Tadı Kalmadı Eşimi kaybettikten sonra, kalabalık ev birden sessizliğe büründü. Üç çocuğumuz vardı. Biri oğlan, ikisi kız. Hep birlikte aynı apartmanda yaşıyorduk; dört dairelik küçük bir yuva. Bu düzen eşimin fikriydi. “Yaşlanınca herkes birbirine yakın olsun,” demişti. Ben ise hep mesafeyi savundum. “Fazla yakınlık fazla kırgınlık getirir,” dedim ama dinlemedi. Evin içi kadar inadı da büyüktü. En alt kata biz yerleştik, üst katlara yaş sırasına göre çocuklar. Eşim gidince o düzen de dağıldı. Torunların neşesi bile dolduramadı evin boşluğunu. Varlığım, malım mülküm vardı ama içim bomboştu. Bazen fabrikaya gidip işler nasıl gidiyor diye bakıyordum. Yüzde elliden fazla hisse hâlâ benimdi ama idareyi çocuklara bırakmıştım. Onlar da ara sıra yoklamaya gelir, bazen de konuyu dağıtmak ister gibi şöyle derlerdi: “Baba, şu hisseleri artık devretsen… Sonuçta bir gün bizim olacak.”Gülümserdim. Ölmeden önce mal paylaşımı isteyen evlatlarıma baktıkça, içimde hafif bir sızı olurdu...
KAYBOLMUŞLAR Ne zaman yola çıktık, ne kadar süredir bu sonsuz boşlukta sürükleniyoruz, tam olarak bilmiyoruz. Ana bilgisayarın kayıtları olmasa, geçmişimize dair hiçbir şey hatırlayamayacağız. Ben diyeyim dört yüz yıl, siz deyin beş yüz... Zaman artık sadece veri dosyalarında yazan rakamlardan ibaret. Bir zamanlar Dünya’da, farklı milletlerin ortak kararıyla büyük bir uzay yolculuğu başlatıldı. Amerika, Rusya, Çin, Almanya, İngiltere, Kanada ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ülkeler, uzun yıllar süren ortak çalışmalarla dev bir uzay gemisi inşa etti. Amaç, başka gezegenlerde yaşam olup olmadığını araştırmak ve eğer mümkünse insanlık için yeni bir yuva bulmaktı. Binlerce başvuru arasından seçilen yolcular; genetik hastalığı olmayan, üreme yeteneğine sahip, sağlıklı ve yüksek zekâlı kadın ve erkeklerden oluşan çiftlerdi. Her biri uzun eğitimlerden geçirildi. Aralarında bilim insanları, doktorlar, mühendisler, bilgisayar uzmanları, arkeologlar ve genetikçiler vardı. İnsanlığın k...
Doktor Dedemin hayat hikayesi beni her zaman etkilemiştir. Onun azimli ve çalışkan yapısı, aileye olan bağlılığı ve sevgisi her daim örnek alınacak bir davranış biçimiydi. Babamın da dedeme olan hayranlığı ve saygısı her fırsatta dile getirilirdi. Bu aile geleneği, benim de yaşamımı şekillendirdi ve bana güç ve motivasyon verdi. Babamın ani vefatıyla hayatımın yönü değişti. Ancak dedem ve halamın desteğiyle ayakta kalmayı başardım. Onların sevgisi ve destekleriyle üniversiteyi bitirip tıp fakültesine girmek benim için büyük bir başarıydı. Çalışkanlık ve azim sayesinde uzmanlık sınavını kazanıp genel cerrah olarak işe başladım. Mesleğimdeki her başarıda dedemin ve ailemin desteğini hissediyorum. Onların bana aşıladığı değerler, her zorluğun üstesinden gelmemi sağlıyor. Her hasta ile ilgilenirken, onlara sevgi ve şefkatle yaklaşmamın temelinde ailemin öğrettikleri yatıyor. Bu nedenle her tedavi sürecinde hasta ile sadece tıbbi ilişki değil, aynı zamanda insan ilişkisi kurmaya...
Yorumlar
Yorum Gönder