SADAKAT...

 Eşimize "seni o kadar çok seviyorum ki,senin için canımı bile seve seve veririm." derken tabiki samimiydik. Bu sözümüzü tutacağımız gün geldiğinde acaba gerçekten de onun için her fedakarlığı yaparmıyız? Eşim akciğerinden ameliyat olduktan sonra yüksek tansiyon nedeniyle ölmüş ,hayata geç döndüğünden her şeyi unutup yeni doğan çocuktan farkı kalmamıştı. Her günüm,diğer hasta yakınları gibi yoğun bakım ünitesinin kapısının hemen yanındaki hasta yakınlarının beklediği bekleme odasında geçiyordu. Gözlerimiz kapıda, kulağımız gelecek sesteydi. Her hasta geldiğinde hasta yakının soluklanacağı,sonrada hastasının yattığı sürece bekleyeceği yer burasıydı. Burada hasta yakınları arasında öyle dostluklar kuruluyordu ki,kimi zaman bu dostluklar hayat boyu devam ediyordu. Ameliyata giren her hastanın yakınına yoğun bakımın önünde,hasta yakınlarının bekleme odasında beklemesi söylenirdi. Bir gün yoğun bakımın önünde bağırış,çığrış derken bekleme odasında bekleyen hasta yakınları olarak dışarı çıktık. Otuz beş yaşlarında bir kadın üstü başı dağınık , ayakkabılarının biri ayağında diğeri yerde çırpınıyordu. Etrafındakilerde kadını sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Bir görevli kadını sakinleştirmek için iğne yaptı. Kadın biraz sakinleşince bekleme odasına alındı. Bir müddet sonra kadın sakinleşince yakını kadının neden bu durumda olduğunu anlattı: Kadın ve eşi birlikte bir ticarethane işletiyorlarmış. İki de ilkokula giden çocukları varmış.Akşam davetteymişler. Adam yemek esnasında birden yere düşüyor. Acilen hastaneye kaldırılıyor. Yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması teşhisi konuyor. Acilen buraya kaldırılıyor. Aldığımız bilgilere göre adam çok ciddi beyin ameliyatı geçiriyor. Adam beyin servisinde yatıyor ama kendinde değilmiş. Karısı ise bekleme odasında ne yiyor ne içiyor. İki gözü iki çeşme durmadan ağlıyor. Bu arada adamın Ankara daki devlet dairesinde memur olan oğlan kardeşi izin alıp geliyor. Burada acılar hep aynı olduğundan çok çabuk arkadaşlıklar kendiliğinde kuruluveriyor. İşte bu kişiyle de ortak acılar bizleri kaynaştırdı. Başka kimseleri yokmuş iki oğlan kardeşlermiş. Mecburen izine ayrılıp gelmiş. Abisiyle yengesi severek evlenmişler. Hala bir birlerini çok seviyorlarmış. Zamanla kadın olanları kabullenmek zorunda kaldı. Sakinleşti ama hala zaman zaman gizli gizli ağlıyordu. Arada birde hem işleri için hemde çocuklarının yanına gidip geliyordu. Zamanla kadında bambaşka değişiklikler olmaya başladı. Kadın artık sanki olanlarla hiç ilgilenmiyor gibi davranıyordu. Kadının çocuklarını ziyarete gitmesinden sonra hasta eşinin yanına dönmesi arasındaki süre her defasında epey uzamaya başladı. Kadının hasta eşinin kardeşine "benim işim ve çocuklarım var. Onlarlada ilgilenmek zorundayım" dediğini duyduk. Bu arada benim eşimde uzun zaman sonra yavaş yavaş kendine gelmeye başladı.Uzun bir hastalık döneminden sonra taburcu olduk. Eşimin hastalığının tedavisine evde devam ediyorduk. Sekiz ay sonra eşimin aniden rahatsızlanması sonucu tekrar acilen hastaneye gittik. İşte bu sırada beyin ameliyatı geçiren abisinin yanında refakçı olarak kalan o arkadaşı hastane bahçesinde kitap okurken gördüm. Yanına gidip selam verdim. Hal hatır sorduktan sonra anlattı: yengesi birgün gelip "Ben artık abinizle uğraşamıyaçağım,benden bu kadar. Abine bakarsan bakarsın,bakmazsan sen de bırak git" demiş ve arkasına bakmadan gitmiş. Bu arada da işinden de olmuş. "Söylenecek bir şey yok,kader" dedi. Bir zamanlar hasta kocası için hayatını verecek olan kadın,hastalık uzayınca siz yolunuza biz yolumuz deyip gitmiş. Boşuna dememişler insan eti ağırdır diye.. Daha sonra duyduğuma göre adam vefat etmiş. Eşi cenazesine bile gelmemiş. Abisine refakatçılık yapmak için işinden olan arkadaşta cenaze defnedildikten sonra gitmiş. Kimse nereye gittiğini bilmiyormuş. Bu arada benim eşimde hayata döndükten sonra on sekiz ay daha yaşadı,vefat etti. Hastalık uzayınca annenin kızını,ablanın kardeşini,oğlun annesini nasıl terk ettiğine şahit oldum. Acı ama maalesef gerçek bunlar. Rabbim; yatırıp kapılara baktırmadan,aklımızı başımızdan almadan emanetini alsın... Amiiin... Kamil ERBİL 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AYAKKABI BOYACISI

Tadı Kalmadı

OTUR.. SIFIR...