Gökyüzüne Asılı Çocukluk

 Gökyüzüne Asılı Çocukluk

Bir uçurtma, bir gökyüzü, bir çocuk kalbi...

Çocukluk dediğin; rüzgârın yönünü beklemek, sabırla kayıt kesmek ve sonunda göğe bir parça hayal salmaktır.

 Bazı hatıralar uçurtma gibidir… Zaman geçse de ipi kalbimizde bağlı kalır.

Her bahar gelişinde, köyün yamacındaki boşluk canlanırdı. Rüzgârın en güzel estiği yer orasıydı. Uçurtma zamanı geldi mi, evin bir köşesi hemen atölyeye dönerdi. Renk renk kayıtlar dizilir, eski okul defterleri masaya serilirdi. Hamur hazırlanırdı; unla suyu karıştırır, sabırla yoğururduk.

Babam çıtayı büyük bir dikkatle keserdi. “Uçurtma yürek gibidir evladım,” derdi, “eğri olursa ne kadar süslersen de havalanmaz.”

 Ben renkleri seçer, hamurlu ellerimle kayıtları yapıştırırdım. Her renk bir hayal, her çizgi bir çocukluk kahkahası olurdu.

Uçurtmanın göğe yükseldiği o an... Sanki ipini değil, kalbimi tutuyordum. Gökyüzüyle konuşur gibiydi uçurtmam. Ama bir gün, o ip koptu. Uçurtmam gözden kayboldu rüzgârla.

Ağladım.

 Babam omzuma dokundu, usulca söyledi:

 “Bazı şeyler uçar gider evlat… Ama hatıraları hep içimizde kalır.”

O söz içimde gökyüzüne bağlanmış bir düğüm gibi kaldı.

Şimdi, yıllar sonra aynı yamaca torunum Can’la çıkıyorum. Yanında getirdiği kayıtlar, bir zamanlar benim tuttuğum renkleri hatırlatıyor.

 Birlikte hamur yoğuruyor, uçurtma yapıyoruz. Onun heyecanı, benim geçmişime ayna tutuyor.

İpi birlikte salıyoruz göğe. Uçurtma yükselirken, içimde bir şey daha yükseliyor: hatıraların gücü, kuşakların bağı.

Usulca eğilip kulağına fısıldıyorum:

 “Bazı şeyler uçar gider evlat… Ama hatıraları hep içimizde kalır.”


Kamil Erbil



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AYAKKABI BOYACISI

OTUR.. SIFIR...

Tadı Kalmadı