YOLCU

 YOLCU

Evden çıktıklarında gün ikindiye dönmüştü. İki yaşlı arabalarına bindiler,adam kontak anahtarını yavaşça kontağa soktu ve “Bismillah!” diyerek çevirdi, araba çalışmaya başladı. “Kemerleri takalım!”dedi adam. Kadın hafif başını sağa çevirdi asılı duran emniyet kemerini çekti ve yerine taktı.”Tamam!” dedi kadın.

Sonbahar olmasına,havaların hala sıcak gitmesine rağmen bu gün nedense öğleye doğru şehrin üstünde bulutlar belirmeye başlamıştı ama hava yinede bunaltıcı sıcaktı. Bunaltıcı trafikten kurtulup şehrin dışına geldiklerinde yağmur tek tük atıştırmaya başlamıştı.Arabanın ön camına zaman zaman epeyce büyük damalaların düştüğü oluyordu. “Sıkıcı trafikten kurtulduk” dedi adam. “Yağmurda başladıya belki bu sıkıcı bunaltıcı sıcaklık yerini serinliğe bırakır, hadi hayırlısı olsun” dedi kadın. Şehirden biraz uzaklaşmışlardıki yağmur hızını arttırdı. Artık arabanın silecekleride çalışmaya başlamıştı.”Yan camın açık galiba hanım” “Hava alsın bey,bırak açık kalsın,iyice bunldım yoksa patlıyacağım” “Sen bilirsin hanım ama ıslanmayasın diye söyledim” “Islanmam,ıslanmam camı hafif araladım,mubarek bizim dışarı çıkmamızı bekliyormuş” “Öyle deme hanım bunda da bir hayır vardır” “Öyle bey öyle”.. Arabayla rampayı tırmanırken yağmur dahada hızlanmaya başladı. İri iri damlalar daha sonra tek tük küçük dolu tanelerine dönüşmeye başladı,derken dolu taneleri büyüdü. Sanki arabanın her tarafını birileri taşlıyordu. “Kenara çekip bir müddet bekleyelim hanım” “Çek çek bakarsın birazdan geçer, Allah afat dan korusun” dedi kadın. “Amiiin!” dedi adam. Arabayı yolun uygun bir yerinde kenara çektiler,Dolu iyice hızlanmış ve taneleri de büyümüştü. Sadece onlar değil onlar gibi yolculuk yapan bazı otomobillerde yağışın geçmesini beklemek için araçlarını yolun uygun yerine kenara park etmişlerdi.Yağışla birlikte havada oldukça kararmıştı. Arabanın içinden etrafa bakındıkların da beyaz dolu taneleri yolu kaplamıştı .
10-15 dakika oldukça etkili devam eden dolu yavaş yavaş azalmış ve yerini yağmura bırakmıştı. “Artık gidelim” dedi adam.Arabayı çalıştırarak tekrar rampayı tırmanmaya başladılar.
Rampanın bittiği yerdeki düz alanda biri erkek biri kadın iki kişinin yol kenarında kendilerine durmaları için işaret ettiklerini gördüler. Adam ve kadın birbirlerine baktılar sanki ne yapmak istediklerine karar veremiyor gibi bir halleri vardı. Bu arada da yağmur hafif ama etkili bir şekilde devam ediyordu. “Yazıktır duralım bakalım ne istiyorlar” dedi kadın. Adam kadına baktı ve peki,öyle olsun anlamında omuzlarını hafifce kaldırdı. Yolda bekleyen kadınla adamın yanına yaklaştıklarında her ikisininde sırılsıklam ıslak olduklarını gördüler. Adam arabayı yanlarında durdurunca hemen arabadan aşağı indi ve bekleyen kadınla adamın yanına gelerek “ nereye” diye sordu
