RAHAT UYU YAVRUM

 

Gece müthiş bir ayaz vardı. Hızlı adımlarla bata çıka karların üzerinde hızlı hızlı yürümeye çalışıyordu.

Çok soğuk diye mırıldandı.

Bir müddet sonra şehrin kenar mahallerindeki kerpiç evin önünde durup kapıyı çaldı. Bir müddet sonra içeriden uykulu bir ses

Kim o?

Benim abla..

Kadın kapıyı araladı,gelen kızkardeşinin kocasıydı.

Abla doğum başladı.

Kadın

Bekle geliyorum dedi ,içeri girdi.

Bir müddet sonra giyinmiş halde geri geldi

Hadi gidelim.

Birlikte donmuş karların üzerinde hızlı hızlı yürüyüp sokağı döndüler.

 

Adamın eşi üçüncü çocuğuna hamileydi. Kadın doğuma  kısa bir süre kala hamile iken çok şiddeli grip hastalığına yakalanmıştı.

 

Kim o?

Ebe hanım biziz. Kardeşimin doğumu başladı da seni almaya geldik.

Ebe hanım giyinip alet çantasını da alıp hep birlikte hızlı hızlı yürümeye başladılar.

Eve vardıklarında kapıda kızın babası bekliyordu.

bir şey oldu mu baba?

Hoş geldiniz.Yok oğlum annen karının yanında. Hadi içeri girin.

 

Ebe hanım odaya girdığin de artık doğum başlamıştı.

 

Sabah ezanı okunuyordu ki ebe hanım odadan başını uzatıp dışarıda bekleyen adama:

Gözün aydın nur topu gibi bir kızın oldu.

Allah razı olsun ebe hanım,sağolun. Görebilirmiyim?

Bekle,acele etme hazırlanalım ondan sonra

Tamam ebe hanım.

 

Bir kız çocuğu  olmuştu. Artık iki kızı bir oğlu vardı. Anne babası dünürleriyle konuşmadıklarından cocuklarıyla da küsmüşler konuşmuyorlardı. Buna rağmen hemen yakındaki arkadaşının işyerine gidip bir kızı olduğunu söylediğinde babası soğuk birsesle

Hayırlı olsun. Analı babalı büyüsün deyip telefonu kapamıştı.

 

Doğumdan bir hafta so nra yeni doğan aniden ateşlendi. Çocuk doktoruna gittiklerinde çocuğun ateşi 41 derece idi. Hemen bir iğne yapıldı. Aynı zamanda da çıplak olan çocuğun vucuduna ıslatılan tülbenti sarıyorlardı. Çocuğun ateşi 38 e kadar düştü. Uzun süren muayen sonunda acı gerçeği öğrendiler.

Çocuğun kalbinde üfürüm varmış. Yani kalbi delikmiş.buna nede ise doğumdan önce annenin ağır bir grip geçirmesi olabilirmiş. Anne ve baba çaresizce doktorun yüzüne bakakaldılar.

Bakın bu delik büyüdükçe kapanma olasılığı çok yüksek. Bir müddet böyle idare edip yakın takip edeceğiz.

 

Reçetelerini alıp evlerine döndüler.

 Çocuk sıksık hastalanıyordu. Doktoru,çocuğun daha iyi tedavi edilebilmesi için tıp fakültesine götürmelerini söyledi.

Çocuğu yine hastalığının arttığı bir gün Bursa Tıp Fakültesi hastanesine götürdüler. Acilden giriş yapıldıktan sonra doktorun muayenesinden sonra çocuğun yatırılmasına karar verildi. Servise çıkarılan çocuk ve annesinin yatımı yapıldı.

İlk olarak serum verilecekti ama damar yolu bulunamıyordu. Zar zor çocuğun başından damar yolu açıldı,serum bağlandı. Aynı zamanda da oksijen veriliyordu. Baştan yolu açıldığından çocuk için önden açılma giysiler gerekiyordu. Reçete ve ihtiyaç listesini alan baba,

Hatun ben şunları temin edeyim geleyim..

Para bey?

Se n merak etme hazırlıklı geldim.

Hadi madem bey, allah yardımcımız olsun.

Amin...

 

Baba devlet memuru olduğundan tedavi için gerekli tibbi malzeme ve ilaçları parasıyla alacak,hasta taburcu olduktan sonra eldeki alınan malzeme ve ilaçların faturalarının ibrası ile ödeme yaplıyordu. Ama belli bir kısmı hasta sahibi tarafından ödeniyordu.

