım..
Buyur muhtar... Hayırdır Salih ?
Muhtar ayak üstü olanı biteni anlattı.
Sen ne diyon muhtar? Jandarmaya kuvvetleri ne haber verildi
mi ?
Yok ebe...
Yanı bu kendi aramızda mı kalsın diyorsun?
Muhtar ellerini iki yana açıp
sen bilirsin ebe hanım.
Muhtar hele bir bakalım ne olmuş ondan sonra ... Hadi
gidelim...
Odaya girdiklerinde odada yaralı ve yaralayan la beraber
birkaç kadın daha vardı.
Yakup kenarda yüzü koyun yatmış inliyordu. Kaba eti kan
içindeydi. Yaranın üzerine bir yastık bastırmış tı
Yakup geçmiş olsun.
Sağol ebe hanım sağol..
Bir makas verin
Ebe makasla Yakibun pantolonu kesti baktı..
Mermi kaba etine girmiş ama çıkmamış.
Yani ebe hanım?
Yanisi muhtar...?
Ebe hanım sen bilirsin artık. Yapabileceğiniz bir şey...
Bak muhtar bu adli vaka. Şakası yok bunun.. ama açildir
diyelim mermiyi çıkaralım sonrasına sonra bakarız.
Şimdi bana evden benim çantamı aldırıver muhtar. Sizde bana şu ısıtın birde temiz bezler
lazım. Kolonya,ispirto varsa onları da getirin.
Yakup,mermi neredeyse kalça kemiği ne zarar verecekmiş.
Poturun kurtarmış. Pansumanı ını yaptım,ilaçladım...
Sağol ebe abla..
Yakup,ben her gün,daha sonrada günaşırı gelip pansumanı mı
yapacağım. Oturmak kesin yasak. Yüzü koyun yatacaksın. En az on gün...
Sonrasına o zaman bakaçağız.
Sami deydimi ?
Sami muhtara cevap veremedi.
Sana söylüyorum Sami?
Çok özür dilerim mutarım çok pişmanım.
Ah ulan ben siz yapacağımı bilirdim a... Siz ebe ablanıza
dua edin. Haaa.. kurtulmuş satmayın kendinizi.
Yakupla seni iyi olunca muhtarlığa geleceksiniz. Son olarakta ağzını zı
sıkı tutacaksınız. Unutmayın. Bu işin sonu nda içeri girmek te var.
Tamam muhtarım...
Tamam muhtarım...
Muhtar çıkan kurşun u al lazım olabilir.
İyi diyon ebe hanım.. artık geri kalanı bız Salih efendi ile
birlikte halledeceğiz. Gidelim..
Gidelim muhtarım...
İkindi serinliği n de büyük dut ağaçlarının altında
yemeklerini yemişler sohbet ediyorlardı.
Dede sana birşey sorabilir miyim?
Sor torunum.
Dede sana herkes baytar diyor?
Bu uzun hikaye ama ben sana anlatayım istersen?
Torunlar Mehmet ve Gülsüm dedelerinin dizlerinin yanına
çöktü ler
Çocuklar dedeniz tarladan yeni geldi...
Bırak kızım sorun yok
ben yorgun değilim.
Hadi dede. Anlat..
Benim baban yani sizin büyük dedemiz askerliğini harada
yapmış..
Hara ne dede?
Hara askeriyede hayvanların bakımını n yapıldığı yer. Atlar
daha çoktur. Çünkü jandarma olan erler atla gelirlerse 24 ay atsız gelilerse 36
ay askerlik yaparlar. Burada mektep mezunu baytar efendi varmış.
Baytar ne dede?
İnsanları hastalanınca tedavi ede kişiye ne denir?
İki çocuk birlikte
Doktooor.
Aferin. Hayvanları
tedavi edenede baytar denir. Yani hayvan doktoru.
Bu adcağız babama hayvanlarla ilgili bildiği ne varsa babama
öğretmiş. Babada askerlik bitince köye döndüğünde o baytartan ne öğrendiyse
köylüler e yardımcı olmuş.
Eeeee... Dede...
Köylüler ve etraf köylerden duyulmuş bu. Herkes babama
hayvan doktoru manasına gelen baytar demeye başlamış.
Sana neden baytar
diyorlar dede?
Rahmetli babam da hayvan hastalıkları hakkında ne biliyorsa
bana öğretti. Anam sağken onunla beraber
gider hayvanlara bakardık. Baban ölünce ben hayvanlarla ilgilendiğim den bu
sefer baytarın oğlu derlerken sonra sonra baytar demeye başladılar.
Yani dede sen şimdi doktormusun.?
Yok canım babamızdan öğrendiklerimla birşeyler yapmaya
çalışıyor um. Ha birde etrafta kırığı çıkığı. Olan olursa onada bakıyorum.
Desene dede elinden her iş
geliyor.
Öyle delikanlı.
Çocuklar , sizle birlikte yarın eşek arabasıyla hem
tarlaları dolaşıp hemde değirmendeki un çuvallarını almaya, dolaşmaya ne
derseniz. Tabi anneniz izin verirse
Aslan dedem tabi..tabi..
Çocuklar yaramazlık yapmazsanız yarın dedenızle gide
bilirsiniz
Aslan annem.
Tamam...
Kıymet inde tepsi ile çaydanlık,bardak,ve şeker i getirdi.
Çay zamanı..
Çaydanlığı maltızın üzerine koydu. Çay bardaklarını
tabaklara koyup maltız ın üzerindeki çaydanlık tan bardaklara çay koyduktan
sonra çaydanlığı n suyunu tamamlayıp tekrar maltıza koyup çayları dağıttı.
Afiyet olsun..
Sağol kızım.. sağol kızım..
Hem çaylarını içiyorlar hem de torunlarla laflıyordu .
Gel Hatçe gel..
Oğlan,gelin ve torunlar akşamın serinliğinde hem çaylarını
içiyorlar hem de laflıyorlardı.
Bakın ben düşündüm
Ne düşündüm bey?
Pazarı pazartesiye bağlayan gece kandil akşamı. Diyorum ki o
gece evde veya camide mevlit okutalım diyorum. Sizler ne dersiniz?
İyi olur bey iyi düşünmüş sün.
Sizler ne dersiniz çocuklar?
Sizin için Uygun olan bizim içinde uygundur baba..
Sizde mevlit den sonra İnegöl e gider
Ev bakarsınız.
Uygun dur baba..
O zaman yarın şehre gider lazım olanları alırız. Hemde
Keçeçi leri de davet ederiz.
Tamam bey. Hem keçeci nın eşi Neriman da güzel mevlit
okur...
Artık orasını siz bilirsiniz. Neriman a mevlit okutacağınıza
göre mevlit i evde yapmaya karar verdiniz.
Bey biz gelin kızım la az önce bunu fısıldaştık evde yapalım diyoruz.
Siz bilirsiniz hanım artık top sizde.
Tamam babacığım sen merak etme. Anamla bu iş bizde...
Tamam
Sabah kahvaltısı nda sonra ebe hanım eşini uğurlarken
Salih, bak ben ne düşündüm. İnegöl deki ev de hem Badana
,hem temizlik yapılacak
Ayazlı arabacı Emin
abiye haber versekte annem ben ve çocuklarla birkaç eşya ve temizlik
malzemeleri görürsek diyorum.
İzin işini ne yapacaksın?
Konuştum bir hafta
izin verecekler.
Tamam ben şehir de Emin efendiyi görürsem söylerim.
Göremezsem köylülerin le haber
gönderirim.
Tamam.. hayırlı yolcuk, hayırlı işler sana . Güle. Güle...
Kalın sağlıcakla...
Muhtar kahvenin önünde oturan Refik e seslendi,
Refik, gel muhtarlığa gidelim sana birşeyler söyliyeceğim .
Hayırdır muhtar?
Hayır,hayır.. hadi gel.
Beraber muhtarlığa doğru gidiyorlardı.
Hayır dır muhtar Refik le nereye böyle?
Mehmet Ağa idi.
Hayır.. hayır Dayı.. beraber muhtarlığa gidiyoruz. Musaitsen
buyur...
Yok muhtar, yok.. telaşemiz var..
Hatun demişti.
Muhtar şu davetiyeleri Kahya Mustafa ya verip
dağıttıracağımda onu arıyorum.
Gün koydunuz demek..
Eeeee...yapacak birşey yok.
Dayı , davetiyeleri n üstü yazılı ise ver ben Mustafa
kahyaya verip dağıttırayım.
Hay Allah razı olsun. Buyur muhtar.
Cebinden çıkardığı zarfı muhtara uzatırken.
Bununda Mustafa'ya verirsen iyi olur.
Mehmet Ağa elindeki davetiyeleri muhtara verdi.
Bende bunları her ihtimale karşı kahvelere asacam..
İyi olur dayı. Hadi Allah kolaylık versin. Rabbim tamamına kazasız belasız tamamlamayı nasıp
etsin. Ha ..dayı, düğün de silah yok..
Tamam yiğenim. Tamam... Sen merak etme..
Mehmet Ağa cebinden çıkardığı zarfı muhtara uzatırken,
Ha muhtar bu zarfında
kahyaya veriver.
Tamam dayı..
Muhtarla Refik muhtarlığa girerken Kahya çıkıyor du.
Ha..Mustafa Kahya bu davetiyeler Mehmet Ağa nın. Düğün leri
varmış. Dağıtıversin diye sana yolladı. Bu zarfta seninmiş. Kahya giderken bize
iki sade kahve söyleyiver aşağıda n.
Lazım olmammı muhtarım?
Yok...yok... Bizim biraz işimiz var o kadar. Hadi sana kolay
gelsin
Sağol muhtarım..
Gel Refik.
Muhtarlık odasına girip masanın önünde ki sandalyeye oturdular.
Hayrola muhtar?
Hem hayır.... Valla hayır mi nedir birlikte ne yapılacağına
karar verelim. Gerekirse. Aklı başında birinden de yardım alırız.
Hadi muhtar..
Kahveleriniz geldi..
Şuraya koyu ver yiğenim.
Afiyet olsun abiler
Sağol yiğenim. Çıkarken de kapıyı çekiver.
Muhtar kahveden bir yudum aldı. Fincan ı tabağına koyup
sandalye nin arkasına dayanıp ayak ayak üstüne attı.
Eeee.... Muhtar hadi ama...
Hanı bizim baytar
dayının bir oğlu daha vardı da evlendikten bir bucuk yıl sonra karıyı da alıp
Seymen e kayın pederinin yanına gitmiştide birdaha köye ne bayramda nede
seyranda gelmemişti.
He muhtar adı Nuri ydi neden gittiği ne olduğunu hala kimse
çözemedi,bilmiyoruz.
Eeee.
Eee..sı. Nuri Pazartesi günü şehir de beni gördü. Bir
gayfede uzun uzun konuştuk.
