TORUNUM

 


Bahçede uğraştıktan sonra epeyi yorulmuştular. Vakit ikindiyi geçmesine rağmen hava hala bunaltıcı sıcaktı.

-Epey yoruldun sana bir kahve yapayımı ?
-İyi olur hanım,iyi olur.
Yaşlı adam şöyle doğruldu ve çebinden mendilini çıkarıp terliyen yüzünü silerken aynı zamanda da denizden gelen serinliği yakalamıya çalışyordu.
-Bunaltıcı bir sıcak var bugün diye içinden geçirdi.
Bir müddet hiçbir şey yapmadan elindeki bel küreğine dayanarak etrafı seyre daldı.
-Kahven hazır, dedi karısı
-Geliyorum hayatım, diye cevap verdi yaşlı adam.
Yavaş yavaş elindeki bel küreği ile evinin ön kısmındaki kamelya’ya doğru yürüdü. Elindeki bel küreğini kamelya’nın kıyısında dayadı,mendiliyle terini silerek kamelya’da sekinin üstündeki mindere oturdu. Hanımıda hemen önündeki masaya yaşlı adam ve kendisi için hazırladığı kahve fincanlarını bıraktı.
-İyi olmuş kendinede yapmışın dedi yaşlı adam.
-Birlikte içeriz diye düşündüm dedi kadın.
Hem mis gibi kahvelerini içiyorlar hemde önlerinde uzanan denizi seyrediyorlardı.
-Bak sıcaktan bunalanlar nasıl kendini denize atmışlar.
-Öyle bey,hani utanmasam bende kendimi üstümdekilerle denize bırakıvereceğim.
-Sende böylece bırakıver madem kanedini hatun.
-Hadi canım sende bu yaştamı ?
-Ne varmış yaşında hayatım.
-Şaka yapıyorsun herhalde..
Yaşlı adam kahvesini yudumlarken bir yandanda gülmeye başladı.
-Gülersin ya, biraz daha genç olsam elbiselerimde dalardım ama bu yaşta bana gülerler.
-Hadi canım kim gülecekmiş,gülsem gülsem ben gülerim.
Yaşlı kadın yanında bulunan küçük minderi yaşlı adama doğru atacak gibi yaptı atmadı.
-Allah razı olsun hanım bu kahve iyi geldi,hani bayağıda yorulmuşum.
-Afiyet olsun bey..
Çok uzun zaman olmuştu buraya geleli. Bir zamanlar başlarından geçen olaylardan sonra adam ikinci eşiyle birlikte doğup büyüdüğü yerden uzaklaşmak,kendine yeni bir yaşam ortamı yaratmak için bu deniz kıyısında 5-6 dönümlük bahçe alıp etrafını tel örgüyle çevirip buraya da küçük ama sevimli bir ev yapıp bundan sonra kalan hayatlarını burada geçirmeye karar vermişlerdi. Evine yakın yerede bir boru çaktırarak bahçenin ihtiyacı olan suyu karşılıyorlardı.
Birkaç zeytin, elma,erik,kiraz,çeviz ağacı vardı. Kalan kısımda ise domatesten, kabağa, fasulyeden patlıcana kadar hertürlü sebzeyi ekiyorlar tüm yaz boyunca bunlarla uğraşıyorlardı.
-Ne kadar zaman oldu bey.
-Ne,ne kadar zaman oldu hanım?
-Görmiyeli ?
Yaşlı adam oturduğu yerden şöyle bir doğruldu altındaki ayaklarını değiştirdi ,yüzünü eşine doğru çevirdi, baktı baktı….
-Boş ver hanım,ne kadar zaman olursa olsun ben unuttum..
Hanımı bir şey söylemeden bir müddet kocasının yüzüne uzun uzun baktı sonra gözlerini denize kaydırdı ve derinden gelen fısıltı gibi bir sesle,
-Unuttum diyorsan unutmuşsundur, dedi.
Bir müddet konuşmadan denizi,denizde serinlemeye çalışan insanları seyrettiler.
-Selamünaleyküm !
Sesin geldiği tarafa baktıklarında az ileride elindeki kaskı ile genç bir adam dikiliyordu.
-Aleyküm selam evlat Aleyküm selam. Yaşlı adam yerinden kalkarak gence doğru yürüdü.
-Rahatsız ediyorum ama,
-Buyur evlat buyur ne rahatsız etmesi gel buyur buyur..
Yaşlı kadında onlara doğru gelmişti.
-Sabahtan beri motor üstünde geziyorum.Buradan geçerken sizi böyle dinlenirken görünce izniniz olursa bende biraz dinlenirim diye düşündüm..
-İyi düşünmüşün evlat iyi düşünmüşün.Gel şöyle kamelya’nın altına gel.