İlaçları,serumları ve eşyaları teslim etti.

Sen bekleme istersen?

Olur mu biraz daha aşağıda bekleyeceğim. Ben sık sık geleceğim. İhtiyaçları karşılayacağım sen hiç merak etme.

Tamam bey...

Akşam ezanı okunurken adan tekrar servise çıktı. Her hangi bir şey var mı diye sordu.

Şimdilik yok bey...

Hanım eğer ben yokken reçete verilirse çıkış kapısının karşısındaki şu eczaneyle konuştum.alabileceksin. ben hergün veya gün aşırı geleceğim . Gelincede borcu ödeyeceğim.

Tamam bey...

Eczanenin ismi burada yazıyor. Bu kağıdı göster yardımcı olacaklar. Hadi artık ben gideyim hanım. Yine geleceğim.

Tamam bey hayırlı yolculuk .

Sağol canım sağol. Rabbim yardımcımız olsun

Amiiin..

Amiiin..

 

 

Müdürü  ne zaman lazım olsa izin veriyordu. İzin vermekten başka maddi yardımda da bulunuyordu .

Her hastaneye gidişinde. Bir reçete onu bekliyordu. Serumda dahil her şey reçeteye yazılıp eczaneden alınıyordu.

 

Uzun bir tedavi sürecindeydiler. Ne zaman. hastaneye görmeye ve ihtiyaçlarını karşılamaya gitse içi  buruk olarak dönüyordu. Hanımının da morali sıfırdı. Her gidişinde,nasıl durum diye sorduğunda eşinin,allaha kaldı inşallah.inşallah düzelecek sözüyle karşılaşıyordu.

Bu zor günlerde ne kendi tarafından nede eşinin tarafından maddi ve manevi hiçbir destek yoktu. Arkadaşlarından ve müdüründen alıyor aybaşında da ödeyip tekrar alıyordu.

Her iki dünür birbirleriyle küstüler. Bu küslük onlara da yansıyordu. Hastaneye ziyarete bile gitmiyorlardı .

Bir gün gittiğinde yine reçeteyi veren eşi

O eczaneden borç ilaç aldım haberin olsun. Allh razı olsun verdiler. Eşim gelince ödeyecek dedim verdiler.

Tamam hatun hallederim.

Deryip elindeki reçete ile aynı eczaneye gitti. Eşinin borcunu ödedikten sonra eline birşey kalmadı. Ama reçetedeki ilaç larıda alması lazım!

Şu reçeteyide yaparmısınız? dedi.

İlaçlar hazırlanırken korkuyla ilaç ve serumlar konduğu iki Karton kutuya bakıyordu.

Rabbim senden başka kimsem yok sen yardım etmezsen kim bize yardım eder diye mırıldandı.

Bir şeymi dediniz?

Yok eczacı bey kendi kendime mırıldandım o kadar.

 

İlaçlar önüne konduğun da,

Eczac ı bey,ben bu kadar hazırlıklı gelemedim. Ama bunlarıda almam lazım. Bakın bu benım kimliğim,bu ehliyetim buda memuriyet kimlik kartım. Bunlar sizde kalsın ben bir gün sonra gene geleceğim o zaman ödeyeyim,bu nlarıda almam lazım ne dersiniz?

 

Eczacı,

Bak kardeş kimliğini,ehlihetini ve memur kimliğini sok cebine . Sen borcun üstüne yatacak birine benzemiyorsun. Al bunları eşine götür ver. Getirirsen getirirsin canın sağ olsun sen çocuğunun tedavisini yaptır. Hadi allah yavruya şifa versin. Size de dayanma gücü versin İnşallah.

 

Bir seferinde çocuğunun ilaçlarını alabilmek için eşinin küpesinin tekini satmıştı.

Yine bir seferinde de babası arabasına akü almak için Bursa ya gidecekti babasının arabasıyla fakülteye gitmişlerdi. Doktor yine reçete yazmıştı. Aşağıya babasının yanına inip,

Baba çocuğu yine yatırdılar. Buda reçete, bana varsa biraz para verirmisin dediğinde babası

Akü alacaktım gitti benim akü parası deyip oflaya puflaya vermişti. Almak zorundaydı, aldı.

