Yolcu 14 Numara
Yolcu 14 Numara
Sabah saat altı. Otogarın ışıkları henüz sönmemişti. Uzaklara gidecek otobüslerin motorları birer birer çalışıyor, muavinler biletleri yırtıyor, yolcular battaniyelerini dizlerine çekip pencereden dışarıya boş boş bakıyordu.
Ben, bu otobüsün şoförüyüm. Adım İsmail. Otuz yıldır direksiyon sallıyorum. Her yolculukta başka bir hikâye taşırım yan koltukta.
Muavinim Ali, benden genç ama yolculardan dertli. Yolcular... Ah o yolcular... Kimi uyur, kimi konuşur, kimi dua eder. Ama biri vardır ki her seferinde içimize dokunur.
O sabah 14 numaralı koltuğa binen adamı ilk görüşte anladım. Kravatı özenle bağlanmış ama yüzü darmadağındı. Elinde küçük bir çanta, gözlerinde uzun bir uykusuzluk.
Ali sordu:
“Abi Ankara’ya mı?”
Başını salladı. “Bugün ya başlar ya biter…” dedi.
Güldüm kendi kendime. Herkes bir şeyin başındadır zaten ya da sonunda.
Otobüs hareket etti. Önce yaşlı bir teyze çay istemeye başladı. Arka koltukta iki çocuk birbirine abur cubur fırlatıyordu. Orta sıralarda genç bir kadın roman okuyordu, bir adam sürekli telefonla konuşuyordu.
14 numara sessizdi.
Yolda bir köy yolunda mola verdik. O sırada 14 numaradaki adam dışarı çıktı, yakındaki evin kapısını çaldı. Beş dakika sonra yaşlı bir kadınla birlikte geldi. Kadın gözyaşlarıyla sarıldı ona.
Muavin fısıldadı kulağıma: “Annesi galiba…”
Otobüs yine yola koyuldu.
Sonra telefon çaldı. Adam hemen açtı. “Ben yoldayım... Geleceğim oğlum,” dedi. Gözleri camdan dışarı bakarken bu kez parlıyordu. Yanındaki teyze, çantasından mendil çıkarıp sessizce uzattı.
Ankara girişinde bir durakta indirdik onu. Giderken döndü ve şöyle dedi:
“Bugün annemle barıştım, oğlumla görüşeceğim, mahkemem düşebilir ve bir iş görüşmem var. Biri bile tutsa yeterdi. Ama sanki hepsi olacak gibi...”
Ve indi
Dört gün sonra firmaya bir zarf geldi. İçinde teşekkür mektubu ve küçük bir çikolata kutusu.
“Şoför İsmail Bey ve muavin Ali kardeşim,
O gün siz sadece beni bir şehre taşımadınız. Anneme, oğluma ve yeni hayatıma ulaştırdınız. Hepsi oldu. Dava düştü. Oğlum ‘baba’ dedi. Ve işe başladım. Hakkınızı helal edin.”
Ali mektubu okurken sustu.
Ben kontağı çevirdim.
Yeni bir sefer başlıyordu.
Kamil Erbil
Yorumlar
Yorum Gönder