-Sağol dede,dede dedim ama ?
-Bu yaştan sonra bana başka ne denirki evlat tabi dede denir.
-Hoş geldin evladım dedi yaşlı kadın.
-Hoş bulduk nineciğim dedi delikanlı.
Delikanlı elindeki kask’ı masanın üstüne koyup yaşlıların karşısına edeplice oturdu.
-Nereden böyle evlat ?
-Canım sıkıldı da bu güzel Pazar günü bu sıcakta yapacak bir şey bulamadım, atladım motora dolaşıyorum.
-Nereden geliyorsun evlat ?
-Nereden geldiğimin ne önemi var dede,sabahtan çıktım şimdide dönüyorum.
-Motorda giderken motorun yaptığı rüzgar insana iyi gelir ama kendini korumasan sonra öyle bir çarparki..
-Öyle dede öyle,dedi genç.
-Bak oğlum madem sabahtan beri yoldasın karnın açtır senin dedi yaşlı kadın.
Genç bir an sessiz kalmayı tercih edince,
-Tabi açtır hanım hem delikanlıya hemde bize bir şeyler hazırlada birlikte atıştıralım dedi yaşlı adam.
-Zahmet olmasın dedi genç adam.
-Ne zahmetiymiş,şimdi hazırlarım dedi yaşlı kadın ve yavaş yavaş kalkıp eve girdi.
Bir müddet genç adamla yaşlı adam konuşmadan denizi ve bir birlerini seyrettiler.
-Dede,buradamı oturuyorsunuz
-Evet evlat burada oturuyoruz.
-Buradamı doğup büyüdünüz yoksa sonradan mı gelip buraya yerleştiniz ?
-Çok uzun bir hikaye bu evlat, biz aslında çok seneler önce senin gibi buraya epeyi uzak bir yerden geldik.Burayı satın alarak hanımımla birlikte ömrümüzün kalan kısmını huzur içinde burada geçirmeye karar verdik.
-İyi seçim yapmışınız dedi genç adam.
Bir müddet sessizlik oldu.
Yaşlı kadın evi kapısında elinde siniyle görününce genç delikanlı yerinde kalkıp yaşlı kadına yardım için elindeki siniyi almak için yürüdü.
Yaşlı kadın,
-Zahmet olacak evladım,bırak dediysede delikanlı
-Ne zahmeti nineciğim zahmetmi olurmuş asıl ben size zahmet veriyorum diyen genç adam siniyi alıp masaya koydu.
Kadın sininin içindekileri masaya bırakırken delikanlı,
-Hakikaten açıkmışım dedi..
-Senin bahanenle bizde yiyeceğiz ,sabahtan beri bahçede hanımla birlikte çalışıyoruz epeyi yorulmuşuz böylece dinlenirizde dedi yaşlı adam.
Delikanlı hem yemeğini yiyor hemde yaşlı adamla eşini seyrediyordu. Yaşlı adamla eşi de hem yemek yiyorlar hemde onun yemek yiyişini fark ettirmeden seyrediyorlardı.
-Çocuklarınız torunlarınız kimbilir burayı ve sizi ne kadar seviyorlardır dedi genç adam.
Yaşlı adamla karısı bir müddet birbirlerine baktılar baktılar…
-Pot kırdım galiba özür dilerim dedi delikanlı.
-Yok yok dedi yaşlı adam.
-Ne bileyim öyle içimden geliverdi de sordum,ama bellikli bu soru sizi üzdü dedi genç adam.
-Hayatın insana ne zaman nerede ne haızladığı hiç belli olmuyor. Bir bakıyorsun hayat öyle güzel akıp gidiyorki birde bakıyorsun ortada fındık kabuğunu doldurmıyacak bir şey için hayatın tuz buz olmuş.
-Üzüldüm, sizide üzdüm tekrar tekrar özürdilerim dedi genç adam.
-Yok evlat üzülmene gerek yok. Biz hanımla yıllardır üzülüyoruzda elimize ne geçti. Sadece yüzümüzde daha derin çizgilerle beyazlaşmış saçlar ve paramparça olmuş bir yürek.. Ama biz alıştık be evlat. Hayat insana öyle şeyler sunuyorki,insan baştan bunları kaldıramıyacağını zannetsede zaman içinde bunlara öyle alışıyorki o dertlerle yaşamasını becerebiliyor.
-Derdiniz büyük galiba dede.
-Ne sen sor ne ben söyliyeyim evlat.
Yemek bitmişti kadın sofrayı toplarken delikanlıda kadına yardım ediyordu. Delikanlı yaşlı kadının ısrarlarına rağmen siniyi t ekrar eve kadar götürdü.
