HAYALLERİM
Bazı geceler bahçemde meyva ağaçlarının arasına kurulu hamağıma sırt üstü uzanıp,iki elimi başımın üzerine koyarak tepemdeki dalların arasından simsiyah gecenin karanlığında birer zümrüt taneleri gibi gökyüzünde parıldayan, yanıp sönen yıldızları seyrederim. Bir anda yattığım hamaktan sanki sihirli bir el dokunmuş gibi kalkar taaa uzayın derinliklerine,herkesin zamanla olmak istediği o sonsuzluğa giderim. Dünyanın dışından masmavi bir top gibi yusyuvarlak gözüken dünyamızı seyrederken acaba,daha çok kötülüklerin yaşandığı yer bu kadar güzelmiydi,yoksa benmi öyle sanıyoruym diye düşünürüm...Etrafımda uçuşan meteorlara aldırış etmeden gökyüzünün kilometrelerce yukarısından yaşamı büyük bir zevkle seyrederim... Bir ara yakınımdan geçen uzay aracının penceresinden astronotların şaşkın şaşkın bana el sallamasına aldırış bile etmeden seyrederim...
O kadar dalmşım ki zamanın neresinde bile olduğumu bilmeden etrafıma bakınırken yakın gibi görünen parlak bir yıldıza gitmek geldi içimden. Ama bu muhteşem manzarayı bozupta başka yerlere gitmenin hiç anlamı olmadığını düşünerek bu bilmem kaç bininci kilometrede ellerim başımın altına kenetleyip,ayaklarımı üst üste atarak dünyaya yarım dönük vaziyetde yıldızları ve tüm uzayı seyeredebileçek şekilde seyre dalarım.Muhteşem görüntüleri içinde arkasında ışıktan iz bırakarak giden gök cisimleri ,kuyruklu yıldızlar geçer yanımdan. Hiç bir hayat belirtisi olmıyan bazıları çok büyük bazıları da belli belirsiz ışıkları olmıyan gök cisimleri... Bazı yıldızlar o kadar parlaktır ki bakarken gözleri kamaştırır. Bazıları ise bir idarenin ışığı gibi cansız yanarlar. Bazıları ise bir yanıp bir sönerler.
Çok ilerlerde büyük nebula’lar görünür...
Güneş sistemimizinde içinde bulunduğu samanyolu galaksi'sindeki o milyarlarca yıldızın dışında da daha yıldızlar varmı diye merak ederim...Acaba bizim güneşimiz gibi başka gezegenlerede hayat veren güneşler varmı diye içimden geçiririm... Uzaklara çok uzuaklara gitmek gelir içimden. Neptün'e,Saturün'e mesela...
En çok gizemini koruyan uzaylıların yaşandığı varsayılan Mars'a gitmek gelir içimden... Güneş sistemindeki yıldızlardan başka yıldızlar tanımıyorum. Bize bunlardan başka yıldızları öğretmedilerki?
Bir zamanlar "Tanrıların Arabaları" diye bir kitap okumuştum. Bu kitapta,yanlış hatırlamıyorsam dünyadan bir sinyal verildiğinde güneş sisteminin dışındaki en yakın yıldıza gidip gelmesi 30 yıl gibi sürer deniyordu. Yani 15 yıl gidiş ve hemen geri gönderilme,geri dönüş 15 yıl daha... Acaba ben güneş sisteminden çıksam kaç yılda giderim diye düşünüyorum. Ya geri dönüşüm ! Yattığım yerden uzayın o muhteşem görüntüsü beni büyülemiş olacakki hiç kıpırdamak istemiyorum. Yine yıldızlara bakıyorum.Yanıp sönen,kayan yıldızlara.
Gökyüzünde yıldız kayarken tutulan dilekler olurmuş derlerdi. İçimden her kayan yıldızın arkasından yeni yeni dilekler tutmak ve tuttuğum bütün dileklerimin gerçekleşmesi geçiyor. O kadar çok kayan yıldız varki, dilek tutmayı bırakın dileklerimi içimden geçirmeye bile vakit kalmıyor. Ama ne olursa olsun diyorum ve bir kaç dilek geçiyor içimden... Gök yüzünde her yaşayanın bir yıldızı olurmuş ve bu yıldız sönünce yıldızın sahibi olan kişinin hayatı da sona erermiş derler. Aklıma gelen bu düşünce biraz olsun beni tedirgin etsede büyük bir merakla uzaydaki kendi yıldızımı aramaya başlarım.Gözlerimi uzayın en yakınlarından en uzağına kadar bir periskop gibi gezdiriyorum. Öyle tanıdık bir yıldıza rastlıyamadım veya bu benim hayat yıldızım diyebileceğim bir gök cismini bulamadım. Yada... Kimbilir... Belki de bulmak istemedim. Aramak, iyide karşılaşmak nasıl olurdu acaba? Yıldızım onu aradığımı duyupta,işte ben senin hayat yıldızınım beni aradığını duydum geldim,geleceğini öğrenmek istermisin dese o anki durumum nasıl olurdu acaba ? Galiba bunu hiç birimiz istemeyiz.
Öyle değilmi?
Kamil ERBİL
Yorumlar
Yorum Gönder