Göl Kıyısında Mayıs

 


"Göl Kıyısında Mayıs"

Sabah, göl kıyısına ince bir sisle geldi. Kuş sesleri, suyun üzerindeki buğuyu yarar gibi titreşiyordu. Toprak hâlâ gece yağmurunun izini taşıyordu; ayaklarının altında ıslak otlar eziliyordu.

Adam, sessizce yürüyordu. Elinde kahverengi bir defter, cebinde yıllardır taşımaktan yıpranmış bir mektup vardı. Her yıl mayısta buraya gelir, gölün kenarına oturur, kimseyle konuşmadan saatlerce kalırdı.

Çocukken babasıyla geldiği bu göl, artık onunla paylaştığı son hatıraydı. O günkü sessizlik gibi bugünkü de konuşuyordu aslında; rüzgârın sesi, yaprakların hışırtısı, suya düşen küçük bir dal parçasının çıkardığı halka…

Güneş yavaşça yükseldiğinde, defteri açtı. İçinde dağınık notlar, tamamlanmamış cümleler, yıllar önce yarım bırakılmış bir hayat vardı. Mektubu çıkardı sonra, okumadı. Zaten ezbere biliyordu her kelimesini.

Öğleye doğru rüzgâr hafifledi. Adam, göle karşı oturduğu taşın üzerinden kalktı. Mektubu suya bırakmadı, yırtmadı da. Sadece tekrar cebine koydu.

“Belki seneye,” dedi kendi kendine. “Belki bu defa gerçekten anlatırım her şeyi.”

Göl sessizdi ama anlayışlı. Mayıs, her yıl olduğu gibi ona bir umut daha bırakmıştı.

Adam yürüyüp uzaklaştı. Ardı sıra sadece ayak izleri kaldı, onlar da rüzgârla silindi.


Kamil Erbil


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AYAKKABI BOYACISI

Tadı Kalmadı

OTUR.. SIFIR...