Eeee...
Babası ıyla barışmak , bizimde aracı olmamızı istiyor.
Neden küsmüş ler dedimi?
O açmadı bende sormadım.
Ne yapacağız muhtar. Baytar dayı iyi adamdır ama inatmı
inattır..
Düşünüp bir çare bulalım diye seni kahveden aldım getirdim.
Köye laf vermeyelim önce biz bir hal yol bulabilirmiyiz dedimdi.
İyi demişsin muhtar. Hadi gazamız mübarek olsun.
Refik, kahveleri soğutmayalım..
Bak aklıma geldi.. muhtar, baytar ı çağıralım sadece ikimiz
onunla bu konuyu konuşsak diyorum?
Refik,bende aynı şeyi düşünüyorum. Ama, dayı dellenmezmi?
Herşeyi göze alarak bu nu yapalım derim. Bizim samimiyet
imize inanır..
Şu baytarın mevlid i
ile Mehmet Ağa nın düğününü bir savalım derim.
Doğru diyon muhtar. Benim işim var dı kalkayım. Yine bu işi
konuşalım. Hoşçakal muhtar,kolay gelsin..
Tamam,güle güle Refik..
Hayır dır Mehmet Ağa ne asıyorsun?
Düğün ümüz var. Hem kahvelere davetiyeleri asıyorum,hemde
Kahya köye davetiyeleri dağıtacak.
Dayı çalgıları tuttunmu?
Tuttum.
İyi takım tutaydın da oyunumuza renk versin. Kimi tuttun?
Kılarnetçi gogu Mustafa ile ekibini tuttum. Silah yok.
Muhtar özellikle tembih etti.
Valla dayı çalgıların kralını tutmuşsun.
Gogu kılarnetle bir taksim yapsın...öfff.. ki ne öf..
İçki?
İçki var, varda adam gibi içilecek. Yoksa benim karı;
ebenin, sünnet düğünün de yaptığı gibi içki tepsisini ikinci kat
penceresinden avluya atmaz, adam gibi
içilmezse koca bir kerpiç bulur artık Allah yardımcınız olsun. Yaptıda.
Yaparmı yapar..
Eeeee..ona göre ağzınïza içinde kerpiçi yemeyin. Hadi
eyvallah.
Kolay gelsin dayı .
Kalın sağlıcakla..
Hatçem, çocuk ları toplada geliverin.
Hayırdır bey?
Bizim mevlit bitti,Mehmet Ağa nın düğününü bitti. Çocuklar
İnegöl e gidecekler ev bakacaklar dimi?
Tamam.. Torunları damı?
He hanım . Onlarsız olur mu?
Baytar odanın camından bakarken yolda geçen dolmacı Şakir le
selamlaştı.
Camdan karşı bayırları seyrediyordu.
Buyur baba..
Geldiniz mi? Gelin bakalım benim tomurcuklarım şöyle yanıma
çökün.
Şimdi sıra sizde artık İnegöl'de ev işiniz var. Ne yapmayı
düşünüyorsunuz? Ha oğlum mevlitde Keçeciyle konuştum. Pazar günü gideceğiz
demiştiniz. Sizi götürecek.
Tamam baba. Biz ilk önce çocuklarla bacanaklara gideceğiz.
Sonrada ev bakmaya başlayacağız.
Kiralık mı ?
Yok baba ilk önce satılık evlere bakacağız.
Birikmiş iniz varmı?
Baba bizim öğretmen lik yaptığımız yerde mahrumiyet
bölgesiydi. Birköhne dikiş makinası elde ettik. Kıymet onu çalışır hale
getirdi. Etrafa dikiş yaparken,iğne yaparken biraz da ekip biçerken biraz
birşeyler topladık çok şükür.
Çok iyi. Bak evlat bende size onu diyecektim . Biz ananla
konuştuk. Siz satılıklara bakın beğendiğiniz olursa alın. Paranız yetmezse ananız
üstünü tamamlamakta kalmayacak evi A dan Z ye düzecekmiş.
Sağol babacığım sağol anacığım.
Kıymet hem kayınvalidesine hem de kayınpederi ne sarıldı.
Kızım siz ne sandınız? Anan sizi düşünmek den geceleri hiç
uyumadı.
Sağolun babacığım anacığım.
Sizde sağolun evlatlar. Bu İşi hallettik. Çocuklar hadi ikinizle yeni at
arabasıyla şöyle etrafı dolaşalımmı?
Hadi.. hadi..
Ama önce ana babamızdan izin alın
Tamam babacığım tamam. Gideblilrler. Sıkıldılar. Açılırlar.
Dede eşek arabasıyla gitsek?
Niye beygir değilde eşek arabası gelinciğim?
Dede ,arabada giderken arkadan sallana sallana gelen sıpayla
biz konuşuyoruz da.
Tamam..Tamam.. Dedğiniz gibi olsun. Hanım bize müsade.. hafı
kumrularım gidelim.
Aslan dede. Gidelim, gidelim..
Çocuklar fırlayıp ahırın kapısına varmış lardı bile...
Muhtar dalgın dalgın yürüyordu.
Harola muhtar?
Senmisin Cemil?
Çok dalgınsın muhtar..
Sana rasladığım iyi oldu. Hadi gelde muhtarlık ta beraber
bir şeyler içer , iki lafın belini kırarız.
Muhtar sende...
Cemil,kimseye belli etme . Gel gidelim diyorsam gel..
Birlikte muhtarlığa girerken
Muhtar, muhtar..
Ne var Sülman? Çokmu önemli?
Eh işte..
Beklermi?
Olur ,olur..
Hadi ullar olsun Sülman
Sizede muhtarım.
Mustafa Kahya sen bize içecek birşey ler söyleyiver.
Ne olsun Cemil abi?
Çay olsun Mustafa..
Ha Mustafa, beni soran olursa muhtarın işi var sonra dersin
Tamam muhtarım. Lazım olur muyum? Araziyi dolaşacağımda..
Sen işine bak Kahya. Hadi kolay gelsin.
Sağol muhtarım.
Muhtarlık odasına girdiler. Masanın önünde ki iki sandalyeye
karşılıklı oturdular.
Eeeee...
Eeee si Cemil dayı, iş biraz çetrefilli..
Kimle ilgili? Bizim Baytar dayıyla..
Hayrola kötü...?
Yok Cemil dayı yok. Hatta iyi...
Oh ne yüreğime su serpildi. Anlatsana şunu..
Bak şimdi Cemil dayı iyi dinle:
Bizim baytar dayının bir oğlu daha varya.
He.. Nuri.. Eeee..
Baytar ın oğluyla neden küstü,oğlan neden evlendikten iki
yıl sonra eşini alıp çekip gitti. Bir daha hiç gelmedi.
Seymen den hali vakti yerinde birinin tek çocuğu ,kızıyla
evlenmişti.
He ee. Kimsede cesaret edip ne baytar a nede eşine ne oldu
diye soramamıştı bu güne kadar. Eeeee..
Cemil dayı, Nuri Salı günü pazarda gördü.
Eeee...
Eeeee.. sı dayı babamla bizim aramızı buluverin dedi.
Dedi de küsmelerini sebebi ?
Çaylar muhtarın. Biraz geç oldu ama taze demledim
Koyuver şuraya. Giderken de kapıyı çekiver.
Sordum dayı demedi. Babam size anlatmadıysa benim anlatmam
yakışık almaz dedi. Sizden ricam bu işe el atıverin dedi.
Hadi buyurun cenaze namazına. Er kişi niyetine...
Öyle dayı. Ama bize bu cenazeyi usulüne uygun olarak
defnetmek düşer. Çayda iyi geldi ha..
Muhtar bu işi açabileçegimiz, güvenli bir iki kişi daha
bulalım. Bulamım ki bizlerin hanımlarıda bu işe girsin vede ağızları sıkı
olsun.
Doğru diyon dayı.
Şimdi sende bende düşünelim bunları en uygununu bulnaya çalışmalıyız.
Tamam dayı
Muhtar ben kalkayım işim var şehre inecem. Sonra görüşelim.
Tamam dayı. Sana ullar olsun
Sagol yeğenim. Sana da iyi günler.
Yiğenim bı demli çay yapıver..
Kahveci Mustafa getirdiği çayı tahta masaya koydu.
Hayırdır Kahya?
Sağlıkçı Salih efendi ile karısı kaza geçirmiş.
Hayırdır ?
Karı koca motorla şehre gidiyorlarmış. Subaş köy altına
geldiklerinde köyün sürüsü birden karşıya geçmeye başlamış. Salih efendi de
duramamış dalmış süruye. Ebeyle birlikte tepe taklak.
Bişey olmuş mu?
Yerde epey sürünmüşler. Salih Efendi'nin bacağı
kırılmış,ebeninde her tarafı yuzülmüş
Bu kadarla geçmiş olsun. Mubarek hayvanların biri gitmeye
başladımı arkasından tüm sürü gider. Muhtar haberi varmı?
Heya.. muhtar şehirde az sonra ebeyle kocasını getirecek.
Hah bak taksici Çerkes Yaşar ın arabasıyla geldiler. Gidem.
Çayını içeydin
Sonra..
Dur Kahya bende geleyim.
Ebenin evinin önünde ki taksiden ebe ve muhtarın kollarına
girmesiyle Salih efendiyi indiriyorlardı.
Ebe hanım dur bırak sen gir içeri ben yaparım.
Sağol Kahya
Bu arada Feride ana ile ebenin çocuklar ı da dışarı
çıkmışlardı. Feride ana
Gel kızım geçmiş olsun
Deyip ebenin koluna girip içeri götürdü.Kazazedeleri içeri
soktuktan sonra
Muhtar:
Hadi size geçmiş olsun. Biz gidelim de sizde dinlenin.
Sağol muhtar oğlum.
Ne demek Feride ana.. Hadi tekrar geçmiş olsun . Birşeye
ihtiyaç olması halinde haberleyin. Ben sık sık uğrarım.Hadi kalın sağlıcakla.
Hadi Kahya..
Tamam muhtarım. Hepinize gelmiş geçmiş olsun
Sağol Kahya oğlum, sağol.
Geçmiş olsun Feride ana
Sağol Mustafa sağol.
Kalın sağlıcakla.
Güle güle .. Mustafa bak bı oğlum.
Buyur ana..
Kavhveci Mustafa'ya seslendim Kahya.
Buyur ana..
Evlat bütün kahveye
ne içerlerse ver. Kaç para ise ödeyeyim
Tamam ana tamam.
Hepinize ullar olsun..
Selamünaleyküm ..
Aleyküm selam baytar efendi buyur...
Feride ana geçmiş olsun. Nasıllar?
Sağol evlat , sağol. Buyur geç .
Baytar ayakkabıları mı çıkararak içeri girdi
Odaya girdiğinde Salh efendy yarıyor,ebe de sedire uzanmış
tı.
