14 ŞUBAT

 Bizim çocukluk dönemlerimİzde kışlar sert geçerdi. Ocak,Şubat aylarında kar diz boyu olurdu. Mart ayı içinse Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır denirdi. Şimdilerde kar yağmadı denmeyecek kadar yağıyor.

Şehirde oturmalarına rağmen şehrin gürültüsünden midir nedendir bilinmez vaktinin çoğunu çocukluğunun geçtiği köyün yakınında bir tepenin yamacına yaptığı evde geçirmeyi seviyordu. Tabiat onu dinlendiriyor,huzur veriyordu. Torunları da zaman zaman onları ziyarete gelirlerdi. Onlarda kendilerini tabiatın kucağına atarlardı.
Bir Şubat günü köydeki evlerinde torunları onları ziyarete gelmişlerdi. Sobada yanan meşe odunlarının çıtırtısı sanki ninni gibi geliyordu. Adamla eşi camın kenarına oturmuş dışarıda yağan karın altında evin köpeği ile oyun oynayan torunları seyrederken meşe ateşinde mangalda pişirilen kahveyi yudumluyorlardı.
"Üşüdük be dede" diyerek içeri girdiler. "Oğlum hemen sobanın etrafına geçmeyin,zaten dışarısı soğuk üşümüşsünüz birden sıcak olmaz şöyle sobadan biraz uzak durun bakalım,gelin şöyle camın kenarında dışarıda yağan karın güzelliğini birde buradan seyredin" dedi yaşlı kadın.
Akşamın karanlığı ovaya çökerken hala kar lapa lapa yağıyordu. Yaşlı kadın kız torununa, "gel yavrum birlikte sofrayı hazırlayalım" dedi.
Yemekten sonra camın önünde odun ateşinde yapılan çaylarını yudumlarken oğlan torun sobanın yanındaki sedirin üstüne kıvrılmış yatıyordu.
Dışarısını hem seyredip hemde çaylarını yudumlarlarken kız torun"dede biliyormusun bu gün 14 Şubat sevgililer günüymüş,babamla annem bu gece birlikte yemeğe çıkacaklarmış" dedi. Yaşlı adam hafifce güldü. "İyi olur!" dedi. "Dede sen hiç nineme sevgililer günde bir şeyler alıp verdinmi?" Yaşlı adam "ne gibi?" dedi. "Ne bileyim bir bilezik,bir küpe,bir çiçek veya …" bir sessizlik oldu Yaşlı adam. "Hadi sözünün arkasını getirsene" dedi. Kız bir babaannesine bir dedesine baktı, "hani babaannemin hiç sevgililer gününü kutladın mı?" Yaşlı kadın elindeki yün örgüsünü örerken hafifce gülümsüyordu. "Bizim zamanımızda böyle şeyler yoktu ki." "Şimdi var ama..." dedi kız. "Şimdiki sevgilerle bizim zamanımızdaki sevgiler arasında dağlar gibi fark var kızım" dedi yaşlı adam. "Ne gibi?" diye sordu kız. "Bizim zamanımızda seven biri öyle bir severdiki bu sevgi mezara kadar giderdi." "Şimdi de var dede" dedi kız. "Varda şimdiki sevgiler çoğu zaman maddiyata dayanıyor" dedi yaşlı adam. "Aman be dede sende sanki ölümüne aşık olmuş gibi konuşuyorsun" dedi kız. Yaşlı adam kafasını çevirip yaşlı kadına baktı göz göze geldiklerinde ikiside hafifçe gülümsediler.

"Bak sana bir hikaye anlatayımda dinle kızım" dedi yaşlı adam. "Anlat dede" dedi kız.

