UMUDUN SESİ


Hizmetlimiz, "Şef müdür bey seni çağırıyor" dediğinde dalgın bir şekilde masamda çalışıyordum. Başımı kaldırıp "Geliyorum" dedim, masamdaki evrakları olduğu gibi bırakıp kalktım. Müdür beyin odasına girdiğimde, "Buyur müdür bey," dedim. Müdür bey, ellerini göğsünde birleştirmiş, masasına dayanarak ayakta dikiliyordu.


Odanın kapısının arkasına doğru olan kısımda, yaklaşık 65-70 yaşlarında düzgün kesilmiş sakallı bir adam duruyordu. Sol elinde bir baston tutuyor, diğer elinde küçük bir poşet vardı. Yanında, 7-8 yaşlarında bir erkek çocuk, yaşlı adamın baston tutan eline sarılmış, korkuyla etrafı seyrederken onu takip ediyordu. Bu çocuğun yaşlı adamın torunu olduğunu daha sonradan öğrenecektim.


Müdür bey, ellerini serbest bırakıp, "Bu amca pazarda torunuyla birlikte kadınların başlarına bağladıkları çemberler için oya satıyordu. Şefim, gerekli yasal işlemlerin yapılması için getirdim. Gerekli işlemi yap!" dedi.


Odaya girdiğimde yaşlı adamın o haliyle ayakta bekletilmesi beni çok üzmüştü. "Tamam müdür bey, gel amca servise geçelim," dedim. Yaşlı adama nazikçe gülümserken, onun yanına doğru yaklaştım. Torunu hâlâ onun eline sarılmış, bakışları endişe doluydu.


"Amca, seninle birlikte biraz daha rahat bir yere geçelim," dedim. Yaşlı adam hafif bir ýgülümsemeyle başını salladı ve benimle birlikte hareket etti. Onları odanın köşesindeki küçük bekleme alanına götürdüm; burada birkaç sandalye ve masa vardı, ortam daha samimiydi.


"Burada oturun, ben hemen geliyorum," diyerek çay almak için mutfağa yöneldim. Su fışkırırken aklımda pek çok düşünce dans ediyordu. Bu yaşlı adam ve torunu, belki de geçimlerini sağlamak için sokaklarda çalışıyorlardı. İçimde bir şeyleri düzeltme arzusu uyandırıyordu.


Su ve birkaç kurabiye ile geri döndüğümde, yaşlı adamın biraz daha sakinleştiğini gördüm. "Gel amca, su iç, kendini iyi hisset," dedim. Bardakları ona ve torununa uzatırken, yaşlı adam suyu yudumladı ve hafif bir gülümsemeyle teşekkür etti.


Müdür bey odaya döndüğünde, yaşlı adamın durumunu görünce hafif bir rahatlama ifadesi belirdi. "Gerekli işlemleri yapalım," dedi. Herkesin içi rahatladı. Onlara yardımcı olmak için elimden geleni yapmak istiyordum; bu yaşlı adam ve torunu, benim için sadece bir dosya değil, gerçek bir hayattı.



. Yaşlı adamı ve torununu düşünerek, durumu daha da iyi hale getirmek için bazı yollar araştırdık. Onların ihtiyaçlarını belirlemek için birlikte çalışmaya karar verdik.


Yaşlı adamla biraz daha sohbet ettim. Bize hikayesini anlattı: Oğlunu kaybetmiş, kızı da yurt dışında yaşamaktaymış. Onun için torunu tek tesellisi olmuştu. Geçim sıkıntısını aşmak için pazarda oyaları satmak zorundaydı. Torunu ise iddialı bir öğrenciydi ama yaşadıkları şartlar, onun eğitimini tehlikeye atıyordu.


"Amca, sana ve torununa gereken desteği sağlamak için elimizden geleni yapacağız. Belki de yerel yardım kuruluşlarıyla bağlantı kurabiliriz ya da başka bir çözüm bulabiliriz," dedim. Yaşlı adamın gözlerinde bir umut ışığı belirdi. 


