Tadı Kalmadı Eşimi kaybettikten sonra, kalabalık ev birden sessizliğe büründü. Üç çocuğumuz vardı. Biri oğlan, ikisi kız. Hep birlikte aynı apartmanda yaşıyorduk; dört dairelik küçük bir yuva. Bu düzen eşimin fikriydi. “Yaşlanınca herkes birbirine yakın olsun,” demişti. Ben ise hep mesafeyi savundum. “Fazla yakınlık fazla kırgınlık getirir,” dedim ama dinlemedi. Evin içi kadar inadı da büyüktü. En alt kata biz yerleştik, üst katlara yaş sırasına göre çocuklar. Eşim gidince o düzen de dağıldı. Torunların neşesi bile dolduramadı evin boşluğunu. Varlığım, malım mülküm vardı ama içim bomboştu. Bazen fabrikaya gidip işler nasıl gidiyor diye bakıyordum. Yüzde elliden fazla hisse hâlâ benimdi ama idareyi çocuklara bırakmıştım. Onlar da ara sıra yoklamaya gelir, bazen de konuyu dağıtmak ister gibi şöyle derlerdi: “Baba, şu hisseleri artık devretsen… Sonuçta bir gün bizim olacak.”Gülümserdim. Ölmeden önce mal paylaşımı isteyen evlatlarıma baktıkça, içimde hafif bir sızı olurdu...
Yorumlar
Yorum Gönder