 Daha torunlarını görmek istememişlerdi,görmemişlerdi.

 

Adam iki kutu dolusu ilac ı alıp giderken göz yaşlarına hakim olamıyordu.

Bir bu eczacıyı düşünüyor birde kendi ve eşinin ailesini düşünüyordu.

Eşi  görmesin diye  göz yaşlarını sildikten,yüzünü yıkadıktan sonra eşinin yanına çıktı.

 

.

Ne yaptın?

Halloldu hatunum halloldu. Allah razı olsun.

Amiiin ..

 

Bulup buıluşturup borçlarını ödüyordu.

 

45 gün hastanede yattıktan sonra taburcu olurken doktor kendisi ve eşiyle konuşmak istedi.. Birlikte doktorun odasına gittiler.

 

Doktor ,

Bakın durum bildiğiniz gibi değil. Şu anda durum kötünün iyisi. Çocuk düzeliyor ama yakın takip istiyor. Rahatsızlandığında hemen en yakın hastaneye gidin onlar bize sevk ederler. Birşey daha var... Beni felaket tellalı olarak lütfen görmeyin ama anne,baba olarak bilmeniz gerekiyor.

 

Bakın bu tip hastalar yaşasa yaşasa 18-19 yaşına kadar yaşarlar. Acı ama gerçek.

Karı koca yıkılmışlardı. Birbirlerinin yüzlerine baka kaldılar.

Ama allahtan ümit kesilmez. Rabbim inşallah şifasını verecek.

Amiin doktor bey inşallah...

Amiiin...

 

Eve döndüler ama çocuk yine sık sık hastalanıyordu.

Böyle hastalandığı anlarda bir iğnesi vardı. Onu yaptırınca rahatlıyordu. Hastalandığı bir akşam iğnenin bulunduğu buzdolbının kapısının raflarına baktığında iğnenin kalmadığını gördü. Cebinde yerterli parası olmadığından dolabın raflarında ne varsa indirdi. Nafile iğne kalmamıştı. Tanıdıktan borç bulup ta iğne alacaktı.uzun zaman dolaştı ama bir türlü para isteyebileceği bir arkadaşına rastlamadı. Omuzları çökmüş vaziyet de eve dönerken gözyaşlarını tutamadı. Belki diye tekrar buzdolabını açtı ki gözünün önündeki rafta iğne duruyordu. Nasıl olduğunu anlamamıştı. Hemen karşı komşusu olan sağlıkçıyı çağırıp vurdurdular. Çocuk rahatlamıştı.

 

Ertesi günü ikindi vakti yine rahatsızlandı. Hemen hastaneye götürdüler. Çocuk doktoru da geldi. Çocuğun önünü açtığında kalbinin olduğu bölüm bembeyazdı. Kalp haddinden fazla büyümüş kaburgalara baskı yapıyormuş.

Doktor,

Sen bir araba bul eşyalarınıda al gelde Bursa ya sevk edelim dediler.

Bir arkadaşının Anadol pikabını alıp hastaneye geldiğinde eşi  ağlıyordu. Bebeğin küçüçük kalbi artık dayanamamış, durmuştu.

Başın sağ olsun

 

Sağ olun doktorum sağ olun.

 

Çocuğun üstünü örtüp akşam ezanı vakti evlerine geldiler. Çocuğu yatırıp üzerini örttüler.

Hısım akraba ,konu komşu artık eve doluşmaya başladı. Bu arada bu zamana kadar torununu görmeye gelmeyen babaannede geldi. Çocuğun üzerindeki beyaz örtüyü kaldırınca,

Çokta güzelmiş yavrum dedi.

 

Adam ın boğazına sözcükler düğümlendi ama sadece göz yaşları yanaklarından aşağı süzüldü.

 

Ertesi günü cenaze evden çıkarken babaanne oğlunun kulağına eğilip,

Cenaze evden çıkarken babanın kucağında çıksın dedi.

Mezarına da annesinin babası  indirdi.

Sağken sahiplenilmeyen yavrunun cenazesini sahipleniyorlardı .

 

Çok soğuk bir kış günü dünyaya geldi , dokuz ay sonra yine soğuk bir kış günü vefat etti.

Rahat uyu yavrum.

 

 

Kamil Erbil

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KIRDIĞIN YERDEN KIRILIRSIN.

USTAM,YARIM EKMEK İÇİ KÖFTEDE BANA !..