Zimmet Defteri
Zimmet Defteri Maliye’de icra memurluğu yapmak, dışarıdan bakıldığında masa başı bir iş gibi görünür. Oysa o masanın arkasında, insanın yüreğini kemiren nice hikâye saklıdır. Sabahları erkenden daireye gider, eline kalınca bir tomar evrak verilir. O evrakların her biri bir evin kapısını, bir hayatın yükünü temsil eder. Bursa gibi büyük bir şehirde günde en fazla iki, bilemedin üç adrese uğrayabilirsin. Daha fazlasına yetişmeye kalksan, geride içinden çıkılmaz bir yığın birikir. Bir de işin şu tarafı var: Üzerindeki dosyalardan biri beş yıl boyunca işlem görmeden kalırsa, zaman aşımına uğrar. O zaman da zimmet çıkar. Herkes bilir ama kimse dillendirmez — bazen insanın yüreğine zimmet çıkar, ama onu ödeyemezsin. Bir sonbahar sabahıydı. Dairedeki sessizliği sadece daktilo sesleri bozuyordu. Masama konan evraklardan biri gözüme ilişti: Küçük bir bakkal dükkânı, borç miktarı da öyle büyük sayılmazdı. “Bugün bundan başlayayım,” dedim kendi kendime. Adrese gittiğimde, bakkalın kepenkler...