Aynı istikamete gidiyorlardı. Adam “kusura bakmayın ama siz beyefendi çeketinizi , siz hanımefendi mantonuzu çıkarıp görebilmem için şöyle bir etrafınızda dönermisiniz” dedi. Sırılsıklam olan adam ve kadın sanki büyülenmiş gibi denileni yaptılar ve kendi etraflarında bir tur attılar. “ Tamam, şimdi arabaya binebilirsiniz” dedi.Ceket ve manto ellerinde arabanın arka kapısını açıp içeri girdiler ama her ikisininde gözlerinden olanlardan şaşkın oldukları belliydi. Bir müddet konuşmadan yol aldılar. Arabayı süren adam dikiz aynasından arkada oturan adama bakarak ” kusura bakmayın sizi arabama almam için o uygulamayı yapmak zorundaydım” dedi. Adamda “bizde zorunlu olarak size uymak zorundaydık “ dedi. “Herhalde olanları merak ediyorsunuzdur” dedi adam.
Yine bir gün hanımla ben torunumuzu ziyaret etmek üzere arabamızla gidiyoruz. Epeyce yol aldıktan sonra yolun kenarında ayakta bir adamla yerde çömelmiş vaziyet de kıvranan çarşaf giymiş bir kadın gördük. Adam işaret ederek onları arabaya almamızı istiyordu. Hanım “Alalım bey sevap olur” dedi. Durduk,her ikisi de arabaya bindi ama kadın yüzünü öyle bir örtmüş ki kim olduğunu görmek mümkün değil. Ben ve eşim laf atarak konuşmak istediysekte onlardan hiç cevap gelmedi. Sadece adam çarşaflı kadınla sessizce ilgileniyordu .Bir müddet hiç konuşmadan yol aldık. Gün artık akşama dönüyordu ve bir anda ensemde bir şey hissettim. Aynadan baktığımda enseme bir tabanca dayanmıştı. Çarşaflı da çarşafı çıkarmıştı,aslında oda erkekmiş.Eşim” biz size yardımcı olmaya çalıştık karşılığı bumu olacaktı?” dedi. “Sus konuşma moruk önüne bak!” dedi arkadan biri. “Bize ne yapacaksınız ?“ dediğimde “Anlaşılmıyormu ? “ dedi biri. Bu arada ben yavaş yavaş gaza daha bir fazla basmaya başladım.Arabanın hızlanmasından anlamış olacaklar ki “Bana bak moruk arabayı yavaşlat ve az ileriden sana söyleyeceğimiz yerden sağa dönünceye kadar aynı hızla git” dedi. Ben daha bir fazla gaza bastım,kilometre artık 120 yi göstermeye başlamıştı. Nasıl olsa bizi soyacaklar ve onları gördüğümüz için hem beni hemde eşimi öldüreceklerdi, hiç olmazsa öleceksek onlarla birlikte ölmeliydik. Adamlar “Yavaşla!” dediklerinde ben dahada gaz pedalına basıyordum. “Hadi ateş edin hadi,ne duruyorsunuz ateş edin hadi,120 km yi aşkın hızla giderken birimizden biri ölürse hepimiz öleceğiz hadi ateş edin kurnazlar” dedim. Adamlardan biri” Beyamca bırak şakayı yavaşla hadi yavaşla yoksa şu yaşlı kadının başına sıkarım” dedi. “Bana bakın pislikler eğer hanımıma bir şey olursa bu hızla direksiyonu hafif kırdımmı kaç takla atacağımızdan haberiniz varmı ? denemek istermisiniz hadi !“ Adamlar şaşkın şakın birbirlerine baktılar . “Korktunuzmu gemi aslanları !.. Ya kapıyı açıp atlarsınız yada hep beraber ölürüz karar sizin kararınızı verin” dedim.
Adamlardan biri”şakamı yaptığımızı sanıyorsun ihtiyar ! ” diyerek silahı tavana doğru iki el ateş etti. Ben daha da gaza bastım. “Oraya değil bana,bana ateş et” dedim. Artık yolda araçlar arasında öyle zigzaklar çiziyordum ki arabalar korkuyla sağa sola kaçışıyorlardı. Bazı araç şöförleride eleriyle ne yapıyorsun diye bağırıyorlardı.