Cümleten gelmiş geçmiş olsun..
Sağol dayı sağol. Hoşgeldin.
Rahatsız olmayın. Ben şöyle geçerken bir bakayım dedim.
Bacağı na bir bakayım ..
Salih efendi yataktan doğrulmaya çalışıyordu.
Dur ,dur yat, yay..
Yorganı kenara koyan baytar ayağındaki sargıya baktı.
İyi, iyi.. Mazallah ,ayak bileğinden aşağıdan kırılsaydı ...
Bu kadarla geçmiş olsun. Hadi ben gideyim de sizde dinlenin. Yine ugrar
sararım.
Gidiyonmu baytar efendi?
He ana. Sonra yine sık sık uğrar ım.
Allah'a ısmarladık ana.
Ullar olsun evlat gene gel..
Kolay gelsin dayı
Gel muhtar gel
Napıyosun dayı?
Kış geliyor mantarlıktaki tarladaki kurumuş ağacı kesip getirmiştim.
Onu parçalıyor um.
Öyle kış yüzünü gösterdi.
Hayırlısıyla muhtar...
Bende değirmenci köse
dayının yanından geliyorum.
Hayrola?
Hayır, hayır dayı. Birkaç çuval buğday götürdüm. Kışlık un
yaptırıyorum. Bu zaman oldu maşallah köse dayının değirmeni de hâlâ kuyruğa
girmek gerekiyor.
Baytar ın yüzünde belli belirsiz tebessüm belirdi.
Aman Rabbim hayırlı bol işler versin. Köse de olmasa köylü
İnegöl yolunda çır çıra gidecekti. Allah köseden razı olsun. Bırak sıraya
girelim,oda kazansın bizde.
Öyle baytar dayı öyle. Dayı akşama muhtarlığa gelsende
sıcacık sobanın başında eş dostla hem çayımızı yudumlar hemde laflarız.
İyi olur muhtar. Birkaç gündür gayfeye de çıkıp eş dostu
göremedim. İyi olur.
İyi o zaman baytar dayı akşama görüşürüz inşallah. Hadi sana kolay gelsin.
Ullar olsun muhtar.
Muhtar akşam yemeğini yedikten sonra torunlarla şakalaştı.
Biraz hasbihalden sonra
Bana müsade bu akşam muhtarlık ta işim var.
Paltonu almayı unutma.
Havada iyice soğudu. Kahyaya bu akşam sobayı yakmasını
söyledim.
Kahveci Mustafa ya da muhtarlığa çay için 8-10 kişilik demlik ve sıcak su hazırlamasını
söyledim.
Hayırdır bey?
Baytar dayıyla,Salih efendi,Cemildayı ve Refik de orada
olacak. İnşallah başka gelen olmazsa işi hallederiz.
Ne olduğunu demedin ama kolay gelsin bey.
Hayırlı sıyla bitsin
anlatırım. Sende sevineceksin.
Hadi kolay gelsin
Allaha ısmarladık hatun.
Ullar olsun bey. Allaha emanet ol.
Muhtar evden çıktığında yağmur ciselemeye başlamıştı.
Hava sahada soğumuş
Diye mırıldandı.
Muhtarlığa doğru hızlı hızlı yürümeye başladı.
Hayrola muhtar hızlı hızlı nereye böyle?
Nereye olacak muhtarlığa tabi.
Gayfeye gelde çay söyleyeyim.
Daha sonra Şakir. Senin çayını her zaman içiyoruz. Başka
zaman inşallah.
Konuşa konuşa kahveye gelmişlerdi.
Hadi sana kolay gelsin muhtarım.
Sağol Şakir , sağol. İyi akşam sana.
Ebenin evinin önünde ki taksiden ebe ve muhtarın kollarına
girmesiyle Salih efendiyi indiriyorlardı.
Ebe hanım dur bırak sen gir içeri ben yaparım.
Sağol Kahya
Bu arada Feride ana ile ebenin çocuklar ı da dışarı
çıkmışlardı. Feride ana
Gel kızım geçmiş olsun
Deyip ebenin koluna girip içeri götürdü.
Kazazedeleri içeri soktuktan sonra
Muhtar:
Hadi size geçmiş olsun. Biz gidelim de sizde dinlenin.
Sağol muhtar oğlum.
Ne demek Feride ana.. Hadi tekrar geçmiş olsun . Birşeye
ihtiyaç olması halinde haberleyin. Ben sık sık uğrarım.Hadi kalın sağlıcakla.
Hadi Kahya..
Tamam muhtarım. Hepinize gelmiş geçmiş olsun
Sağol Kahya oğlum, sağol.
Geçmiş olsun Feride ana
Sağol Mustafa sağol.
Kalın sağlıcakla.
Güle güle .. Mustafa bak bı oğlum.
Buyur ana..
Kavhveci Mustafa'ya seslendim Kahya.
Buyur ana..
Evlat bütün kahveye
ne içerlerse ver. Kaç para ise ödeyeyim .
Tamam ana tamam.
Hepinize ullar olsun..
Selamünaleyküm ..
Aleyküm selam baytar efendi buyur...
Feride ana geçmiş olsun. Nasıl llar?
Sağol evlat , sağol. Buyur geç .
Baytar ayakkabıları mı çıkararak içeri girdi
Odaya girdiğinde Salh efendy yarıyor,ebe de sedire uzanmış
tı.
Cümleten gelmiş geçmiş olsun..
Sağol dayı sağol. Hoşgeldin.
Rahatsız olmayın. Ben şöyle geçerken bir bakayım dedim.
Bacağı na bir bakayım ..
Salih efendi yataktan doğrulmaya çalışıyordu.
Dur ,dur yat, yay..
Yorganı kenara koyan baytar ayağındaki sargıya baktı.
İyi, iyi.. Mazallah ,ayak bileğinden aşağıdan kırılsaydı ...
Bı kadarla geçmiş y. Hadi ben gideyim de sizde dinlenin. Yine ugrarsrım.
Gidiyonmu baytar efendi?
He ana. Sonra yine sık sık uğrar ım.
Allah'a ısmarladık anne
Ullar olsun evlat gene gel..
Kolay gelsin dayı
Gel muhtar gel
Napıyosun dayı?
Kış geliyor mantarlıktaki tarladaki kurumuş ağacı kesip
getirmiştim. Onu parçalıyor um.
Öyle kış yüzünü gösterdi.
Hayırlısıyla muhtar...
Bende değirmenci köşe
dayının yanından geliyorum.
Hayrola?
Hayır, hayır dayı. Birkaç çuval buğday götürdüm. Kışlık un
yaptırıyorum. Bu zaman oldu maşallah köşe dayının değirmeni de hâlâ kuyruğa
girmek gerekiyor.
Baytar ın yüzünde belli belirsiz tebessüm belirdi.
Aman Rabbim hayırlı bol işler versin. Köşe de olmasa köylü
İnegöl yolunda çır çıra gidecekti. Allah köşeden razı olsun. Bırak sıraya
girelim,oda kazansın bizde.
Öyle baytar dayı öyle. Dayı akşama muhtarlığa gelsende
sıcacık sobanın başında eş dostla hem çayımızı yudumlar hemde laflarız.
İyi olur muhtar. Birkaç gündür gayfeye çıkıp eş dostu göreyim.
İyi olur.
İyi ozaman baytar dayı akşama görüşürüz inşallah. Hadi sana
kolay gelsin.
Ullar olsun muhtar.
Muhtar akşam yemeğini yedikten sonra torunlarla şakalaştı.
Biraz hasbihalden sonr
Bana müsade bu akşam muhtarlık ta işim var.
Paltonu almayı unutma.
Havada iyice soğudu. Kahyaya bu akşam sobayı yakmasını
söyledim.
Kahveci Mustafa ya da muhtarlığa çay için 8-10 kişilik demlik ve sıcak su hazırlamasını
söyledim.
Hayırdır bey?
Baytar dayı yla,Salih efendi,Cemildayı ve Refik de orada
olacak. İnşallah başka gelen olmazsa işi hallederiz.
Ne olduğunu demedin ama kolay gelsin bey.
Hayırlı sıyla bitsin
anlatırım. Sende sevineceksin.
Hadi kolay gelsi.
Allaha ısmarladık hatun.
Ullar olsun bey. Allaha emanet ol.
Muhtar evden çıktığında yağmur ciselemeye başlamıştı.
Hava sahada soğumuş
Diye mırıldandı
Muhtarlığa doğru hızlı hızlı yürümeye başladı.
Hayrola muhtar hızlı hızlı nereye böyle?
Nereye olacak muhtarlığa tabi.
Gayfeye gelde çay söyleyeyim.
Daha sonra Şakir. Senin çayını her zaman içiyoruz. Başka
zaman inşallah.
Konuşa konuşa kahveye gelmişlerdi.
Hadi sana kolay gelsin muhtarım.
Sağol Şakir , sağol. İyi akşam sana.
Muhtarlıktan
girdiğinde sobanın başında Refik ve Cemil
ısınıyor lardı.
Selamünaleyküm.
Aleyküm selam muhtar gel. Sıcak iyi geldi.
Zamanı Refik. Artık zamanı.
Öyle muhtar..
Muhtarım bana bir emrin varmı?
Kahya, kahveciye az sonra söylede söylediklerimi getirsin.
Hayırdır muhtar.
Cemil dayı 10 kişilik
kadar demlikle sıcak su hazırlamasını söyledim.
Çok değilmi?
Az bile ikişer üçer içeriz. Yetmez bile yetmezse isteriz.
Selamünaleyküm..
Gel Salih efendi buyur. Geç sobanın yanında ısın.
Baytar dayı gelecekmi?
Valla Refik gelirim dediydi.
İnşallah gelirde şu işi iyi bir sonuca bağlarız.
İnşallah Salih inşallah..
Maşallah keyifler
iyi..
Gel baytar dayı hoşgeldin sobaya sokulda ısın.
Muhtar,koca varilden soba yapmayı iyi akıl ettin
Dayı bu koca oda başka türlü nasıl ısınır?
Doğru diyon muhtar..
Çaylar geldi..ustaca elindeki leri sobanın üzerine koyda
sonrada bize birer çay döküver. Sonrasını biz hallederiz.
Tamam muhtarım.
Kahveci çayları bardaklara doldurdu. Tabak içinde ki
şekerleri masaya koydu.
Sağol Mustafa. Gerekirse seni ararız
Tamam muhtarım.Kolay gelsin..
Eyvallah,eyvallah..
Çaylar ı alıp masaya geçtiler.
Muhtarım,bu kadar insanı buraya boşuna toplamadın herhalde?
Evet.. Baytar dayı bir konu var... Varda..
Benimle mi ilgili ?
Muhtar başını sallarken,
Evet dayı öyle gibi
Öylemi öyle gibi mi?
