Sabahın İlk Işığı ve Simit Kokusu
Sabahın İlk Işığı ve Simit Kokusu
Sabahın erken saatleri, şehir henüz uyanmamışken, simitçi Selim için mesai başlar. Gecenin laciverdi, şafağın pembe ve turuncu tonlarıyla karıştığı o saatlerde, Selim'in küçük adımları sokakları arşınlamaya başlar. Elinde henüz sıcaklığını koruyan simit tahtasıyla, okul önlerine, işlek caddelere doğru yol alır. Yüzünde, yaşına göre olgun bir ifade vardır. O, yaşıtları gibi oyun oynamak yerine, ailesine destek olmak için çalışmaktadır.
Selim'in hikayesi, pek çok çocuğun hikayesiyle benzerdir. Maddi sıkıntılar, onu erken yaşta hayatla tanıştırmıştır. Babası hastadır, annesi evde küçük bir terzilik işiyle uğraşmaktadır. Bu zorluklar, Selim'i üzmek yerine, onu daha da güçlendirmiştir. Sırtındaki yük, onun omuzlarını bükmek yerine, ona azim ve kararlılık aşılamıştır.
Simit satmak, göründüğü kadar kolay bir iş değildir. Soğuk, sıcak, yağmur, kar dinlemeden, her mevsim sokaklardadır Selim. Bazen eli titrer soğuktan, bazen alnından terler akar sıcaktan. Ama o hiçbir zaman şikayet etmez. Çünkü bilir ki, her sattığı simit, ailesinin sofrasına ekmek, babasının ilacına bir katkı demektir. O, simitleri satarken sadece para kazanmaz, aynı zamanda hayata dair dersler de alır. İnsanların yüz ifadelerinden, bakışlarından, ses tonlarından pek çok şey öğrenir. Bazı insanlar güler yüzle yaklaşır, bazıları ise onu görmezden gelir. Selim, her şeye rağmen tebessüm etmeye devam eder. Çünkü o, yüzündeki tebessümün, içindeki umudu yansıttığını bilir.
Simit satmak, Selim için bir yandan da bir sosyal etkinlik gibidir. Okul yolundaki arkadaşları onu görür, selamlaşırlar. Bazıları simit alır, bazıları "kolay gelsin" der. Öğretmenleri de onun bu azmine hayrandır. Selim, derslerinde de başarılı bir öğrencidir. Her ne kadar yorgun olsa da, okuluna gitmeyi, derslerine çalışmayı ihmal etmez. Çünkü o, eğitimin hayatını değiştirecek tek şey olduğunu bilir.
Selim, simitlerini satarken hayaller kurar. En büyük hayali, babasının iyileşmesi ve ailesinin rahat bir hayata kavuşmasıdır. Kendisi için ise, iyi bir eğitim alıp, gelecekte faydalı bir insan olmaktır. Belki de bir gün, kendi işini kuracaktır. Kim bilir, belki de bir fırın açacak ve kendi simitlerini üretecektir.
Güneş yükseldikçe, Selim'in simit tahtası yavaş yavaş boşalır. Son simitini de sattıktan sonra, cebindeki paraları sayar. Her bir kuruşun değerini bilir. O parayla, ailesi için alışveriş yapar, babasının ilacını alır. Kalan parayı ise, kumbarasına atar. O kumbara, Selim'in geleceğe dair umutlarının simgesidir.
Selim, akşam eve döndüğünde yorgun ama mutludur. Annesine sarılır, babasının elini öper. O yorgunluk, o fedakârlık, sevgi dolu bir ailenin mutluluğuyla taçlanır. Selim, sıradan bir simitçi değildir. O, zorluklara karşı duran, azimli, fedakar ve umut dolu bir çocuktur. Onun hikayesi, bize hayatın sadece şanslı olanlara gülmediğini, aynı zamanda mücadele edenlere de kapılarını açtığını gösterir.
Selim, her sabahın ilk ışığıyla birlikte sadece simit satmakla kalmaz, aynı zamanda umut da dağıtır. O, küçücük bedeniyle, büyük bir sorumluluğu omuzlamış, hayata karşı dik durmayı başarmış bir kahramandır. Onun hikayesi, bize hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını, yeter ki azimle, kararlılıkla ve sevgiyle yolumuza devam edelim, anlatır.
Kamil Erbil
Yorumlar
Yorum Gönder