-Sen gelmeden az öncede bizim hanım senin sorduğun soru gibi soruyu bana sormuştu. Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen ne hanım bu soruyu zaman zaman sormaktan bıktı nede ben onun bu sorusunu ustalıkla savuşturmaktan bıktım. Gerçi hanım benim onu ustalıkla savuşturduğumu bildiği halde her zaman sessiz kalmayı seçiyordu.
-Dede, çok derinde galiba eskiye dayanan bir şeyleri kıpırdattım,yüzeye çıkarıp istemediğiniz halde önünüze koydum.
-Yok be evlat.Galiba bende bazı şeyleri anlatma ihtiyacını duyuyordum galiba.
-Buna deşarj olma diyorlar.Hani insanın içinde biriktiripte kimseye anlatamadığı bir şeyleri olurda zamanla bu insana sıkıkntı verir de insan o içindekileri anlatınca boşalır,feralar işte öyle bir şey bu deşarj olma.
-Öyle evlat öyle.
-Kahveleri getirdim,sen içmişsindi ama delikanlıyı yalnız bırakmıyasın diye yinede yaptım dedi yaşlı kadın.
-İyi olmuş dedi yaşlı adam.
Bir müddet sessizlik oldu.
-Sağolsun,delikanlı zamanla küllenmiş hatıraları tekrar ortaya çıkardı.
-Tekrar tekrar özür dilerim dedi genç adam.
-Özür dilemene gerek yok evladım,üzülme belkide iyi oldu sorman.Madem sordun sıkılmazsan anlatayım dediğin gibi bende deşarj olurum belki ha.
-Sen bilirsin,siz üzülmezseniz ben iyi bir dinleyiciyimdir dinlerim, dedi delikanlı.
Yaşlı adam sedirin üzerine daha bir rahat oturdu. Elindeki taş tesbihini yavaş yavaş çekerek anlatmıya başladığında yaşlı kadında başındaki örtüsünü düzelterek onu dinlemeye başladı.
- Bundan seneler seneler önce benimde çocuklarım ve bir eşim vardı. Eşim zaman içinde rahatsızlandı ve kısa bir süre sonra vefat etti.
-Allah rahmet eylesin dedi genç adam.
Yaşlı adam yüzünü denize doğru çevirerek anlatmıya devam etti.
-O zaman halim vaktim yerindeydi. Çocuklarım benim bir dediğimi iki etmiyorlardı,etmiyorlardı ama bende onları her türlü maddi ve maneyi ihtiyaçlarını fazlasıyla gideriyordum. Bir müddet sonra ben evlenmeye karar verdim. Çocuklarımla bana eş aradık ve birlikte bulduk. Bulduk ama benim işlerim bir süre sonra ters gitmeye başladı. Ancak kendime yetiyordum. Çocuklara maddi destek olamıyordum. Hani varsada olamıyorsam neyse, yokki nereden olayım. Anca kendi giderlerimize yetişebiliyordum. Bu arada onlara göre, kasdi olarak maddi yardım yapmıyorum gerekçesiyle kızımı evden yanına alan oğlum bana psikolojik baskı yapmıya başladı. Derdimi bir türlü anlatamadım. Etrafa öyle bir anlatıldımki,sanki ben yeniden evlenince çocuklarımı karım için terk etmişim..Tek istekleri maddiyatdı. Konu komşu araya girdiysede kızım,oğlumun doldurmasıyla eve dönmedi.Bu arada oğlumun bir oğlu daha olmuştu. Torunumun olduğunu başkalarından öğrendim.Kızım oğlumun yanında iken evlendi.Çeyizini istedi verdim. Kızımın düğün davetiyesini posta kutumda bulduğumda üstünde “Babacığım seni düğünüme bekliyorum” ibaresi vardı. Düğüne beni istiyorlar ama eşimi istemiyorlar. Eşim her ne kadar sen git bey ben gitmesemde olur dediysede eşimin istenmediği yerde benim ne işim olurdu gitmedim. Zaman içinde bu olaylar o kadar dokunduki artık oralar bana dar gemliye başladı. Hanımla uzun uzun konuştuk ve evimizi satarak başka yerde yeni bir hayata başlamaya karar verdik.
-Derdin büyükmüş ded