Öyle dayı ..
Meraklandım muhtar.
Bak dayı sen bu köyün ileri gelenlerinin başında gelirsin.
Sözün sohbet in dinlenir.
Derinden girdin muhtar
Yok be dayı. Lafın gelişi
o..
Hadi muhtar anlatacağını de.Söyliyeceğin aileyle ilgili
galiba?
Eh..ama iyi bir şey olur inşallah.
İnşallah muhtar.. hadi artık başla.
Affına sığınarak anlatayım.
Estağfurullah muhtar. Hadi de bakalım sıkıntı neymiş
öğrenelim. Daha doğrusu buradakilerin hepsinin bildiğini anlıyorum. Hadi
anlatta bende bileyim.
Tamam dayı dinle o zaman:
Salı günü ilçe pazarından Nuri buldu beni.
Tam tahmin ettiğim gibi.
Dayı müsade edersen sözümü bitireyim.
Muhtar,bu iş çeşitli yollarla defalarca tekrarlandı. Bu
seferde sıra size geldi anlaşılan.
Dayı, daha önce de bu iş için konuştuk. Ama ..
Aması hepsi sonuçsuz kaldı.
Baytar bir müsade ette muhtar bir bitirsin.
Peki. Dinliyorum muhtar.
Nuri,biz bir hata ettik. Suçluyuz ama bu dargınlık çok uzun
sürdü. Artık bir araya gelmek istiyoruz dedi. Bende sizin aranızda ne olup
bittiğini hala bilmiyoruz. Babana da soramadık. Biz bir konuşalım dedik. Onun
için buradayız dayı.
Muhtar,bu iş düzelmez.
Neden dayı? Bak torunların oldu göremedin belki.
Baytar bir anda geçmişe
daldı.
Dayı,ta Seymen den nasıl gelini buldun?
Dinleyin öyleyse:
Seymen deki asker arkadaşıma gidip gelirken onun ısrarlı
tavsiyesi üzerine istedik nasıpmış oldu. Bildiğiniz gibi düğün yaptık. Altı ay
sonra gelin hanım benim hanımla kavgalara başladı. Zavallım bana belli etmemek
için içine atmış. Gelinde hamile. Bende zaman zaman bazı şeyleri duyuyorum ama
düzelir diye sabrediyorum. Meğer gelin oğlanın aklına girmiş,Seymen e taşınmak
istiyormuş. Bunu bana söyleseler iş hallolacak. Bir gün öğlen vakti bir iş için
eve döndüğümde,gelin hatunmu mutfakta sıkıştırmış. Ver yansın ediyor. Kapıyı
açıp içeri girdiğimde bizim oğlan odanın ortasında olanlara seyirci. İçeri girince duruldular.
Sebebini sorduğumda hanım,ufak bir atışma dedi ama saçı başı darmadağınık.
Oğlana,evlat topla aileni ve hemen bu gün bu evi ve köyü terk et. Bundan sonra
senin anan baban yok. Dedim. Bunu demem gerekiyormuş. Yani herşey hazırmış.
Sadece benim burayı terk et demem gerekiyormuş. Her şey bu.
Bunlardan haberimiz yoktu baytar.
Nereden olacak Cemil..
Eeeee.. dayı.. sonuca gelirsek?
Bak muhtar bu iş mümkünatı yok düzelmez.
Yani baytar?
Nuri nın salı günleri pazarda görüştüklerini biliyorum.
Onların benim bildiğim den haberleri yok.
Eeeee.. baytar?
Ahmet in de abisiyle konuşup görüştüğünü biliyorum. Hatta
Ahmet İnegöl'de de ev alırken Ahmet'e para yardımı yaptığını biliyorum.
Eeeee..
Cemil, eee sı şu; babalık bazı şeyleri bildiği halde içine
gömmek. Her tür şeyi bilmek ama ailesini üzmemek için içine atmak.
Odada bir an sessizlik oldu.
Peki dayı bu olaylar nedeniyle dün üründen ses seda çıktımı?
İşin garip tarafı da bu. Çocuklar gittikten sonra bu güne
kadar dünürüm den hiç ses yok. İnsan bir arada ne oldu diye sorar. Bu güne
kadar ses yok.
Refik,çaylar bitti. Camı açta kahveciye bize bir şeyler söyle.
Tamam muhtar.
Sonuç dayı?
Sonuç şu,bu iş böyle kalsın. Daha kötüsü olmaması için böyle
olması şart.
Çaylar geldi muhtarım.
Sağol Mustafa. Çıkarken de Kahya ya söylese sobaya
bakıversin.
Tamam muhtarım.
Sizden ricam bu anlattıklarının buradakilerin dışında
kimsenin bilmemesi. Sizden tek ricam bu.
Tamam baytar merak etme.
Tamam dayı.
Tamam baytar dayı
Tamam.
Eyvallah dayı bundan emin olabilirsin.
Hepiniz sağolun. Size güveneceğimi biliyordum.
Eyvallah Baytar. Bu iş burada kalır.
Sağolun arkadaşlar, sağolun.
Bir müddet oradan buradan lafladıkta sonra dağıldılar.
Muhtar yanlız başına bir müddet daha muhtarlık ta kaldı.
Uzun uzun düşündükten sonra dışarı çıktı.
Herkes için hayırlı olur inşallah..
Dedi...
Yağmur biraz daha hızını arttırmıştı.
Paltosu nün yakalarını kaldırıp hızlı hızlı eve doğru
yürüdü. Gecenin karanlığında kayboldu.
İkindi vakti eşekle tarlaları dolaşıp eve geldiğinde bahçede
torunların ı gördü.
Hoşgeldin iz...
Hoş bulduk dede.
Çocuklar Sıpa'nın peşinde n koşmaya başladılar. Sıpada
oyundan hoşlanmış olacak ki oda çocuklarla oynuyordu.
Baba hoşgeldin..
Sizde hoşgeldiniz oğlum.
Hoşbulduk baba. Çocuklar,sıpa büyümüş. Hiç anlamazsınız
Çifteler
Yok evlat uysaldır. Hadi ben eşekle sıpasını dama
bağlıyayım,yemleyim giyorum. Hava soğuk üşütmeyin.
Tamam baba. Hadi çocuklar içeri . Üşürsünüz. Hadi,hadi...
Baytar damdaki işini bitirip içeri girdi.
Oooo... Sıcak güzel geldi.
Hoşgeldin baba
Hoşbulduk kızım. Sizde hoşgeldiniz nasıl sınız?
Sağol baba iyiyiz çok şükür. Baba paltonu alayım sende
ocaklığın yanına sokulda ısın baba.
Baytar paltosunu çıkardıktan sonra ocaklığın yanındaki
mindere oturdu.
Gelin bakalım çocuklar,dedenizi özlemedinizmi?
Çocuklar dedelerinin boynuna atılıp biri bı dizine diğeri
öteki dizine oturdular.
Bey hoşgeldin?
Hoşbulduk
Yüzün gülüyor hatun
Nasıl gülmesin evlatlarım gelmişler nasıl sevinmem.
Bu akşam sofrada ne var,?
Bu akşam sofrada ne var,?
Aaaa..bey bu sefer sofraya gelinceye kadar bekleyecen.
Hadi anacığım ben sana yardım edeyim.
Sen misafirsin kızım
Evin kızı misafirim olurmuş anacığım.
Sağol kızım. Sağol..
Kahveleriniz, buyurun..
Sağol kızım. Eline sağlık. Annenizin o muhteşem kuru ve
pilavı nın üstüne kahve iyi gider.
Gelin bakalım ninenize
çocuklar.
Çocuklar
babaannelerinin biri bir dizine diğer i öteki dizine oturdular.
Ahmet, hayırlı olsun. Yerleşti mi eve?
Yerleştim baba.
Hayırlı olsun, iyi günlerde kullanın.
Amin baba. Sağol. Sayenizde baba.
Ben pek birşey yapamadım. Sadece
İçinin ıvır zıvır ını almak nasip oldu.
Oda yetti baba..
Paranız eve yetmiş ...
Yetti baba.
Doğuda epey para birikiminiz olmuş?
Ehhh. İşte...
Bu kadar parayı nasıl bir araya getirdiniz?
Biraz yetmedi ama hallettik baba.
Yetmediği yerde yetiririm demiştim?
Sağol baba.. bu yaşa kadar hem maddi hem manevi
destekleriniz. Allah razı olsun. Artık kendi kendimize yetmeyi öğrenmeliyiz
baba..
Öyledir, öyledir evlat.
Yani borçsuz hallettiniz,?
Öyle baba.
İyi,iyi...
Giderken bizim at arabasıyla giderizde,un, şeker ve kışlık
yiyeceğiniz ne varsa annen hazırladı onlarıda götürürüz. Hem de evinizi
görürüm. Tabii sizce sıkıntı yoksa?
Ne demek,başımın üstünde yeriniz var babacığım.
Babacığım o nasıl söz tabiki başımızın üstünde yeriniz var.
Sağol kızım, sağol.. Hatun, kızımız dikiş makinası ile
etrafa dikiş dikebildiğini söylemişti. Dikiş makinası da alaydınız?
Aldık bey aldık. Söylemeyi unuttum herhal.
Sağol babacığım annem iyi bir makine aldı. Allah razı olsun babacığım.
iyi günlerde kullan kızım. Hayırlı bol kazançlar dilerim.
Sağol babacığım sağol.
Kusura bakmazsanız
ben yorgunum. Yatayım.
Baba sen keyfine bak. Biz annemle sohbet ederiz.
İyi geceler çocuklar
İyi geceler..
İyi geceler.
Baytar odanın kapısını örtüp odasına gitti.
Ana, babam abimden para aldığımızı biliyor galiba?
Bence de öyle Ahmet. Baban biliyor galiba.
Neden sessiz kaldı?
Onun huyudur. Zamanını bekler .
Hayırlısı olsun ana. Abim bana bir miktar karşılıksız maddi
yardım etti. Bunda kötü birşey varmı ana?
Kötü değil Ahmet, iyi.. baban da iyi olduğu için ,kardeş
kardeş e yardım ettiği için sevinmiştir.
Öyle mi dersin ana?
Siz bana güvenin. Ben bunca yıllık kocamı bilmez miyim. ?
Doğru dersin anne
Geç oldu yorgunsunuz yatalım mı?
İyi olur anam iyi olur.
Arabaya un, şeker ve diğer kışlık erzakları yükleyip
atı arabaya koşup yola çıktılar.
Büyük baş hayvanları sattıktan sonra marangoz Cemil e ,
aldığı yaylı at arabasını korunaklı bir hale sokturmuştu.
Arabanın üstü yarım yay şeklinde kapatılmıştı. Sağda ve
solda birer inip binmek için birer pencere vardı. Bu pencereler birer muşamba
ile gerektiğinde kapatılıyor di. Arkada bazı yükleri koymak için büyük çe yayvan sepet gibi asılı depo vardı.