Bütün süreç boyunca, içimdeki iyilik duygusunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Sadece o an için değil, aslında bir insanın hayatındaki değişimlerin küçük ama önemli bir parçası olabilmek için çaba gösteriyordum. İyilik, çoğu zaman en zor zamanlarda bile bir gülümseme olabiliyordu. Ve ben bu gülümsemeyi sağlamak için burada bulunmanın değerini anlıyordum.

Müdür bey, masasına dönerken yaşlı amcaya doğru bir adım attı. "Amca, seni burada nasıl yardımcı olabileceğimizi öğrenmek için buradayız," dedi nazik bir ses tonuyla. Yaşlı adam, biraz utanarak başını eğdi, ama yüzünde bir umut belirdi.


"Bizim bir kaygımız var, beyefendi," dedi yaşlı adamın sesi titrek ama kararlıydı. "Torunumla birlikte buraya geldik, ama açıkçası ne olacağını bilmiyoruz. Sadece gelin, küçük bir şeyler satıp evimize ekmek götürebilmek istiyoruz." Torununun, babasına ya da başka bir aile büyüğüne, belki de iyilik yapacak birine ihtiyacı var gibiydi. 


Müdür bey, gülümseyerek yaşlı adama yaklaşarak, "Merak etme amca, burası senin gibi insanlara yardım etmek için var," dedi. "Öncelikle, burada yasal bir şekilde çalışabilmen için gereken belgeleri alalım. Sonrasında iş bulmana yardımcı olacağım."


Bir yandan içimden sevinçle karışık bir rahatlama hissetmeye başladım. Yaşlı adamın ve torununun, böyle bir yardıma ihtiyacı olduğunu bilmek ve onlara destek olabilmek, bu süreçte benim için çok anlamlıydı. Yaşlı adam, müdür beyin söylediklerinden umut bulduğuna benziyordu.


"Bunu duyduğuma çok sevindim, beyefendi," dedi yaşlı adam gözleri parlayarak. "Torunum bu işte bir gelecek görebilir..." Torunu, dedesinin yanındaki güven verici bakışından etkilenerek usulca gülümsedi.


Ben de bu süreçte yardımcı olmak için Elimdeki dosyayı açtım. "Öncelikle, amca şu belgeleri doldurmalıyız," dedim. "Gerekli formları hazırlayacağım ve yasal işlemleri hızlıca tamamlayacağız. Sen sadece rahat ol."


Yaşlı adam, üzerinde yazılı her bir kelimeyi inceleyerek dikkatlice formları doldurmaya başladı. Ben de ona rehberlik ederek birkaç açıklama yaptım. İşlem sırasında, torunu arada bir babasının yanında oturan amcasını, bazen de benimle göz teması kurarak merakla izliyordu.


İşlemlerimiz tamamlandığında, yaşlı adam ve torunu yüzlerindeki gülümsemeden anlaşılan bir sevinçle doluydu. Müdür bey, yaşlı adama bir kartvizit uzatırken, "İleride herhangi bir şeye ihtiyaç duyarsan, buraya tekrar gelebilirsin. Biz buradayız ve seni destekleyeceğiz," dedi.


"Çok teşekkür ederim, beyefendi," diye yanıtladı yaşlı adam, gözleri dolarak. "Sadece bizi anlayan birinin olması bile yeterdi, ama siz çok daha fazlasını yaptınız. Allah sizden razı olsun."


Bu kelimeler, içimde derin bir mutluluk oluşturmuştu. Bu basit ama anlam dolu an, insanlığı yeniden hatırlatmıştı bana. "Her zaman destek olacağım, amca," dedim. "Sen de torunun her zaman buraya gelebilir. Birlikte daha güzel şeyler yaratabiliriz." 


Yaşlı adamın elini sıkarken onun yaşama azmini hissettim; bu karşılaşma, hem onun hem de benim hayatımda önemli bir dönüm noktasıydı. İkimiz de birbirimize farklı bir güç katmıştık. O gün, yaşlı adamın ve torununun hayatına küçük de olsa bir dokunuş yapabildiğim için kendimi gerçekten şanslı hissediyordum.


Kamil  Erbil


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AYAKKABI BOYACISI

Tadı Kalmadı

OTUR.. SIFIR...