"Bir zamanlar bir genç istemeyerek ailesinin zoru ile nişanlanmış ,nişanlısına bir türlü ısınamamış.Gel zaman git zaman delikanlı ayrılmak istiyor ama ailesinin zoru ile ayrılamıyor. Uzun uzun düşündükten sonra her şeyi göze alarak ailesinin karşısına geçip nişanlısından ayrılmak istediğini söyleyip nişan yüzüğünü atıyor. Babası çok sinirlenip,seni evlatlıktan ret ederiz demesine rağmen arkasına bakmadan evden çıkıp motosikletine atlayıp arkasından koşan anne ve babasına aldırmadan gayesizce süratle sürüyor.
Kasabaya girişteki viraja da süratle giriyor ama olan oluyor. Motorla birine çarpıp fırlatırken kendide yerde epey sürükleniyor.
Delikanlı gözlerini hastane odasında açıyor. İlk sorduğu bana ne oldu oluyor. Kendisinin motorla bir kıza çarptığını,kızında bu hastanede yattığını söylüyor annesi.
Tamamen kendine geldiğinde genç adam çarptığı kızı görmek istediğini söylüyor. Annesi de, oğlum ne olur ne olmaz bakarsın istenmeyen tatsız bir şey olur sonra görsen desede oğlan israr ediyor. Kırık bacakla nasıl gideceksin oğlum diyen annesine ,giderim anne diyor delikanlı.
Delikanlı kızın yattığı odaya girdiğinde kız yatağında yatıyordu. Sessizce geçmiş olsun diyebildi. Kızın annesi oğlana doğru başını çevirip ters ters baktı ve hiçbir şey söylemedi. Yavaşça ,gidelim oğlum dedi oğlanın annesi. Hayır dedi delikanlı.Beni yatağın yanına götür anne dedi. Kızın anneside ayağa kalkmış kızgın kızgın bakıyordu. Eserinimi görmeye geldin dedi. Geçmiş olsun,inanınki isteyerek olmadı dedi delikanlı. İsteyerek olsa da isteyerek olmasa da kızımın her iki bacağı ile bir kolu kırık dedi kızın annesi. Çok üzgünüm derken delikanlının gözlerinden sessizce iki damla yaş aktı. Yatan kıza baktı 17-18 yaşlarındaydı. Kızda hiç bir şey söylemeden utangaç ama aynı zamanda kızgın bir şekilde delikanlıya bakıyordu.
İnanınki böyle olmasını istemezdim,çok üzgünüm dedi delikanlı.Emin olun sizin için elimden gelen her şeyi yapacağım dedi. Gidelim dedi oğlanın annesi. Koğuşun kapısından çıkarken durdular ve anne oğul tekrar geçmiş olsun dediler. Oğlan kıza baktığında kızın ağladığını fark etti.
Delikanlı hastanede kaldığı müddetçe her gün kızın odasına gidiyor onunla konuşmaya çalışıyordu. Bu gidiş gelişler sırasında kıza ailesinin sevmediği bir kızla onu nişanladıklarını,ne kadar nişanı atmaya çalışsa da nişanı atamadığını, en nihayet kazanın olduğu gün her şeyi göze alarak nişanı atıp motorsikletiye hızla oradan uzaklaşmaya çalışırken kazanın olduğunu anlattı. Bu kaza,benim aylardır atamadığım nişanımı bozarken senin gibi bir kızın de neredeyse hayatını karartacaktı dedi.

Bir müddet sonra kızda oğlanda hastaneden çıktılar.
Delikanlı hastaneden çıktıktan sonrada kızın evine bir kaç defa geçmiş olsuna gitti.
Kızda artık yavaş yavaş iyileşmeye başlamıştı. Delikanlı kıza karşı açıklayamadığı bir şeyler hissediyordu.
Aileside kızın durumunu görmek için sık sık kızı görmeye gidiyorlardı.
Kızında kırıkları iyileşmiş eski sağlığına kavuşmuştu.
Kızda oğlana karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştı.Bazı günler, geliverse diye içinden söylendiği oluyordu.
Oğlan bir gece ailesine o kızı sevdiğini ve onunla evlenmek istediğini söyledi. Babasıyla annesi,hani sen hiç evlenmek istemiyordun diye sorduklarında delikanlı onu seviyorum diye bildi.

Eeeeee….dede sonra ne olmuş dedi torun.
Evlendiler ve çok uzun zaman mutlu bir şekilde yaşadılar. Sevgileri her gün daha da arttı. Bir birlerini hiç kırmadılar dedi yaşlı adam.
Yaşlı adam karısına baktı karısıyla göz göze geldiler ve halada bir birlerini ilk günkü kadar seviyorlar dedi.

İşin enteresan tarafı şu dedi yaşlı adam ,delikanlının kıza çarptığı tarih 14 Şubat’dı, kızla evlendikleri tarihte de 14 Şubat’dı.

"Çaylarınızı tazeleyim mi ?"dedi yaşlı kadın. "Sen bırak babaanne ben tazelerim" dedi kız.

Oğlan torun yattığı yerden hafifçe doğruldu ve, "babaanne iyiki dedem sana çarpmış "dedi.
Bir sessizlik oldu.
Yaşlı kadın kocasına sevgiyle baktı ve" öyle evladım, o benim her şeyim" derken gözlerinden sevgi dolu iki damla yaş yanaklarına süzüldü.

Kamil ERBİL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KIRDIĞIN YERDEN KIRILIRSIN.

USTAM,YARIM EKMEK İÇİ KÖFTEDE BANA !..

RAHAT UYU YAVRUM