Burasıda yukarıya kıvrılmış muşamba yla gerektiğinde kapanıyordu. Ön tarafta
ise yine sürücü ile arkada oturanları ayıran genişçe bir giriş vardı. Burasıda
gerektiğinde yukarıya kıvrılan muşamba indirilerek önle ilişkisi kesiliyordu.
Bu şekilde arabanın her tarafı kapanınca içi sıcak oluyordu. Hatta çok soğuk
karda Arabanın içine mangal içinde sönmüş ateş koyularak Arabanın ıçi
ısıtılırdı.
Yola çıkmadan önce Hatçe ana torunları üşümesin diye mangala
kor halinde odun ateşi koymuştu.
Boğaz köyü geçip delikli kayadan sonraki değirmenin önündeki
akarsu çeşmesindeki oluktan hayvanı suladıktan sonra İnegöl e doğru yola devam
ettiler. Yol boyunca baytar araba sürdüğü den Hatçe ana torunlarıyla hasret
gideriyordu.
Hamzabey köyü tepenin altında dönüş te gözüktü. Tepeyi
dönerken yamaçta ki jandarma karakolu nun nöbetteki askerlere çocuklar,
araladıkları arabanın penceresinden el salladılar. Jandarmalarda onlara el salladı.
Hamzabey in içinde geçip yokuştan sonra Alanyurt tuda geçtiler.
Bakın çocuklar İnegöl göründü.
Çocuklar ön tarfta oturan dedelerinin yanından İnegöl e
baktılar.
Evin önüne geldiklerinde vakit ikindiyi geçmişti. Arabadaki
eşyaları içeri aldılar.
Ahmet,ben arabayı ve atları düvencilerin hanına bırakayım
gelirim.
Baba,bende geleyim mi?
Yok ben hallederim oğlum.
Sokak kapıdan girince taşlıkta hemen sağda tuvalet vardı.
Kanalizasyon varmı?
Var baba..
Girişin hemen solunda da bodrum üstü oda vardı. Birkaç
basamak merdivenle çıkılıyordu.
Bodrum boşmu?
Bodrumu annemle birlikte temizledik baba. Boş şimdi.
İyi,iyi...
Taşlığın sonuna doğru merdivenlerden üst kata çıkilıyordu.
Baytar yavaş Yavaş merdivenlerden yukarı çıkarken Ahmet de
peşinden geliyordu.
Yukarı çıkıldığında sol taraftaki salon önü kapatılarak bir
oda yapılmıştı. Bitişiğinde başka bir oda vardı.
Salondaki pecerelerden bahçeye baktılar.
Bahçenin sonunda büyükçe bir kuruluk vardı. Bahçede ayrıca
birkaç meyve ağacı vardı.
Hep birlikte aşağıya indiler. Bahçeye çıkarken sol tarafta
yer yükseği büyükçe bir sundurma vardı.
Bahçeye çıkışta sağ tarafta Küçük bir havuz ve havuzun
başında da artezyen çeşmesi vardı. Çok ince akıyordu.
Burası açılmazmı Ahmet?
Boru saldırdım baba. Ama içine ne doldurdularsa açılmıyor.
Neyse başka çeşme var. Güle güle oturun,Allah kıvandırsın
oğlum
Ahmet bir anda baba sının eline sarıp öptü.
Allah seni başımızdan eksik etmesin baba.
Sizide evlat,sizide. Ahmet kışlık yakacağınız varmı?
Bacanak uzun yıllar İnegöl'de ya onun tanıdığı oduncu varmış oradan alacağım. Şimdilik birkaç çuval
tahta parçası var. Nasipse yarın
alacağım baba.
Soban varmı?
Oturma odasına maşınga soba aldım. Yukarıya da kurbağa soba
aldım.
Tamam oğlum . Kışlık yakacağınızı yarın hallederiz evlat.
Sağol baba, sağol.
Sabah ola hayrola. Hadi içeri geçelim
Geçelim baba.
Akşam yemeğinden sonra geç vakte kadar oturup , sobanın
üzerinde hazırladıkları kestaneleri yediler. Torunlarla şakalaştı kar. Geç
vakit yattılar.
Ertesi günü sabah kahvaltısında n sonra öğle namazını
kıldıktan sonra Baytar ve eşi arabaları
ile yola çıktılar.
İnegöl de çıktıktan sonra :
Hatun oğlana yakacak parasını verdinmi?
Parayı, gelin ve oğlan birlikte iken verdim.
İyi olmuş..
Gelin,ne zahmet ediyorsunuz dedi. Bende ne zahmeti kızım siz
bizim evlatları mızsınız zahmet ne kelim yavrum dedim.
İyi demişsin Hatçem..
Oğlum bu para fazla dedi. Bende fazlası da size lazım olur
yavrum. Kalsın dedim. Her ikisinde Allah razı olsun deyip elimi öptüler.
İyi demişsin Hatçem iyi demişsin. Sen olmasaydın ben ne
yapardım.?
Ya sen olmasaydın ben ne yapardım bey..
Gülüştüler.
Yavaş yavaş evlerine doğru yola devam ettiler.
Bey, komşu söyledi: köy meydanına deveci gelmiş. Bir
baksanda çamaşır kar için kil lazım. Birde bak bakalım büyücek Toprak tencere varsa
uygunsa bir tane alıver.
Az sonra gayfeye doğru gideceğim deveciye de uğrarım.
Köye senede bir veya iki kere birkaç deve ile kil, toprak
tencere ve daha satılacak mallarla deveci gelir. Develer muhtarlık binasının
karşısında ki köy meydanına develerle gelir,satış yapılırdı. Develerin gelişi
çocuklar için de eğlence hâline dönüşürdü.
Baytar evden çıkıp yavaş yavaş kahveye doğru yürüdü.
Kahveye az kala önünde Kahya ile ebe hanımın hızlı hızlı
yürüdüğünü gördü.
Kahya hayrola?
Dayı Refik abi rahatsız landı da
Ne olmuş?
Karın ağrısı nda duramıyormuş. Ebe hanım bir bakacak.
Ben gayfedeyim beni haberdar et.
Tamam dayı. Gidelim ebe hanım.
Baytar kahveye yaklaştığında yan taraf ta taksici Keçeci nın
taksisini gördü.
O sırada da Keçeci kahveden çıkıyor şu.
Tertip,buraya gelecende bana uğramıyacan ha?
Ya tertip daha yeni geldim. Müşteri yi indirdim. Sana
uğramadan gidermiyim?
Gel ,hava soğuk. Girelimde birer sıcak çayla ısınalım.
Ya tertip...
Hadi gir içeriye keçeçi.
İçeriye girdiler. Sobanın yanında ki masaya oturup çaylarını
yudumluyorlardı ki Kahya hızlı içeri girdi.
Dayı, Refik abimin galiba apandisti patlamış. Ebe hanım
hemen hastaneye gitmesi gerekir dedi.
Hadi tertip sana iş çıktı. Arabayı Refik in evinin önüne al.
Tamam tertip.
Hızlıca Refiğ i taksiye atıp ebe hanım ve Refiğin karısı ile
birlikte hızlıca İnegöl e doğru gittiler.
Akşam baytar doğruca ebe hanımın evine gitti.
Ebe hanım,ebe hanım.
Buyur dayı..
Refiği soracaktım.
Refik iyi dayı,iyi. Apandisti patlamış ama hastaneye
yetiştirdik. Ameliyat edildi. Durumu iyi. Karısı yanında. Bir iki güne
hastaneden çıkar.
İyi, iyi sevindim. Gelmiş geçmiş olsun.
Amin dayı amin..
Havalar iyice soğutmaya başladı. Kuru soğuk dışarıda olanları çok üşütüyordu.
Selamın aleyküm ..
Aleyküm selam dayı gel şöyle sobaya sokulda ısın. Dayı ufak
ufak ta olsa kar atıştırıyor galiba..
Öyle yeğenim öyle.
Paltosunu çıkarıp sobanın yanında ki sandalyeye
oturdu. Ellerini sobaya doğru uzatıp iki elinin avuçlarını bir birine
sürterek ısındı.
Dayı, hoşgeldin. Ne alırsın?
Yeğenim bana bir sıcak çay verirsen sevinirim. Mustafa,sade
bana değil komşular ada Sor ne içer ler.
Biz içmiş tık dayı..
Olsun, herkese yap oğlum.
Hemen dayı..
Yahu, komşular gayfedeki bu sigara dumanı ne? Mustafa,aç
oğlum kapının üstünde ki pencereyi de içerisi havalandı.
Hem dayı..
Kahveci camı açıp
kapıyı da araladı.
İçerisi havalansın kapıyı kapatırım.
Çaylar iştahla içildi.
İştahı olan varsa isteyene tekrar yap Mustafa.
Tamam dayı..
Dayı Refik nasıl?
Gittinmi?
Gayfeye gelirken uğradım. Hatta ebe hanım da oradaydı.
Pansuman yalıyordu. Maşallah İyi,iyi..
Aman iyi olsun dayı. Sevindik.
Mustafa, hesap ne etti?
Dayı sen bizim üstümüze geldin..
Kimse karışmasın. Hesaplar benden.
Mustafa al şunu hesabın hepsini al. Yetmezse şöyle.
Artıyor dayı.
Tamam Mustafa
Bir müddet oradan buradan sohbetten sonra baytar:
Bakın isterseniz size yıllar önce bu köyde gayfede yaşanmış
bir olayı anlatayım. Dedem anlatmıştı.
Nuri dayı nın hikayesi. Sıkılmazsanız anlatayım.
Ne işimiz var dayı anlat. Hem vakit geçer.
Tamam madem.
Dayı başlamadan,Mustafa herkese çay yap.
Tamam abim.
Baytar dedesinden duyduğunu dedesinin kendine anlattığı gibi
anlatmaya başladı:
Eskiden kışlar daha sertmi geçerdi ne? Soğuklar daha soğuk
karlar daha çok yağardı galiba. Köyde uzun kış geceleri daha bir başka olurdu
sanki. Dedemin Babası köy kahvesini çalıştırırmış.
Kış geceleri uzun olduğundan akşam yemeğinden sonra yavaş
yavaş kahve dolmaya başlar, yatsı namazından sonra ise kahve hınca hınç
dolarmış. Dedem kahvede babasına yardımcı olurmuş. Kahvenin orta yerinde saçtan
yapılmış varil büyüklüğündeki soba ,içeri giren çıkan oldukça içine meşe odunu
atılırmış. Odunların yanarken çıkardığı çatırtılar sobanın etrafındakileri
adeta uykuya davet edermiş. Her gelen kahvenin kapısından girdimi üzerindeki
karları silkeler sonra da sobanın yanında ayakta bir müddet ısınırmış. Yaşlılar
daha çok kızaran sobanın etrafında muhabbet ederlermiş.
