EVLATLIK
EVLATLIK
Bir zamanlar küçük bir kasabada, sevgi dolu bir aile, evlat edinmek için uzun bir süre beklemişti. Nihayet, bir gün bir yetimhaneden beş yaşındaki Hakan’ı evlat edinme fırsatı buldular. Hakan, yaşına göre pek çok travma yaşamış, ailesinin yokluğunda hayatta kalmaya çalışmış bir çocuktu. İlk başta, sevgi dolu yeni ailesinin sıcaklığı ona çok iyi gelmişti.
Hakan’ın yeni ailesi, ona her türlü ilgi ve şefkatle yaklaşmaya çalıştı. Ancak zamanla, Hakan'ın içinde taşıdığı hüzün ve boşluk, davranışlarına yansımaya başladı. Okula başladıktan sonra, sınıf arkadaşlarına karşı agresif tutumlar sergilemeye başladı. Küçük yaştaki bir çocuk için, yaşadığı duygusal zorlukları ifade etmek zordu; bu nedenle, agresyonunu dışa vurmanın bir yolunu bulmuştu.
Anne ve babası, Hakan'ın bu tavırlarını anlamaya çalıştı. Onun için bir terapist tutmayı düşündüler, fakat Hakan, büyük bir dirençle terapi seanslarına katılmayı reddetti. “Kimse beni sevmez,” dediğinde, gündelik yaşamlarında bu cümle, onların kalplerine bıçak gibi saplanıyordu. Ebeveynleri ona her türlü sevgiyi sunmaya çalışırken, Hakan’ın içindeki derin acı dinmezdi.
Zamanla, Hakan’ın çocukluğu geçti ve genç bir adama dönüştü. Agresyonu, sadece fiziksel değil, aynı zamanda sözlü şiddet ve arkadaşlarına karşı kötü davranışlar şeklinde de kendini göstermeye başladı. Bir gün, sınıf arkadaşlarından birine şiddet uyguladıktan sonra okuldan atıldı. Hakan içindeki öfkeyle baş etmeyi öğrenememişti ve bu durum onun hayatını daha da zorlaştırıyordu.
Ailesi, oğullarının yaşadığı bu içsel çatışmayı çözmek için çabalıyor, ama ne yapacaklarını bilemiyorlardı. "Biz seni seviyoruz, ama bu davranışların doğru değil," dediler. Ancak Hakan, bu sevginin yeterli olmadığını düşündü. Bir akşam, ailesiyle çok ciddi bir tartışma yaşadı. “Benimle anlamaya çalışmıyorsunuz! Sadece dans eden bir kukla gibi siz ne isterseniz onu yapıyorum!” dedi. Bu sözler, ailesinin kalbini parçalayarak derin bir sanki yarası açtı.
Zamanla, Hakan yalnızlaşmaya başladı. Arkadaşları onu terk etti, aile içindeki iletişimi giderek azaldı. Sonunda Hakan, kendi kendine çözüm aramaya koyuldu ve bu süreçte yanlış arkadaşlıklar edindi. Kimseye güvenmemeye başladı ve içinde taşıdığı öfke, kendine zarar verecek kadar büyüdü.
Bir gün, Hakan'ın evinin kapısını çaldı. Karşısında, gözleri her zamankinden daha canlı bir halde duran eski bir arkadaş vardı. Arkadaşı, onu affetmiş gibi görünüyordu. Hakan, bu beklenmedik ziyareti ve arkadaşlığın yeniden doğmasının hayatını değiştirebileceğini düşündü. Bunu başarmak için ne gerekiyordu? Hakan, geçmişine dönerek bu zor zamanların üstesinden gelmeyi öğrenmeliydi.
Arkadaşının yardımıyla, sonunda yardım almayı kabul etti. Terapistler, onun içsel savaşını anlamaya çalıştı ve Hakan, duygularını yönetme yollarını keşfetti. Sevgi dolu ailesi ve güven dolu arkadaşlarıyla, Hakan geçmişin gölgelerinden kurtulmayı başardı. Agresyonu yavaşça içsel huzura dönüştü ve sevgi dolu bir insan haline geldi.
Hayatın zorluklarını aşmak zor olsa da, Hakan’ın ve ailesinin hikayesi şunu gösterdi: Sevgi ve anlayış, en karanlık dönemlerde bile insanı hayata bağlayabilir. Hakan, yavaşça içindeki boşluğu doldurarak, sonunda hem kendini hem de sevdiklerini anlamayı başardı.
Kamil Erbil
Yorumlar
Yorum Gönder