-Öyle evlat.. O gün bu gün yaklaşık 20 seneye yakın oldu ne damadımı tanıyorum nede oğlumun sonradan olan oğlunu tanıyorum. Oğlumun ilk oğlu ise ben son gördüğümde ilköğretim okulu 3 üncü sınıfa idi. Bu gün karşılaşsam tanımam belki.
Delikanlı anlatılanları öyle can kulağı ile dinliyordu. Başını çevirip yaşlı kadına baktığında yaşlı kadının ağladığını gördü.
-İşte bu kadıncağız onların anneleri değil ama ne zaman onlardan bahsedilse özledim diye hep ağlar. Bazı geceler gizli gizli ağlarken buluyorum.
-Ne yapayım bey, ilk torun babaanne babaanne diye fırfır dönerdi garibim etrafımda, bari onu koparmasalardı bizden ama, hayırlısı olsun..
-Öyle dedi yaşlı adam. Zavallım onu unutamıyor. Eeeee .. bizimde kaderimiz böyleymiş ne yapalım. Bu iki yalnız insanın, tüm geride bıraktıklarını içlerine gömerek doğdukları ve büyüdükleri yerlerden uzaklarda yeniden yeni bir yaşam kurması kaderlerinde varmış.. Her şeyin hayırlısı..
-Öyle,her şeyin hayırlısı dedi genç adam.
Uzun bir müddet sessizlik oldu..
-Yolcu yolunda gerek ,havada kararmıya başladı fazla karanlığa kalmadan izninizle ben artık ayrılmak istiyorum dedi genç adam.
-Sen bilirsin dedi yaşlı adam..
Hep birlikte kalktılar,delikanlının moturunu bıraktığı yere doğru yürüdüler. Motorun yanına geldiklerinde,
-Ben kaskımı masada unutmuşum alıp geleyim dedi.
Hızlı adımlarla masaya doğru gitti.Bir müddet sonra kaskı elinde döndü.
-İstemiyerek de olsa sizi üzdüm. Tanımadığınız halde bana kapılarınızı,kalbiniz açtınız. Yedim içtim,hakkınızı helal edermisiniz ?
-Helal olsun be oğlum helal olsun o ne demek tabiî ki helal olsun..
Delikanlı moturunu çalıştırıp yaşlıların yanına geldi,
-Dedeciğim,nineciğim kabul ederseniz ben sizlerin ellerinizi o hiç görmediğiniz torunuzun olarak öpmek istiyorum..
-Ne demek evlat sende bizim bir evladımızsın artık.Herzaman bu kapı sana açık istediğin zaman buraya gelebilirsin.Bilki burada bir dedenle bir ninen var artık.
Delikanlı hem yaşlı adamın hemde yaşlı kadının ellerini öptü,boyunlarına sarıldı . Delikanlı moturuna binmeden yaşlılara son bir kez daha baktığında,akşamın alaca karanlığında bu iki yaşlı insanın göz pınarlarından akan yaşları gördü.
Delikanlı kaskını başına geçirdikten sonra moturuna bindi .Yavaş yavaş uzaklaşırken arkasına dönüp baktığında iki yaşlı insanın ona el salladıklarını gördü.
-Az kalsın benimde ağladımı göreceklerdi dedi.
Yaşlı adamla karısı kamelya ya geldiklerinde su sürahisinin altında bir zarf gördüler.
-Tüh genç adam bunu unutmuş dedi yaşlı kadın.
-Ver bakalım hanım neymiş o.
Yaşlı adam zarfı eline aldığında zarfın üzerindeki “Dedeciğime ve babaanneciğime”
Yazısını okudu.
-Gel otur bakalım hanım gel otur.Bunu unutmamış,bırakmış..
Yaşlı adam yavaş yavaş zarfı açtı.
-Ne yazıyor bey..
Adam bir müddet yazıyı içinden okudu ve gözlerinde sel gibi yaşlar akmıya başladı..
-Okusana bey ne yazıyor..
-Dinle hanım;

Sevgili dedeciğim ve babaanneciğim,
Lütfen size böyle hitap etmeme izin verin. Ben sizin oğlunuzun görmediğiniz torununuzum. Sizi uzun zamandır uzaktan izledik. İzledik derken abimle izledik. Ben sizinle oturup konuşurken abimde uzaktan bizi izliyordu.Sizin yanınıza gelmeye cesaret edemedi.
Bu benim sizi ilk görüşüm olmasına rağmen sizi çok ama çok sevdim. Umarım sizde beni sevmişinizdir.
Hoşça kalın.
Torununuz


Kamil ERBİL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KIRDIĞIN YERDEN KIRILIRSIN.

USTAM,YARIM EKMEK İÇİ KÖFTEDE BANA !..

RAHAT UYU YAVRUM