KÖYÜMÜZ VE HOCAMIZ
KÖYÜMÜZ VE HOCAMIZ
Köyümüz bir zamanlar hocasız kalmıştı. Yeni bir hoca bulmak için yapılan çabalar hep boşa gitmişti. Köyümüzün ileri gelenlerinden cukcukların Niyazi amca, “Falanca yerde iyi bir hoca varmış bakalım isterseniz ?” diye muhtara söyleyince hep birlikte hocayla konuşmaya gittik. Ücret konusunda anlaştık :Harman zamanı köy halkı toplanacak uzlaşılan kadar her kesten hocanın hakkı alınıp hocaya verilecek. Tamam anlaştık derken hoca efendi “benim bir şartım var ! “ dedi. Niyazi amca “ Hele de bakam hoca !” dedi.. Hoca “ Cenaze olunca ben cenazeyi yıkayıp kefenleyinceye kadar hiç kimseyi gasılhaneye istemem. Tamam alın cenazenizi dediğimde cenazenizi alırısınız gömeriz “ dedi. Biz birbirimiz baktık. Niyazi amca “ Eh madem hoca !” dedi. Hoca göreve başladı. Hani hoca da hoca ha!.. Neyse köyde cenaze olduğunda hocaya haber veriyoruz hoca da “Cenazeyi koyun gasilhanedeki teneşire” diyor bizde dediğini yapıyoruz. Hoca işi bitince kapıyı açıyor “alın cenazenizi gömelim diyor” bizde alıp gömüyoruz.
Bir gün yine köyde bir cenaze oldu. Hoca, cenazeyi yıkayıp kefenledikten sonra kapıyı açtığında, köy halkı cenazeyi almak için sıraya girdi. Niyazi amca, sıranın önüne geçip hocaya, "Hoca, bu sefer cenaze çok büyük, işimizi çabuk bitirelim, ne de olsa herkes acelede" dedi.
Hoca, sakin bir tavırla Niyazi amcaya döndü ve "Biliyorum Niyazi amca, ama her şey zamanında ve yerinde olmalı. Cenaze işine aceleyle yaklaşmak olmaz," dedi. Bu sözler köyde biraz tartışma yarattı, ama hoca son derece kararlıydı. İşini düzgün yapma konusunda ısrar etti.
Cenaze işlemleri tamamlandığında, köylüler hocanın dikkate almasını bekledikleri detayları öğrenmek için çevresinde toplandı. Hoca, her birinin yüzüne bakarak "Önemli olan burada, bu kişinin vefatı değil, arkasında bırakacağı anılar ve hayatı boyunca dokunduğu kalplerdir" dedi. Bu sözler, o an herkesin içini ısıttı.
Zamanla, köydeki herkes hocaya güvenmeye başladı. Cenaze işlemleri düzenli ve saygılı bir şekilde yapılır hale geldi. İnsanlar artık hoca ile gurur duyuyordu, çünkü o, sadece bir hoca değil, aynı zamanda köyün ruhunu yücelten bir lider olmuştu.
Zaman geçti. Hoca her cenazede aynı dikkat ve itinayı göstererek sadece bedenleri değil, aynı zamanda ruhları da gömüyor, köylülerin acısını paylaşıyordu. Niyazi amca, "Baksana, bizim hoca bir zamanlar sadece bir hoca olmaktan öte, bir aile ferdi gibi oldu" dedi. Diğerleri de başlarını sallayarak onayladılar.
Bu şekilde, köy halkı Hoca'nın şartlarının arkasında yatan derin anlamı kavradı ve zamanla sadece bir cenaze hocası değil, aynı zamanda toplumu bir arada tutan bir figür haline geldi. Köylüler, her seferinde onu aradıklarında, hem hürmetle, hem de bir dost gibi karşıladılar. Hoca, sadece bir görev adamı değil, bir güven kaynağı, bir bilgelik kaynağı olmuştu.
Kamil Erbil
Yorumlar
Yorum Gönder