Kahvenin karşılıklı iki duvarında yerden 50-60 santim
yüksekte tahtadan yapılmış sedir biçiminde oturulacak genişlikte oturma yeri
varmış. Bunun önü ve kahvenin diğer yerlerine tahta masalar sıralanırmış.
Masaların etrafına ise tahta sandalyeler konulurmuş. Sandalyelerin bacakları
çaprazlama tel gerilip teller bükülerek sağlamlaştırılırdı. Aynen şimdiki gibi İçerisi sigara dumanından göz gözü görmez
olunca kahvenin giriş kapısının üzerindeki pencere ile ocağın arkasındaki
pencere açılarak dumanın çıkması sağlanırmış. B
Dedemin en çok dikkatini çeken Nuri amcaymış.
Nuri amca,
diğerlerine göre hali vakti yerindeymiş. Tüm köylü tarafından sevilir
sayılırmış. Kahveden içeri girdimi
herkese yüksek sesle selam verir, paltosunu kapının yanındaki çiviye asar
ceketini omuzuna atar yanan sobanın yanına tahta sandalyesini çeker, bir müddet
ayakta sobada ısıttığı ellerini bir birine sürter sandalyesine otururmuş.
Isındıktan sonra hafifçe sandalyesinden kalkar sol ayağını altın
alır,sandalyeye sola doğru hafif çapraz otururmuş. Sağ ayağını ise kıvrılı olan
sol ayağının dizinin üstüne sağ ayağının bileği gelecek şekilde koyarmış.
Hafifçe sola dönerek
sol dirseğini sandalyeye dayarmış. Yeleğinin üst iliğine takılı sarı gösterişli
kösteğin ucunda ise Şimendifer marka cep saati varmış.
Cep saati yeleğinin
sağ cebine koyarmış.Saatinin kösteği gösterişli biçimde hafif sarkarmış.
Sağ eliyle ceketinin cebinden pırıl pırıl parlayan tütün
tabakasını çıkarır, tabakanın kapağı açıldımı kapağında bulunan sigara
kağıtlarından birini alır sol baş parmağı ile işaret parmağını bitiştirerek
ileri uzatır arasına sigara kağıdını koyarmış. Sağ dizinin üzerindeki tabakadan
aldığı tütünleri sigara kağıdının üzerine yeterince koyunca tabakayı kapatıp
ceketinin cebine bırakırmış. Sol ve sağ ellerinin baş ve işaret parmaklarıyla
tütün koyduğu sigara kağıdını sıkışıncaya kadar bir sağa bir sola yuvarlar,
sonunda sigara kağıdının ucunu diliyle ıslatır yapıştırırmış.
Sigaranın her iki ucunu tütün dökülmesin diye
kıvırır,cebinden çıkardığı kalın sarı kehribar ağızlığına sigarasını
takarmış.Bir de elinden hiç eksik etmediği sarı kehribar tespihi
varmış.Yeleğinin cebinden çıkardığı benzinli muhtar çakmağı ile sigarasını
yakarak derin bir nefes çeker,sigara dumanını kafasını hafifçe yukarı
kaldırarak üflermiş.
O zaman dedem hemen
okkalı kahvesini hazır eder götürürmüş. Kahveyi kıvrık olan sağ dizinin üzerine
koyar, Sol elinin avucuyla kavradığı ağızlığındaki sigarasını büyük bir zevkle
çeker dışarı dumanını üflerken sağ dizinin üzerindeki kahve fincanını alır
iştahla bir yudum çeker tekrar dizinin üstüne koyarmış.. Dedem o dizinin üstündeki kahve fincanının
nasıl düşmediğini merak edermiş. Hani muhabetide pek tatlı imiş.
Kahvesini götürünce
“Bak bakalım evlat komşular ne içer?” dermiş. Onun anlattıklarını
etrafındakiler can kulağı ile dinlerlermiş. Onun olduğu masada veya toplulukta
kimse elini cebine atmaya cesaret etmezmiş. Yaşı diğerlerine göre büyük
olduğundan"Büyükler varken küçükler elini cebine atmaz!" der hesabı
ödermiş.
Dedem o yaşta olmasına rağmen o günlerin sigara dumanın dan
göz gözü görmeyen o kerpiç büyük saç sobalı kahveyi,Nuri amcayı ve gece boyu
uzayıp giden muhabbetleri unutabilmiş değildi.
Allah hepsine gani gani rahmet eylesin...
Dayı, Nuri dayı bu köydenmiymiş?
Evet yeğenim. Bu köydenmiş.
Kimlerdenmiş dayı?
Eskiler belki hatırlarlar. Çık cık lar dan mış.
Neden cık cık demişler?
Nuri dayı nın dedesi birşey sorulduğunda cık cık dediğinden
cık cık lar denmiş. Komşular, cık cık lar zamanla buradan Bursa ya
göçmüşler. Bursa da ticarete atılmışlar.
Bir dahada dönmemişler.
Sağol dayı, geçmişte de köyümüz de güzel insanlar varmış.
Öyle yeğenim öyle.
Mustafa bak komşular a bendende birer çay yap herkese.
Gece iyice ilerlemişti. Kuru soğuk la beraber İnce kar
atıştırıyor du.Kahveden çıkan Baytar hızlı hızlı yürümeye başlamıştı.
Dayı, dayı..
Başını çevirip baktığında seslenen Refiğ in oğlu Tarık tı.
Hayırdır evlat?
Dayı, muhtar babamın yanında. Seni istiyorlar.
Gidelim evlat.
Odaya girdiğinde odada Refik ve muhtarla beraber Refiğin
eşide vardı.
Selamın aleyküm..
Aleyküm selam dayı. Gel otur.
Hayırdır?
Hayır, hayır...
Nasıl sın Refik?
İyiyim dayı.
Güzel... Hadi söyle bakalım muttar sorun ne?
Sorun yok dayı.
Eeee...
Dayı ben birkaç günlüğüne köyden ayrılacağım. Refik hasta...
Bu durumda muhtar vekili sen oluyorsun. İkinci sırada aza olarak sen olduğundan
muhtar vekilliği sana kalıyor.
Hayırdır muhtar nereye?
Dayı bildiğin gibi benim oğlan Samsun'da asker. Onun yanına
gideceğim.
Hayırdır muhtar?
Hayır hayır dayı. Kısa süre sonra oğlum teskere alacak ona
sivil elbise ve birşeyler götüreceğim.
Hayırlı sı olsun muhtar. Güle güle gidip gelirsin i nşallah.
Yeğenime çok selam.
Olsun aleyküm selam dayı. Muhtarlık mühürü,buyur dayı.
Geç oldu ben gideyim Hatçe merak eder.
Tamam dayı. İyi geceler.
Tekrar geçmiş olsun Refik. Muhtar sanada hayırlı yolculuk.
İyi geceler.
Sağol dayı iyi akşamlar.
Baytar dışarı çıktığında kar daha da hızlanmış tı. Gocuğunun
yakalarını kaldırıp hızlı hızlı eve doğru yürüdü.
Tam eve yaklaşmıştı ki
Baytar,baytar
Kar artık iri iri atmaya başlamıştı. Durdu,geriye döndü:
Hayırdır? Kim bu?
Hızlı hızlı kendine doğru gelen karartıdan gelenin kim
olduğunu seçmeye çalıştı. Kar dahada hızlanmış tı.
Kimsin ?
Benim baytar, Cemil..
Geçenin bu vakti hayırdır?
Bizim inek doğum yapacakta , zorlanıyor. Hani bakıversen?
Tamam Cemil. Önce Hatçe ye bilgi vereyimde merakta kalmasın.
Baytar karısına haber verdikten sonra Cemil le birlikte hızlı hızlı yürümeye
başladılar.
Ya Cemil kış birden bastırdı.
Öyle baytar. Zamanı artık. Kış yapacak ki bizler de iyi ürün
alalım.
Öyle öyle...
İri iri atıştıran karda hızlı hızlı yürüyüp gözden
kayboldular.
Hatun bizim muhtar oğlunu ziyaretten döndü.
Gözün aydın bey. Hadi geçmiş olsun.
Muhtarlık özenilecek bir şey değil.
Hatçe güldü.
Neye güldün?
Birzamanlar muhtar olman için zorlamışlardı. Neredeyse he
diyordun.
Aman hatçem verilmiş sadakam varmış.. Tövbe, tövbe...
Kar yağarken kahveye
girdi. Kapının önünde üstündeki karları silkeledi. Üzerindeki paltosunu çıkarıp astı ellerini ovalıyarak
sobaya doğrulmuştu ki
Baytar gel,gel..
Muhtarla Refik ve Cemil köşede ki masadaydılar.
Gel dayı gel..
Baytar masaya geldiğinde Kahveci Mustafa hemen bir sandalye
getirdi.
Selamın aleyküm ..
Aleyküm selam dayı otur gel.
Yav muhtar gayfede sigarayı yasaklamakmı lazım?
Dayı bir dahaki sefere muhtar ol, sen o işi yaparsın.
Mustafa, oğlum kapının üstünde ki pencereyi aç be evlat.
Hemen dayı.
Eeee..Refik düzeldin maşallah..
Sağol dayı. Çok şükür düzeldim.
Bak muhtar,birdaha gideceğin zamanı iyi ayarla. Refik veya
Cemil i vekil bırak.
Ya dayı,ne güzel idare ettin.
Ya Cemil, karıyla kavga eden,kocayla kavga eden hadi
muhtara.. Aman muhtar...
Masadakilleri bir gülmedir aldı.
Oğlum Mustafa, bak masaya.
Tamam muhtarım hemen..
Muhtar, Rahim Bursa da hastanedeydi vefat etmiş…
He dayı öyle. Samsun dan dônerken Rahim e uğrayayım dedim.
Hastane bahçesinde Emine yi ağlarken gördüm. Meğer Rahim vefat etmiş. Köye
götüremeyecek, buraya gömecem dedi. Meğer hastaneden kocan öldü diye haber
etmişler.
Eee.. muhtar..?
Kayınnası da biz fakiriz buraya getirmek için varyetimiz
yok. Rahmetliyi Pınarbaşı mezarlığı gömüver demiş.
Haklılar muhtar..
Öyle dayı. Yok
yoktur.. Düşündük yapacak birşey olmadığına karar verip cenazeyi Pınarbaşı
mezarlığı na defnedip,başında tahta dikip kimin yattığını yazdık.
Cemaati?
Refik, ben iki kişi,birde mezarcı.. Hepsi bu.
Allah rahmet eyleye..
Amin amin.
Ya muhtar biz birkaç
gün sonra camide mevlüt okutsak. Masraflar benden..
İyi dersin Cemil dayı. Ayşe ablayla konuşalım. .
İyi dersin muhtar. Mustafa çayları tazele yiğenim.