“Hadi vurun beni hadi” adam bir el daha ateş etti ve “Bak ihtiyar bunak dördüncü kurşun ya sana yada yanındakine “ dedi. “Hadi basın tetiğe,birimizden biri öldüğünde diğerimizin yaşamasına zaten gerek yok,biz yaşayacağımız kadar yaşamışız” dedim,gazı sonuna kadar kökledim.
Hiçbir zaman 80-90 km yi geçmeyen ben şu anda 120 nin üstünde gidiyordum. Adamlar kısa bir müddet bir birlerine baktılar sonrada “Tamam amca tamam ,biz hata yaptık kusura kalma dur da inelim” dediler. “ Kusura kalma amca, biz hata yaptık ha!.. Beni iyi dinleyin, eğer bu hızla beni sinirlendirmeye devam ederseniz zaten direksiyona zor hakim oluyorum gerisini siz tahmin edin, inecekseniz kapıdan atlıyacaksınız bunun başka yolu yok” dedim. “Çıldırdınmı amca bu hızla giden arabadanmı atlıyacağız?” “Ne sandınız ki ,bu hızla giden arabada şöfürü vurmaya korkmuyorsunuz da arabadan atlamayamı korkuyorsunuz, hadi karar verin artık” dedim. Bir müddet yol aldık. Rampayı son hızla çıktıktan sonra tam düzliyeceğimiz yerde Jandarma ekiplerinin yolu kestiğini gördüm. Yola barikat kurmuşlar yolada lastik patlatıcı alet,kapan koymuşlardı. “Durun ,durun!” diye işaret etmelerine rağmen o hızla nasıl durayım,fren yapmama rağmen hızla lastik patlatıcının üzerinden geçtim ve araba cantlarda takur tukur gitmeye başladı. Lastikler patlayınca direksiyon çok ağırlaştı,ben sadece direksiyonu düz tutmaya çalışıyor aynı zamanda da frene basıyordum ama direksiyona hakim olabilmemde imkansızlanmıştı.
Gözlerimi açtığımda hastane odasındaydım. Eşimi sordum,yanındaki yatakta dediler başımı çevirdiğimde eşimin ayağının ve başının sarılı olduğunu gördüm, şaşkınlık ve korku ile karışık tebessüm ediyordu. Meğer arabamızın dört lastiğinin patlamasından sonra biz fazla gidememişiz, ben herhalde gayri ihtiyari tüm gücümle frene basmışımki lastiklerinde patlak olması nedeniyle takla atıp yol kenarındaki ağaca dayanıp kalmışız. Adamların araba içinde ki silahı ateşlemelerinden birinde bir mermi bizim hanımın sol bacağına isabet etmiş,hanımda bana belli etmemeye çalışmış. Benim sağ elim kırılmış,başıma on iki dikiş atmışlar. Hanımımın ise alnına sekiz dikiş atılmış, kurşunun girdiği bacağı ile sağ eli kırılmış,buna şükür. İki soyguncu da ağır yaralıymışlar.
Olay aydınlandı. O hızla giderken bizden kaçan arabalardakiler telefonla Jandarmaya haber vermişler.Arabam sigortalıydı da maddi zararımız pek olmadı ama hanımın bacağına isabet eden o mermi hanımı baston kullanmaya mahküm etti. İyilik yapalım derken neredeyse hayatımızdan oluyorduk.Arkada oturan adamla kadına dikiz aynasından babacan bir tavırla gülümseyerek “İşte durum bu,bundan dolayı sizi o yağmur altında kontrolden geçirdim.O olaydan sonra hanımla bir karara varmıştık; çok iyi tanıdıklarımızın dışında hiç kimseyi arabaya almıyacaktık ama hanım sizi görünce dayanamadı” dedi.”Sen üzülme amca öyle yapmakta haklıymışsın,rahat ol” dedi arkada oturan adam.
Şehre doğru yol alırken hava artık iyiden iyiye kararmış,yağmurda tek tük atıştırıyordu.


Kamil ERBİL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KIRDIĞIN YERDEN KIRILIRSIN.

USTAM,YARIM EKMEK İÇİ KÖFTEDE BANA !..

RAHAT UYU YAVRUM