Zamanla Unutmadan
Zamanla
Unutmadan
İstanbul
Üniversitesi’nin taş duvarları arasında geçen yıllar… Genç bir hukuk hocası
olan Kemal, derslerde sadece kitaplardan değil, hayattan da konuşurdu. Onu
dinleyen öğrenciler arasında dikkat çeken bir isim vardı: Cemile. Sessiz ama derin
bakışlı, sorularıyla sınıfın havasını değiştiren bir öğrenci.
Bir gün,
dersten sonra Cemile sordu:
“Hocam, adalet bazen neden bu kadar gecikir?”
Kemal cevap verdi: “Adalet bazen insanlardan değil, sistemlerden kaçar. Ama onu
kovalamak bizim görevimiz.”
Yıllar
geçti. Cemile kaymakam oldu, Kemal ise üniversiteden ayrılıp serbest avukatlık
yaptı. Her biri kendi yolunda yürüdü. Cemile, doğudaki ilk görevinde, kışın
kapanan yolları açtırarak yaşlı bir kadını hastaneye ulaştırdı. İnsan olmanın,
sadece makamla değil, vicdanla mümkün olduğunu hatırladı. Günlüğüne şöyle
yazdı:
“Bana ‘öğretmen misin?’ diye soran bir çocuk, ‘En çok insan ol,’ dedi.”
Yıllar sonra
bir kamu buluşmasında yolları tekrar kesişti. Kemal kalabalıkta tanıdık bir ses
duydu:
“Hocam?”
Döndüğünde karşısında Cemile duruyordu. Gözlerinde o eski ışıltı…
Birlikte
yemek yediler. Geçmişi andılar, bugünü konuştular. Cemile içtenlikle söyledi:
“Sizden sadece ders değil, duruş öğrendim.”
Kemal ise gülümsedi: “Sen de bana yeniden umut verdin.”
Görüşmek üzere
sözleştiler. Ayrılırken artık biliyorlardı:
Hayat, insanı savurabilir… ama bazı karşılaşmalar geç kalmaz; sadece tam
vaktinde gelir.
Ve insanın
yolunu değiştiren şey ne haritalardır, ne de kader,birbirine dokunmuş iki
yüreğin zamanla unutmadan büyüyen sessiz selamıdır.
Kamil Erbil
 
Yorumlar
Yorum Gönder