Hemen dayı...
Vakit epey ilerlemişti. Hem çayları mı içiyorlar,hemde
sohbet ediyorlardı.
Muhtarım..
Kapıdan hışımla ,telaşla soluk soluğa giren değirmenci köse
idi.
Hayrola köse?
Dışarıda konuşsak?
Sizde gelin isterseniz?
Masadakiler hep birlikte dışarıya yağan karın altında
beklemeye başladılar.
Ulan köse neredesin? Bizi dışarı çıkardı kendi içeride...
Köşe gayfeden soluk soluğa çıktı.
Bizi dışarı çıkardın...
Dur muhtar dur..
Anlatsana oğlum..
Tamam dayı. Gece değirmeni kapatıp köpekleri besledikten
sonra ana derenin kenarında n yola çıkıyordum ki,yola 20-25 metre içeride bir
eşşek duruyordu.dereye baktığımda berduş Ali yüzü koyun derenin içinde suda yatıyor. Aşağı indim şöyle bir baktım.
Ölmüştü. Dokunmadan öylece bırakıp buraya geldim.
İyi etmişsin köse ..
Hep birlikte hızlı adımlarla iri iri atan karın altında ana
dereye doğru gecenin karanlığında kayboldular.
Muhtar bu berbat kış gecesinde nedir bu?
Valla komutan .. Kahya, şurdan bize çay bağır. Mustafa
uyumuşsa uyandır.
Muhtarım bak daha yeni kapatıyor.
Kahya camı açtı.
Mustafa gayfeyi kapama.
Hayrola Kahya?
Sen büyük bir demlik çay yapta getir. Bu akşam
sabahlayacağız anlaşılan.
Tamam..tamam.
Gece artık çoktan sabaha dönmüştü.Kar, iri iri değilde
Keskin soğuk altında tipi halinde atıştırıyordu. Çok soğuk bir geceydi.
Sabah öğleye kadar ifadeler alındı.gören varmı diye
araştırıldı. Sonunda savcının talimatıyla ceset kaldırıldı.
Ali aslında bu köyde yaşamıyordu . Cıbıldak Tahir hiç evlenmemişti.kimsesi yoktu. Birgün
ansızın öldü. Köy içinde büyükçe avlu içinde iyi bir ev yapmıştı. Birkaç
dönümde arazisi vardı. Tahir ölünce mirasçıları da yoktu. Derken günün birinde
bir adam mirasçılık belgesiyle çıka geldi. Meğer Tahirin uzaktan tek
akrabasıymış. Köyde ikamet etmeye başladı. Ama bir müddet sonra yanlış lar
yapmaya başladı. Esrar içiyordu. Hemde sigaraya sarıp aleni yapıyordu. Bir müddet sonra kafayı bulunca
köydeki kadınlara sözlü sarkıntılık yapmaya başladı. Muhtarlığa çağrılıp yanlış
yaptığı söylediyse de adam,bana posta koyacak adamı zamanından önce mefta
ederim diye tehdit etmeyen başladı. Jandarmada bundan bıkmış tı. Öğleye kadar
uyur öğleden sonra merkebiyle gece yarısı köye dönerdi.
Köylü bu laf dinlemez
adamı bir gece şehirden gece yarısı dönerken sayalar giymiş birkaç kişi merkepten indiriyor. Adam zaten
olmuş dut... Yermisin yemezmisin. İki koluyla bir bacağını kırıp bırakıyorlar.
Kim bulduysa şehre oradanda Bursa ya millet Hastanesi'ne kaldırılıyor. Bacak
diz altından kesiliyor. Kolunun biri yanlış kaynıyor ve sakat kalıyor. Köye
dönünce muhtar a şikayette bulunuyor. Muhtarda kim yaptı deyince karı kıyafetin
giymiş kişiler diyor. İsim ver diyor muhtar. Adam ben kendi.demiydimki bileyim
diyor. Muhtar adama,bundan sonra ne olur bilmem
Ben Olsam bu köyde n
çeker giderim diyor. Yoksa olacaklardan artık ben sorumlu değilim. Sen çizmeyi
çoktan aştın.
Adam iyide nereye gideyim diyor. .Muhtarda olanı sat o
parayla kendine bir hayat kur diyor. Köydeki evi bir araziyi muhtara satıp ana
derenin üstünde Hacı Ömer köyüne yakın iki dönümlük tarlanın kıyısına briketten
bir baraka yapıyor.Burada eşeğiyle yaşamaya başlıyor. Bir dahada köye hiç gelmiyor.
Her gün eşeği ile şehre iniyor gece geç vakit külübesine dönüyordu. Zaman
zamanda kafayı bulup köye dönerken çok defa eşek ten düşüp karda kışta
sabahladıği çok oldu. Köylü artık ilgilenmiyordu. Barakasının önündeki
arazisine haş haş ekiyordu. Haşhaş ları Kafalarını çiziyor , uyuşturucu
yapıyordu.
Bu defterde böylece kapanmış oldu. Berduşun barakasının bulunduğu arazide devlete kaldı.
Mustafa,Mustafa...
Buyur muhtarım..
Kahya Sabri yi seslende gelsin bir konuyu görüşecem. Sen
birşey deme. Sadece "muhtar seni istiyor bir zahmet gidecekmissin"
de.
Hangi Sabri muhtarım?Musa nın babası mı?
Evet…
Tamam muhtarım.
Kar iyi tutmuştu. Köylü bayırdan taaa köyün. Ortasına kadar
Harlem gürlem gürültülü, kızaklarla bayırdan kayıyorlardı.
Muhtar muhtarlığın penceresinden olanları izliyordu.
Ulan Çörekçi, koca deyus,bir kaç kış önce senin parmakların
kırılmamış miydi? Gene bir yerini kırda
bak bakalım Baytar seni nasıl bağırtacak.
Muhtar beni istemişsin.
Gel Sabri gel şöyle masanın yanına otur. Mustafa bize birşeyler
söyle yiver.
Ne içersin dayı?
Çay..
Tamam dayı.
Ha Kahya kimseyi içeri alma.
Tamam muhtarım sen merak etme
Hayrola muhtar?
Konuşacağız da hele bir nefeslen..
Hem çay içip hem
konuşalım mı muhtar.?
Tamam Sabri..
Sabri hani hatirlarmisın yanlışlıkla silah patlamış tıda
Sami Yakup u kaba etinden vurmuştu. Ben bu işi kimseye önemli bir şey olmadı
diye kapatmıştım da biri ilçede
meyhaneci Mehmet abinin arkasındaki kendin pişir kendin ye de içerken : aslında
muhtar yanlışlıkla vurmadı esas vuranYakubu Sami vurdu demiştinde savcı
soruşturma başlatmıştı. Gerçi artık konu kapandı ama... Aması var Sabri...
Sabri gözlerini yere dikti. .Bir müddet öylece kaldı.. odayı
dışarıdan daha soğuk hava kapladı.
Sabri,biliyorsun ya berduş Ali ana dereye düşüp ölmüştü de
olay kapanmış tı.
Sab rinin yüzü sapsarı oldu. Birşeyler söylemek istedi.
Söyliycekleri boğazında kaldı.
Şey.. muhtarım..
Dinle Sabri. İyi dinle: biri Mehmet abinin meyhanesinde
içerken,berduş Ali eşekten düşüp ölmedi derse ne olur.?
Ben...
Bırak Sabrı ,ben deyemmi? Sabri, oğluna bir sor istersen.
Şimdi iyi dinle: biz tüm köy bir aileyiz.
Yanlışları ispiyonlamakla sadece
etrafımızda zarar veririz . Sende bilirsin ki şehirde kaymakam ne ise köyde de
muhtar odur. Bir şey olurda duyulursa önce muhtarla konuşulur. Ne yapılacağına
karar verilir. Meyhanelerde aile sırları ortaya dökülmez. Hani bir laf vardır'
sevişmek gizlı olur, doğum aşikardır" denir.
Muhtarım ben...
Sus Sabri sus..
Sadece bunları düşün.
Muhtarım...
Sabri bundan sonra gözüm hep üstünde . Sakın yanlış
yapmayasın.
Muhtarım...
Sabri, benim işim var. Hadi çıkalım.
Birlikte dışarıya çıktılar.
Sana ullar olsun Sabri..
Sağol muhtarım..
Sabri epeyi uzaklaşmıştır,
Koca deyuş. Berduş Ali
nın nasıl öldüğünü kimsenin bilmediği ni sanıyor.
Baytar içeriye girmeden damdaki hayvanları yemlemek için
ahıra girdi.
Bey senmisin?
Heee.. hayvanları yemleyim geliyorum.
Hayvanların yemlerini yemliklerine koyup dışarı çıkacaktı ki
Hayvanların altlarını da biraz küreği vereyim dedi.
Zaten bir at ve yavrusu ile süte gelmek üzere olan bir inek
vardı. Baytar diğer hayvanları satmıştı.
Damda işini bitiren baytar bahçeden eve girdi.
Hava ayaza çekmiş..
Öyle bey... Gel şöylee ocaklığın yanına sokulda ısın.
Üstünde kileri çıkarıp ocağın yanındaki mindere oturdu.
Bey sen ısına dur ben sıfrayı hazır edem.
Ne yaptı hatun?
Ispanaklı kol böreği..
Oooo..eline sağlık. Çayla iyi gider.
Hem yemeklerini yiyorlar hem sohbet ediyorlardı.
Bey Ali kendimi düşüp ölmüş
Öyle ellehem. Bunun aksini ispatlayacak bir şey yok. Savcı
da öye demiş zaten.
Pisliğin biriydi zaten geberdiği iyi du bey..
Tövbe tövbe..
Allah rahmet eylesin mı diyeydim?
Haklısın da...
Haklıyım ya. Nasıl da köyün delikanlı ları bir olup iyice
bir dövüp kolunu bacağını kırıp sakat bırakmış lardı.
Rabbim kadınlar ın diline düşürmesin.
Azmı köy kadınları na sözle sarkıntılık yaptı.
Öylede,, dayaktan sonra köyede gelemiyordu pezevenk..
Yahu hatun..
Bizim Sabri'nin gelinine laf atmışta kızcağız ne kadar
korkmuştu. Azmı korkuluğnu aldırdı garibim.
İşte o onun sonu oldu. Hatun eline sağlık. Börek müthiş ti.
Afiyet olsun,yarasın bey. Hadi sen şöyle geçte ben sıfrayı
kaldırayımda sana okkalı bir gayfe yapayım.
İyi hatun. İyi olur.
Baytar ocaklığın yanındaki mindere oturdu . Hem ısınıyor hem
de odunların yanarken çıkardığı sesleri dinliyordu. Bir müddet sonra mindere
kıvrıldı uyuya kaldı.
Süleyman...
Buyur Refik abi..
Nasıl sın?
Çok şükür abi Rabbim bu gün leri aratmasın..
Süleyman nereye
böyle?
Eve abi..
Birşey desem?
Buyur abi..
Zaten yolunun üzerinde. Dayı ya söylermisin? muhtarlığa
yatsıdan sonra geliversin. Refik abimin selamı var. Akşama muhtarlığa gelirse
iki lafın belini kıracağız dedi de.
Tamam abi söylerim. İyi akşamlar abi.
İyi akşamlar Süleyman.
Yatsı namazından sonra cemaat camiinden dağılıyordu.
Dayı geliyorsun değilmi?
Gidelim Çörekçi.. Refik bekle yeğenim.
Dayı benim eve uğramam lazım. Ben gelirim.
Tamam yeğenim. Hoca takıl pesimize bizden ayrılma.
Nereye?
Hoca, bu akşam muhtarın örfenesi var. Ha bak muhtarda
yetişti.
Hadi dayı gidelim. Yoksa bu soğukta buzdan heykeller e
dönecez. Hocam sende takıl bize. Ama izin kağıdı mı almayı unutma.
Var muhtarım var
İyi hocam hadi gidelim.
Muhtarlığa girdiklerinde oda sıcacıktı. Koca soba gürül
gürül yanıyordu.
Mustafa, kahveciye söyle de çaydanlıkları getirsin. Sobanın
üzerine koyuverin.
Tamam muhtarım.. Kahvecinin haberi var.
Odada: muhtar,Refik, öğretmen, Cemil, Çörekçi, camii
hocasï,sağlıkcı Salih birde okulda eğitmen olarak çalışan Ali Rıza vardı.
Sobanın etrafında halka olmuşlar hemuhabbet ediyorlar hemde
çay içiyorlardı.
Muhtarım bunları yengem yolladı.
Dumanı tüten kastra ekmeği ile taze sapsarı tereyağı ve
büyükçe temiz bir leğen içinde
tepeleme patlamış mısır göndermişti .
Kahya sende hakkını al. Senin odanın sobası..
Yanıyor muhtarım. Kahveci banada demlik yapmış.
Tamam Kahya. Afiyet olsun. Lazım olan olursa gel al
Tamam muhtarım. Afiyet olsun.
Sana da kahya.
Uzunkış gecesinde laf lafı açtı. Taaa çocuk luk yılları
anılarına kadar gitti.
Hocam, hastalandığı
duydum.?
Öyleydi,ama geçti Cemil dayı.
Bak hoca kendine iyi bak. Dayı nın anlattığı olaya
benzemeyelim.
Yok muhtarım. Çok şimdi iyiyim.
Dayı anlatta hocada duysun.
Hoca duymuştur Refik.
Olsun hocam duymayanda vardır.
Anlatta dinleyelim dayı.
Tamam öğretmen im. Dinleyin öyleyse. Bunu bana samimi bir
arkadaşım anlatmıştı:
Köy bir zamanlar hocasız kalmış. Yeni bir hoca bulmak için
yapılan çabalar hep boşa gitmişti. Köyün ileri gelenlerinden Niyazi amca, “Falanca yerde iyi bir hoca
varmış bakalım isterseniz ?” diye muhtara söyleyince hep birlikte hocayla
konuşmaya giderler. Ücret konusunda anlaştık :Harman zamanı köy halkı
toplanacak uzlaşılan kadar her kesten hocanın hakkı alınıp hocaya verilecek.
Tamam anlaştık derken hoca efendi “benim bir şartım var ! “ dedi. Niyazi amca “
Hele de bakam hoca !” dedi.. Hoca “ Cenaze olunca ben cenazeyi yıkayıp
kefenleyinceye kadar hiç kimseyi gasılhaneye istemem. Tamam alın cenazenizi
dediğimde cenazenizi alırısınız gömeriz “ dedi. Biz birbirimiz baktık. Niyazi
amca “ Eh madem hoca !” dedi. Hoca göreve başladı. Hani hoca da hoca ha!.. Neyse
köyde cenaze olduğunda hocaya haber veriliyor,hoca da “Cenazeyi koyun "
teneşire” diyor bizde dediğini yapıyoruz. Hoca işi bitince kapıyı açıyor “alın
cenazenizi gömelim diyor” bizde alıp gömüyoruz. Bir böyle iki böyle derken
köyde bir merak başlıyor. “Acaba hoca içeride cenazeye ne yapıyor?” diye. Hani
derler ya insanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş…Mümkünatı yok bu merak
peşimizi bırakmadı. Bu işi nasıl öğreniriz diye nihayet köy ihtiyar heyeti ve
köyün ileri gelenleri gece köy odasında toplanır.Uzun ,uzun konuşmalardan sonra
varılan karar gereğince bir kişi ölü numarası yapacak bizde hocaya ölümüz ver
diyeceğiz oda koyun teneşire diyecek ve sonunda gasilhane de ölüyle hocanın ne
yaptığını öğreneceğiz. Öğreneceğiz de kim masuscuktan ölecek ? Biri “Niyazi ağa
bu işi yaparsan sen yaparsın..” deyince
Niyazi amca “ Eyi de yeğenim ya hoca orama burama anlayıp dinleyinceye
kadar pamuk tıkıştırırsa ?” “Niyazi amca, sen masuscuktan ölüsün ya, höst bre
hööööst dersin” Bir gülüşmedir aldı. Neyse ertesi günü hocaya “ hoca efendi
bizim Niyazi amca sizlere ömür” deyince
hoca” Eyi adamdı,atın teneşire!” dedi. Ölü taklidi yapan Niyazi amcayı
gasılhanedeki Teneşirin üstüne yatırılır. Az sonra hoca geldi içeri girdi,tüm
köylüde gasılhanenin dışında olacakları merakla bekliyordu.
Meğer hoca ölüden korkarmış. Teneşirde yatan ölüye su
kabağıyla tenekeden aldığı soğuk suyu bir baş tarafından ayaklarına doğru,birde
ayaklarında başına doğru döküp,kefenleyip alın ölünüzü diyormuş. Neyse,hoca
masuscuktan ölen Niyazi amcanın yanına giriyor tenekeden bir su kabağıyla
aldığı soğuk suyu Niyazi amcanın üzerine
dökünce Niyazi amca fırlayıp kalkmak istiyor. Hoca bakıyor ki ölü dirildi
etrafına bakınırken tabutun sopalarını görüyor. Bu sopalarla Niyazi amcaya
yermesin yemezmisin misali,teneşire bu sefer hakikaten mevta olarak iki seksen
uzatıyor. Kefenleyip merakla dışarıdakilere kapıyı açıp “ Alın ölünüzü gömelim,
Sakın bir daha yarı ölü yarı diri getirmeyin öldüresiye kadar anam ağlıyor”
diyor. Millet suspus. İçlerinden gün görmüş biri mırıldanıyor “ Ne şehittir ne
gazi bir merak uğruna gitti bizim
Niyazi”
Gülüş çümbüş muhabet
neredeyse sabah namazına kadar sürdü.
Dağıldiklarında,dışarıda müthiş bir soğuk karşıladı onları.
Herkes birbirine hayırlı geceler dileyerek karanlığın içinde
hızlıca yürüyerek kayboldular.
Bey,ebe İnegöl den
dönmüş
Dönmüşte, annesini saklışlar galiba?
Öyleymiş.. Baş sağlığı na gitmek lazım.
İyi olur hatun,iyi olur.
Kar kesilmişti ama soğuk, yüzleri örtülü kadınların kamçı
gibi suratlarına vuruyordu.
Kim o ?
Biziz ebe...
Tamam Hatçe abla.
Kadınlar içeri girdiklerinde doğru ca ocaklığın yanına gidip
ısınmaya çalıştı lar.
Oturun ısının..Hoş geldiniz ...
Hoşbulduk ebe.. Başın sağol sun ebe..
He Hatçe abla annemi kaybettik.
Hasta mıydı?
Nefes darlığı vardı. Bir komşu nohut kadar afyon içince
geçer demiş
Eeeee...
Anamda içmiş. Daha beter olmuş. Ölümüne sebep oldu.
İnegöl emi gömdünüz?
Öyle oldu. Orhanıye mahallesi mezarlığı na gömdük.
Çocuklar?
İkinci dönemi köyde okuyacaklar. Gelecek yılda nasipse
şehirde okuyacaklar.
Tebarikeyi?
Hatçe abla, bugün döndük. Nasipse yarın başlayacağız.
İnşallah ebe. Rabbim kabul etsin. Mekânı cennet olsun
Amiiin.
Amiiiin..
Atı arabaya koştular. Baytar, öküz arabasını çiftçilik
işleri için at arabası na dönüştürmüştü.
Tayıda sal bey, oda hava alsın.
Yavaş yavaş köyün dışına çıkıyorlardı. Taňıdıklar selama
veriyor,baytar da selamlar cevap veriyordu.
Baytar ön tarafa oturmuş,bir ayağı arabanın okunun
üzerinde,bir bacağını da altına kıvırmıştı..
Sağ eliyle dizginleri tutarken sol elinde ise çok kullanmadığı kamçı
vardı. Tayda bir arabanın önüne bir arkası na geçiyordu.
Konuşa konuşa köyün dışına çıktılar.
Bahar tüm canlılığı ile tabiatı kucaklamıştı.
Köyün dışına çıkmışlardı ki nereden geldiği belli olmayan
birkaç köpek atı ürküttü. At gemiyi azıya alıp çukurlu yolda ilerken Baytar
tutunamayıp Arabanın sağ ön tekerleğin altında kaldı.
Baytarın arabanın tekerleği altında kalan sağ ayağı iki
yerden kırılırken sol kolununda ezildi.
Hatçe ananın
ısrarları üzerine
Baytar küs olduğu oğlu Nuri ile barıştı. Gelini Kadriye uzun
zaman hem tarla işleri için hemde Hatçe anaya yardım etmek üzere sık sık köye
gelip gitti. Hatta bir müddet karı koca
köyde kaldığı da oldu.
Ebenin abisi Katırcı Mehmet' hızlıca düşmeye başladı. Her şeyi
ni kaybetti. Artık Bursa da kızının yanında kalıyordu ama günlerini mezbahada
kasapların verdiği et ve sakatat karla karnını doyuruyordu. Ebenin abisinin iki
kızı da halalarına özenerek biri ebe,biri hemşire oldu. Ebe olan ailevi
nedenlerden dolayı intihar etti. Ebenin abisi ise sefalet içinde öldü. Ölünce
Ayaz köyün e gömüldü.
Ebenin tayini ilçeye çıktı. Bir müddet Hükümet Tabipliğinde
ebe olarak çalışırken ilçede açılan hastaneye atandı.
Emekli oluncaya kadar hastanede ebe olarak çalıştı.
Kamil ERBİL
Yorumlar
Yorum Gönder